Seçimlerden sonra: ‘Görevimiz tehlike’
Ergin Yıldızoğlu
Son Köşe Yazıları

Seçimlerden sonra: ‘Görevimiz tehlike’

26.02.2024 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

Ana muhalefet rejimi değiştirme düşüncesinden vazgeçmiş görünüyor: Artık dört yıl seçim yok! Ancak, “ana akım” iktisatçılara göre seçimlerden sonra ülkeyi çok derin bir ekonomik kriz bekliyor, hızla ekonomik, siyasi, hukuki reformlar yapılmalıdır. Kimi hukukçular anayasanın artık geçersiz kılındığını söylüyorlar. Avukat Feyza Altun’un başına gelenlerle “Selanik’ten gelen dönme”, “Osmanlı’yı süren soysuzlar” hakaretlerini, İliç’teki maden faciasını da ekleyince oluşan manzara, Ernst Fraenkel’in “Der Doppelstaat” (Dual State-İkili Devlet) yapıtını çağrıştırıyor.

TARİHTEN BİR YAPRAK

Fraenkel, sendikacıların, sosyalist politikacıların avukatlığını yapan ve onları savunan sosyalist bir Yahudi avukattı. 1933-38 arasında, Nazi yasağını “delerek” avukatlık yapmaya devam etti, hukuk sistemindeki değişimleri doğrudan yaşadı. Fraenkel, bu alanda hukuk dergilerinde eleştirel yazılar yayımladı, “İkili Devlet” kitabını yazdı, manüskriptini gizlice dışarı çıkarttı; kendisi de Gestapo listesine girince ABD’ye göç etti. Kitap, 1941’de İngilizce; 1977’de Almanca, 2017’de tekrar İngilizce yayımlandı.

Fraenkel çalışmasında, Nazilerin inşa ettiği devletin ikili yapısını, Nazi hukukçuların teorik savlarıyla, uygulamadaki örnekleriyle sergiliyordu. Özetle: Bir taraftan, önceki devlet biçiminden gelen normatif ve rasyonel kurallara göre işlemeye devam eden ve halk tarafından da günlük yaşamda kabul edilen bir hukuk sistemi, onun yanında da meşruiyet kaynağını Hitler ve Nazi seçkinlerinin iradesinden alan, keyfi/acil kararlardan oluşan bir hukuk sistemi. Ancak, süreç ilerlerken Fraenkel “Devlet ve Nazi partisi giderek özdeşleşiyor, ikili örgütlenme biçimi sadece tarihsel ve siyasi nedenlerle sürdürülmeye devam ediyor” diyordu. Hitler, Temmuz 1936’da yaptığı bir konuşmada, “Devlet ile parti arasındaki sınır çizgisini bizzat kendisi tanımlıyordu”.

 Fraenkel yapıtını burada özetlemem olanaksız. Fraenkel’in gündeme getirdiği, bugün için de geçerli iki soruya değinmekle yetineceğim. (1) Totaliter rejim bu kadar güçlüyken neden normatif ve rasyonel hukuk sisteminin kısmen, biçimsel olarak da olsa yaşamasına izin verdi? (2) Sermaye sınıfı, keyfi ve Nazi seçkinlerinin kaprisine tabi bir hukuk düzenini neden kabullendi?

Fraenkel’e göre birinci sorunun cevabı, kapitalist sınıfın, yavaş ilerleme, faşistleşme sürecini denetleme çabalarından ve Nazi hareketinin kendi ırkçı totaliter rejimini kurarken bu normatif-rasyonel hukuku, bu hukukun yarattığı normallik izlenimini kullanıyor olmasında yatıyor. 

İkinci sorunun cevabı bir “çelişkide” yatıyor: “Kapitalizm, biçimsel rasyonalite kurallarını tanıyan bir devlet aygıtına ihtiyaç duyar, çünkü fırsatların öngörülebilirliği olmadan, yasal kesinlik (Rechtssicherheit) olmadan kapitalistler plan yapamazlar. Kapitalizm, öncelikle teknik olarak sağlam bir devletin biçimsel olarak rasyonel düzenini talep eder. Ancak, bugün kapitalizm iktidarsız olduğundan bekası için gerekli siyasi destekleri sağlayan bir devlet talep eder”. İkili yapı da bu çelişkiden kaynaklanır.

REFORMLARIN İKİ ÇIKMAZI 

“Ana akım” ekonomistlerin seçimlerden sonra derinleşmesi beklenen krize karşı önerdikleri “reformların” iki çıkmazı var. Faiz ve döviz oranlarına odaklı, borç ödemeyi öncelik veren önlemler ekonomik krizi daha da derinleştirecektir. “Evet ama uzun dönemde rahatlayacağız” demek toplumdaki ekonomik, sosyokültürel kutuplaşmanın yarattığı gerginlik ikliminde olanaklı değildir. Siyasi, hukuki alanda ise önerilen “normalleşmeyi” beklemek, toplumsal çalkantı olasılıklarına açık bir derin ekonomik krizin ortasında oligarşinin (yerli, uluslararası mali sermaye ve siyasal İslamın yönetici sınıfı) iktidarı daha da kırılganlaşacağından gerçekçi değildir.

Ekonomistlerin öngörüleri gerçekleşirse, siyasal İslam, fiziki ve simgesel şiddeti artırarak “ikili devlet yapısını” teke indirmeye giden süreci hızlandıracaktır. Kapitalist sınıf hem kendini koruma refleksiyle, “keyfi devletin” hışmına uğrama korkusuyla hem de başka bir seçeneği olmadığından (CHP’ye bakar mısınız?), yönetici seçkinleri satın alarak yaşamaya devam edebilme umuduyla, “süreç olarak faşizmin” hızlanmasına uyum sağlamaya çalışacaktır. İşte bu yüzden “görevimiz tehlike!”

Yazarın Son Yazıları

Rüya mı kâbus mu?

Netanyahu’nun 30 yıllık rüyası nihayet gerçekleşti. İsrail, İran’ın nükleer programının “geri dönülmez” bir noktaya geldiğini iddia ederek nükleer ve askeri altyapısını hedef aldı.

Devamını Oku
16.06.2025
Los Angeles’ta faşizm

Los Angeles’ta, Trump rejiminin göçmen karşıtı baskınlarına tepki olarak başlayan barışçıl protestolar, 4 bin ulusal muhafızın devreye girmesiyle şiddetli çatışmalara dönüştü...

Devamını Oku
12.06.2025
Bir mektup, iki soru

Geçen hafta Abdullah Öcalan’ın PKK’nin 12. kongresine gönderdiği “tarihi” mektubun ideolojik, tarihsel ve felsefi iddiaları birçok mecrada yorumlandı.

Devamını Oku
09.06.2025
İklim-faşizm-YZ

Bu hafta Polonya seçimlerinin sonuçlarıyla Dünya Meteoroloji Örgütü’nün (WMO) yayımladığı son iklim verilerini, Wall Street Journal’ın yapay zekâ (YZ) ile ilgili uyarılarını birlikte okuyunca düşündüm...

Devamını Oku
05.06.2025
Yeni bir finansal kriz mi geliyor?

Küresel finans sistemi, 2008 sonrasının birikimli çelişkilerinin olgunlaşmasıyla yeni bir krizin eşiğine geldi. Bu uyarı yalnızca radikal iktisatçılardan değil, sistemin en merkezi ideolojik aygıtlarından geliyor.

Devamını Oku
02.06.2025
Her darbe aynı değil

Her 27 Mayıs kaçınılmaz olarak, aklıma, liberallerin, “Darbecilere karşı demokrasiyi savunuyoruz”, “Yetmez ama evet” yaygarasıyla muhalefeti paralize ederek süreç olarak faşizmi desteklemeleri geliyor.

Devamını Oku
29.05.2025