Topluca intihar ederken...

21 Temmuz 2022 Perşembe

Bugün “KYİ’ye karşı KAYO” başlıklı yazıma devam edecektim. Ancak pazartesi günü Londra’da hava sıcaklığı 39°C ile tarihin en yüksek düzeyine ulaştı, kent merkezinde hayatı adeta durdurdu. Bugün 40-41°C ile yeni bir rekor bekleniyor. Benim çalışma odamda çalışmak bir yana adeta nefes almak olanaksız (buralarda henüz klima alışkanlığı yok. Bu yazıyı sabah 5’te yazıyorum). 

YANIYORUZ...

Olağanüstü bir sıcaklık dalgası, orman, tarla, mera yangınları dünyayı kasıp kavuruyor. Kuzey Amerika, Güney Amerika yanıyor. Peru’da ünlü Machu Picchu arkeolojik alanı yok olma tehlikesi altındaymış. Hindistan, Güney Asya kavruluyor. Kuraklık Afrika’nın birçok bölgesinde insan, hayvan, bitki yaşamını hızla olanaksızlaştırıyor. Avrupa’da Fransa, İspanya, Portekiz, Yunanistan, Hırvatistan Macaristan’da, Fas’ta, Türkiye’de sıcaklık dalgası birbiri ardına büyük orman yangınlarına yol açıyor. Londra’da üç yerde yangın çıktı.

Tam da bu günlerde, Muhafazakâr Parti’nin, Boris Johnson’ı devirdikten sonra, kendine yeni bir başkan seçerken her biri öbüründen acayip adaylarının tartışmalarını, dünya yanarken, “sıfır karbon” hedefinden kaçma çabalarını dehşetle izliyoruz: “Evet ama ekonomiye zarar vermemesi gerekir... Çok hızlı gidersek halkı ikna edemeyiz... Rusya-Ukrayna sorunu varken jeostratejik riskleri de göz önüne almak gerekiyor”. Dışarda sıcaklıklar 38-40°C ile rekor kırarken bu tipler, konuya girmek bile istemiyorlar. İnsanın aklına “balık iğnelerinin ucunda kıvranan solucanlar” geliyor. 

Kırk ülkenin ilgili bakanları da Berlin, Petersberg İklim Diyalogu konferansında, kasımda Mısır’da yapılacak Cop27 İklim Zirvesi’nde önce son kez bir araya geliyorlar. Cop26’dan “sıfır karbon” hedefi çıkmıştı. Şimdi dünya yanarken devletleri yönetenler türlü “gerçekçi” nedenler ileri sürerek kaytarmaya çalışıyorlar.

Bu sırada deniz suyu seviyesi -şimdilik- yılda bir santim artmaya devam ediyor. Kıyılarda yaşayan topluluklarının geleceği hızla tehlikeye giriyor. Aşırı sıcaklara, kuraklık dalgalarına ek, deniz seviyesi yükselirken deniz suları, iklim krizinin yarattığı aşırı yağmurlar kasırgalar, su rezervuarlarını, yeraltı su tablalarını ve tarım alanlarını tehdit ediyor.

DOĞASINDA VAR

Kapitalist uygarlığın ürettiği, ben merkezli, öznelliklere, devletlere bakınca insanın aklına, suyu geçmeye çalışan akrep ile kurbağanın öyküsü geliyor. Kısa döneme odaklanmış, hemen şimdi diyen insanlar, “öteki dünyaya” kafayı takmış, taraftarlarına, sonuna kadar tüketip, talan edip gitmeyi programlayan, toplumsal artık-değere sülük gibi yapışmış dinci hareketler... Doğasında var...

ABD, Rusya ve Çin gibi en büyük karbon yayıcılar giderek sertleşen bir jeopolitik rekabete kitlenmişler. Brezilya’da Amazon Ormanları hızla yok oluyor. En büyük kirleticilerden ABD ve Hindistan’da süreç olarak faşizm hızla ilerliyor, Brezilya genel seçimlere bir iç savaş riskiyle birlikte gidiyor. 

Küresel kapitalizmin en büyük yatırımcılarından BlackRock’un kurucusu Larry Fink, Financial Times’da, Ukrayna savaşına atıfla herkes petrol, mineral fiyatları üzerinde yoğunlaşıyor halbuki esasında gıda fiyatlarındaki artıştan korkmak gerekir diyor. Böylece Fink iki önemli noktaya dikkat çekmiş oluyor. Birincisi gıda fiyatlarındaki artışlar isyanlara (Bkz: Sri lanka), “maazallah” devrimlere yol açabilir. İkincisi birbirinin boğazına sarılmaya hazırlanan devletler arasında işbirliği olasılığı çok zayıf.

Birlemiş Milletler Genel Sekreteri Guterres, “Önümüzde tek bir seçenek var. Ya topluca işbirliği yapacağız ya da topluca intihar edeceğiz” diyor. Yukarıdaki resim bana topluca intihar etmeye hazırlandığımızı düşündürüyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları