Erol Manisalı
Erol Manisalı erolmanisa@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Almanya-Türkiye: Dün, Bugün…

02 Haziran 2014 Pazartesi

Tarabya Oteli’nde 1976’da çekilen resimde yan yana duran dört kişi var;

 

- Prof. Fritz Neumark, 1993’te faşist Hitler Almanyası’ndan kaçarak Atatürk’ün daveti üzerine Türkiye’ye sığınan ve 1936’da İstanbul Üniversitesi’nde İktisat Fakültesi’nin kuruluşuna büyük katkı sağlayan ünlü iktisatçı. 1953 yılına kadar İktisat Fakültesi’ndeki hocalığını sürdürdü. Daha sonra ileri yaşlarında da düzenlediğimiz konferanslara geldi, Türkiye ile ilgisini kesmedi.
1989 yılında 88 yaşında vefat etti. Vefatından iki yıl önce Bonn’da beraber olduk. (*)
1933’te Atatürk Türkiyesi’ne bilim yapmak amacı ile geldikten sonra kimi Alman dostları ona mektup bile yazmaya korktular, Hitler Faşizmi’nden korkuyorlardı.
Bu acı anılarını bana içi yanarak Türkiye’de ve Almanya’daki birlikteliklerimizde anlattı. Bazılarını bu köşemde ve Hayatım Avrupa dizisinde anlatmıştım.
Hitler Faşizmi’nin Almanya’daki “kumpasından” kurtulmak için geldi ve burada mutlu yaşadı. Anılarını 1979’da “Boğaziçi’ne Sığınanlar” kitabında yazdı. Kitabın ikinci ve son baskısının sunuş yazısını 2006’da ben yazmıştım. (**)
- Resimdeki ikinci kıdemli hoca rahmetli Prof. Dr. Sabri Ülgener, eski adı ile İktisat ve Maliye Kürsüsü’nün başkanı, benim 1962’de asistan olarak girdiğim kürsü.
Geleneksel Avrupa iktisadının yanında Max Weber üzerinde de çalışmalar yapan: iktisadın yaşam tarzı, gelenekler ve ahlaki boyutuyla 50’li yıllarda önemli çalışmalar yapan bir akademisyen.
Fritz Neumark’ın asistanlığını yapan biri, o da Alman ekolünden gelmiş, iyi Almancası ile temayüz etmiş. 1983’te vefat etti.
AKP’nin iktidara gelmesi ile birlikte 1950’lerdeki kitapları yeniden yayımlanmaya başladı. Kitapları 50 yıl sonra öne çıktı. Yeni iktidarın kapitalizm ve İslamiyet arasındaki entegrasyona büyük ilgisi, iktisadın nesnel boyutundan çok inanç (ve öznel) boyutunun gündeme getirilmesine yol açmıştı.
- Resimdeki tek bayan, sevgili hocam ve dostum Prof. Dr. Gülten Kazgan. Bugün de hâlâ görüşüyoruz, kafası hâlâ ateş gibi, nazar değmesin. Kazgan’la da Ülgener’le olduğu gibi aynı kürsüde (ve bölümde) uzun yıllar beraber çalıştık.1960’lı yıllarda ünlü Yön dergisinin yazarları arasındaydı. Pek çok ulusal ve uluslararası toplantıda beraber olduk. Rahmetli Haydar Kazgan hoca ile birlikte yakın aile dostluğumuz vardı.
- Ve resimdeki dördüncü kişi, bendeniz. 1976’da çekilen buradaki fotoğrafta bir yıllık yeni bir profesörüm.
İktisat Fakültesi’nin kuruluşundan itibaren dördüncü nesli temsil ediyordum; Prof. Neumark, fakültenin 1936’daki kurucusu; onun asistanı S. Ülgener; onun asistanı G. Kazgan ve hepsiyle de beraber çalışma şansını yakalayan bendeniz.

Ve bugüne geliş
Bu satırları yazmamın nedenine gelince; birincisi, Prof. Neumark ile aramda ilginç bir benzerlik var; Neumark 1933’te kaçıp Atatürk Türkiyesi’ne sığınınca Almanya’daki eski arkadaşları ona yazmaktan korkup teması kesmişlerdi. 2009’da akademisyenler grubu olarak, kumpas sonucu çakma Ergenekon’a ben de dahil edildikten sonra kimi eski arkadaşlarım, kanser ameliyatımdan sonra bile arayıp geçmiş olsun demeye çekindiler, korkuyorlardı.
Aynen Neumark’ın Almanya’daki arkadaşları gibi. Belki de haklıydılar; yaratılan korku ortamı onları da esir almıştı. Telefonlar dinleniyor, e-postalar gözleniyor, mektuplar açılıyordu. “Görülmüştür” damgası olmadan kanun ve hukuk dışı bir biçimde görülüyordu (!)
Bunları yazmamdaki ikinci neden ise yukarıdaki dört insanın yan yana resmi, onların yaşadıklarının 1930’ların başından bugüne kadar Türkiye’nin geçirmekte olduğu sürecin bir aynası olmasıydı. Bu dört insan yan yana dizilmişlerdi.
Bir uçta Neumark, Hitler Almanyası’ndan kaçmış; öbür uçta faşist kumpasın Silivri’ye kapattığı bir akademisyen. Neumark’ın 30’lu yıllarda yaşadıklarını bendeniz çok ileri yaşlarda yaşamak zorunda bırakıldım.
Aradaki iki insan Ülgener ve Kazgan ise Türkiye’nin çalkantıları arasında yer alarak önemli roller oynamışlardır; tabii kendi misyonları içinde.
Okurlarıma, Cumhuriyet’in dört neslinin içinde yer aldığı çalkantıları adeta bir karede özetleyen bu resmi sunmak istedim. Bana göre çok güncel bir resimdir, süreç halen yürüyor…
Aydınların, akademisyenlerin, gazetecilerin, sanatçıların karşı karşıya kaldığı baskılar sürüyor.
30’larda Neumark gibiler Almanya’dan kaçıp Atatürk Türkiyesi’ne sığınıyorlardı. Bugün ise Türkiye’den gidenler ve gitmek zorunda bırakılanlar Avrupa’ya sığınmak zorunda kalıyorlar.
(*) E.Manisalı, “Denktaş’ın Öbür Yüzü” içinde Neumark ile beraberliğimiz. (Kırmızı Kedi, 2013)
(**) F.Neumark, Boğaziçi’ne Sığınanlar, (İstanbul Üniversitesi yayınları, 2006)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları