‘Maoizm’ 2.0

16 Eylül 2021 Perşembe

Batı’da yorumcular ABD’nin küresel liderliğinin geleceğini tartışırken Çin Komünist Partisi (ÇKP), geçen yıl “ikili dolaşım” kavramıyla başlattığı “dönüşümleri”, kültürel alanda da hızlandırıyor. Karşımızda adeta, Maoizm 2.0 ve yeni bir sermaye birikim rejimi ya da yeni bir düzenleme sistemi şekilleniyor!

YENİDEN ‘ORTAK REFAH’

 “Ortak refah”, Mao döneminde, 1950’lerden 1970’lerin sonuna kadar ÇKP’nin önemli sloganlarından biriydi; 1970’lerin sonunda yerini ÇKP’nin benimsemeye başladığı neo-liberalizmi destekleyen, “önce zengin ol” sloganına bıraktı. Çin, dünya ekonomisine açılmaya, özel sektör kapitalizmi, devlet kapitalizminin desteği ve korumasıyla gelişmeye, ülkede güçlü bir ekonomik, teknolojik, askeri merkez olma yönünde dönüşümler başladı. 

Ancak bu dönüşümler gelir dağılımını bozuyor, yeni zenginlerle çalışanlar arasındaki refah uçurumunu derinleştiriyordu. Geçen yıl mayıs ayında Başbakan Li Keqian’ın “ülkede kişi başına ortalama gelir 30 bin yuan iken, 600 milyon kişinin ayda en fazla 1000 Yuan (153 dolar) ile yaşadığına” ilişkin açıklaması, toplumda şok etkisi yarattı. 

Gelir dağılımındaki bozulma, Batı’da, etnik, dini çelişkileri daha da derinleştirirken yönetici seçkinleri hedef alan popülist hareketleri geliştiriyor, siyasi istikrarı bozuyordu. Bunun, SSCB’deki ekonomik, toplumsal çürümeden ve çöküşten ders almayı başaran ÇKP liderliğinin dikkatinden kaçmadığını kolaylıkla varsayabiliriz.

ÇKP, küresel lider adayı olarak yükselme sürecinin dünya ekonomisindeki dalgalanmalardan etkilenmesini, ülke içindeki bir toplumsal istikrarsızlık olasılığını önlemek için geçen yıl “ikili dolaşım” (1. Dış yatırımlar, 2. İç pazarın derinleştirilmesi) projesiyle yeni bir dönüşüm süreci başlattı. Bu yıl, bu sürece, yeni disiplin ve düzenleme araçları ve yöntemleriyle desteklenerek canlandırılan “ortak refah” sloganı eklendi. Ancak bu “ortak refah” sloganı “Maoizme” geriye dönüş anlamına gelmiyor. 

Artık “üçlü dolaşım” olarak görebileceğimiz gelişmelerin, bir yeni “sermaye birikim rejimine” ya da en azından “düzenleme sistemine” açılabilecek bir “büyük dönüşüm” sürecini başlattığını düşünebiliriz.

AMA BU KEZ FARKLI

Ortak Refah” sloganı ilk kez 1953’te gündeme geldiğinde, tarımda yeni kolektifleştirme hareketine ve 1. 5 Yıllık Sanayi Planı’na ilişkindi. Halkın Günlüğü, sorunu şöyle koyuyordu: “Önümüzde iki yol var: ya küçük bir azınlığı zenginleştiren, geri kalanı yoksulluğa iten kapitalizm ya da ‘ortak refaha’ giden sosyalizm”… “üretim araçlarının ortak mülkiyeti gerçekleştiğinde sömürü de son bulacaktır.”

Bildiğiniz gibi, Mao öldükten sonra, ÇKP bu ilkeleri 1970’lerin son çeyreğinde terk etti. Artık birileri zenginleşecek, geri kalana örnek olacaktı. Bu, neo-liberalizmin “yükselen dalga bütün kayıkları kaldıracak” gibi sloganlarından farklı değildi.

Bugün “ortak refah” projesi, “mantıksız büyüklükteki gelirleri” sınırlamak, “yeniden dağıtım” gibi talepleri içeriyor. ÇKP, “Çin tarzı sosyalizm” sloganını yeniden canlandırıyor ama bu kez gündemde “kolektivizm” ve “eşitlikçilik” yok.  

Batı’daki gelişmelerden ders alan ÇKP, büyük teknoloji şirketlerinin, “büyük veri” ve ticaret/dolaşım alanında oluşan tekelci gücünü, aynı zamanda siyasi bir güç olarak görerek hedef alıyor. Sosyal medya alanında ve ekranlarda, neo-liberalizmin “hazlara dayalı tüketim tarzının” ürünü olan ve onu destekleyen estetik biçimler, öznellikler de ÇKP’nin, “Bir yeni kültür devrimi mi” sorusuna yol açan yöneliminin hedefinde. ÇKP, “ünlüler kültürünü” teşvik eden pop müziğine, yarışma programlarına, LGBT estetiğine, “erkek çocukları efemineleştiriyor” gerekçesiyle karşı çıkıyor; okul çağındaki çocukların çok zamanını alıyor gerekçesiyle bilgisayar oyunlarını haftada üç saatle kısıtlamak istiyor. İnternet üzerinden yapılan eğitimler de haksız rekabet yarattığı, ilkokul çağındaki çocukları Batı kaynaklı değerler karşısında korumasız bıraktığı gerekçesiyle ÇKP’nin yeni disiplin ve düzenleme politikalarının hedefi. Başkan Ji’nin “düşünceleri” ilkokul kitaplarına giriyor. Özetle: ÇKP devlet kapitalizmini, devletin toplum üzerindeki denetimini yeniden güçlendirmeye, özel sektörü ve piyasa kapitalizmini, bunlara ilişkin kültürel biçimleri sınırlamaya başladı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları