Rejim yine duvara çarptı

10 Ağustos 2020 Pazartesi

Siyasal İslamın AKP rejimi yine duvara çarptı. Ancak, bir Anglosakson deyişini ödünç alırsak, bu kez “duvarla sert yer arasına” sıkıştı. Ülkede gerçek bir muhalefet olsaydı, bu durumu bir “mükemmel fırtına” olarak tanımlayabilirdik. Heyhat!..

2013- 2015 duvarı

AKP rejimi, ilk kez “Gezi Olayı” ile başlayan ve 2015 Haziran seçimleriyle sonuçlanan dönemde duvara çarptı. Bu, AKP rejiminin toplumdan rıza alma kapasitesinin sınırındaki duvardı: Siyasal İslam serbest, adaletli seçimlerde artık bir daha tek başına iktidar olacak oyu alamayacaktı. Haziran-kasım arası kanlı dönem bu duvarın kalıcılığını kanıtlıyordu. Temmuz darbe şeyini ve arkasından yaşanan gelişmeleri de bu dönemin “ucuna” ekleyebiliriz. 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimi, 2019 yerel seçimleri gösterdi ki bu çok sağlam bir duvardır.

Kısacası 2013-2015 döneminde yükselen duvarı, AKP rejimi bugüne kadar aşamadı; bu duvara tepki olarak siyasi ve kültürel saldırıyı, bir başka ifadeyle, fiziki, simgesel şiddeti tırmandırdı. Rejim bir şey daha yaptı: Sadakatleri maddi teşviklerle besleyen bir kadrolaşma, 2013-2015 dönemine kıyasla baş döndürücü bir hıza ulaştı. Bahadır Özgür’ün, “AKP en çok nerelerde kadrolaşıyor?” (Gazete Duvar 4 Ağustos 2020) başlıklı değerli çalışmasından derlediğim veriler (bunlara Diyanet’in kadrosunu da ekledim), 2016- 2020 döneminde AKP’nin yaklaşık 2 milyon 140 binden fazla yeni kadro yarattığını gösteriyor. Bu sayılara MİT ve Saray personeli dahil değil.

Bir duvar daha

Bir süredir beklenen oldu, rejim bu kez ekonomik yasaların duvarına çarptı. Covid-19 salgını da bu duvarı güçlendirdi.

Geçen hafta sözünü ettiğim “obruk” hızla büyüyor: TL’nin dolar karşısındaki durumu, cari açık, enflasyon… Borsa’da perşembe ve cuma günü yaşanan sarsıntılara ek söylentilere bakılırsa, Merkez Bankası’nın rezervleri tükenmiş, bankaların dövizlerini kullanmaya başlamış. Eğer bu söylentiler doğruysa bankada dövizi olanları yakında kötü sürprizler bekliyor olabilir. Dilerim, böyle bir saçmalık yoktur, kriz bu noktaya varmaz.

Rejimin, bu duvarı aşacak sıçramayı yapabilmesi için biraz geri çekilmesi gerekiyor ama sırtı sert bir şeylerle dayanmış. Dünyanın, Türkiye’nin önde gelen ekonomistlerine göre rejimin faizleri yükseltmesi, TL’yi korumaktan vazgeçmesi, ekonomi yönetimine, kamu maliyesine çekidüzen vererek dış yatırımcıların güvenini kazanması gerekiyor.

Ancak, faizler yükselirse rant “ekonomisinin” düzeneği dağılır; TL’yi korumaktan vazgeçilirse, şirketlerin ve bankaların dış borçlarının TL karşılığı taşınamaz düzeye yükselir. Rejim kamu maliyesine çekidüzen vermeye kalksa, 2015-16’dan bu yana buralara doldurduğu personeli temizlemesi, “arpalıkları” kapatması, tarikatların kâselerine akan muslukları kapatması, ekolojik ve ekonomik bir felaket yaratacak “Kanal İstanbul” projesinden vazgeçmesi gerekir.

Bunlar yapılamaz mı? “Süreç olarak faşizmkültür savaşlarında yeni ve büyük bir zaferle, bunu destekleyen fiziki simgesel şiddetle, aykırı sesler susturularak belki yapılabilir. Ne de olsa, gelecek mali sermaye, insan haklarına değil, değerlenme ortamının “istikrarına” bakar.

Rejim kültür savaşlarında, milliyetçiliği yükseltecek dış politika maceralarını hızlandırırken, dinci tabana ekonomik sıkıntısını unutturacak bir hamleyle İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak için ortam yaratmaya başlamıştı. Ancak İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarak kadınları dövme, eve kapatma, istedikleri gibi kullanma özgürlüğüne kavuşmaya heveslenen İslamcı entelijansiya, dolayısıyla rejim, bu kez kadın hareketinin ve AKP içindeki kadınların direnişinin duvarına çarptı. Sözleşmeden çıkmak için “kampanya” yapan grup geri çekildi. Histeri krizleri geçirirken “fahişeler” diyen Dilipak’a AKP’li kadınlar dava üstüne dava açıyorlar. İlk kez bir direniş, kadın hareketi, rejimin saflarında delik açtı.

Rejimin Libya, Doğu Akdeniz hesapları, her an bir kaza çıkarıp bölgedeki güçler dengesinin (Rusya, Fransa, Yunanistan, Mısır, Arap Emirlikleri, Suudi Krallığı ekseni. Mısır’ın Sirte’deki “kırmızı çizgisi”, Fransa’nın Sirte açıkların getirdiği uçak gemisi, Beyrut’a gelmesi beklenen helikopter gemisi) duvarına çarpabilir. Dedim ya, bir muhalefet olsaydı “mükemmel fırtınaydı”.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

AKP’de travma... 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları