Spor ve Sergi Sarayı uzun yıllar basketbolumuzun mabediydi. Hizmete girdiği 1949’dan 1992’ye kadar spor tarihinin vazgeçilmezi oldu. Duşları doğru düzgün akmayan o emektar binada, büfeden gelen tost kokuları arasından sahaya çıkıp maç oynamak da tahta tribünlerde seyretmek de ayrı keyifti. Oyunculuk yıllarımdan 1981’de Milli Takım’la oynadığımız Challenge Turnuvası’nı unutamam. Spor Sergi bayrağı Abdi İpekçi’ye devrederken tek tesellimiz, yapının dış görünümünün korunması oldu. O anıtsal yapı, bugün farklı amaçla da olsa İstanbul’a hizmet vermeyi sürdürüyor.

Antrenörlüğe başladığım Abdi İpekçi o kadar şanslı olamadı. İnşaatı on yıl süren ve 1989’da açılabilen salon, adını aldığı merhum gazeteci gibi çok erken çıktı hayatımızdan... 2017’de kapatıldı, ertesi yıl yerle bir edildi. Son olarak, yerine yapılması düşünülen projenin, imar planına aykırı olduğu gerekçesiyle Büyükşehir Belediyesi tarafından durdurulması haberleriyle gündeme geldi. Oysa Türk Milli Takımı’nın Avrupa ikinciliğine, Galatasaray’ın Eurocup zaferine, bir NBA takımın Türkiye’de oynadığı ilk maça ve daha nice unutulmaz anıya tanıklık etmiş tarihi bir mekândı Abdi İpekçi... Bugün yok, beş yıldır bir moloz yığını görüyoruz oradan her geçişimizde...

Şimdi onun yerine çok amaçlı bir spor kompleksi yapmaya çalışıyoruz. Böyle bir girişimin dünyadaki öncüsüyüz herhalde. Akılcı bir tadilat projesiyle yapıyı günümüz standartlarına yükseltmek elimizdeyken en pahalı yolu seçtik. Yerel yönetimle anlaşarak milli takımlara kamp olanağı sağlayacak modern bir tesisi başka yerde inşa etmek mümkündü ama gösteriş sevdası ağır bastı. Tarihi bizim kadar zengin olmayan ülkeler bile restorasyona yönelirken, biz elimizdeki hazinenin değerini bilemedik. Üstelik uygulanmaya çalışılan projeye nasıl karar alındığı, ihalesinin hangi koşullarda kime verildiği, kaynağın nereden bulunduğu da meçhul. İnşaat alanının ne kadarı sportif, ne kadarı ticari amaçlı olacak, onu bile bilmiyoruz. Çoğu konuda olduğu gibi yine şeffaflık yok.

Aldığımız duyumlara göre, bu projenin kapsamında yine büyük bir arena varmış. Dünya artık 4-6 bin koltuklu salonları tercih ediyor halbuki... Metropollerin farklı semtlerinde çok sayıda orta büyüklükte salon inşa ederek, daha fazla gencin sporla buluşmasını sağlıyorlar. Ayrıca böyle salonların bakım, aydınlatma, ısıtma gibi işletme giderleri de dev arenalarla kıyaslanmayacak kadar makul seviyelerde. Her alanda olduğu gibi sporda da ortak akıl, bilimsel yaklaşım ve şeffaf yönetim anlayışından o kadar uzağız ki...