Erol Manisalı
Erol Manisalı erolmanisa@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Görüşme Süreci Nereye Gider?

29 Nisan 2013 Pazartesi

- Kürt sorununun “çözümü” konusunda görüşmeler adım adım ilerliyor ve belirli bir zemin oluşmuş durumda
- Bu zeminde işin omurgasını
“terörün durdurulması ve barışın sağlanması” oluşturuyor.
Bu ortak zemine karşın ortak olmayan, hatta siyahla beyaz gibi ayrışan
“algılamalar ve hedefler” söz konusu.
Bu farklılıklara rağmen
“süreç” adım adım ilerliyor. 1990’lı yılların başında işin bu noktaya geleceğini ne Ankara hükümetleri ne de kamuoyu hayal edebilirdi.
Ancak yaşayan dünya gerçekleri doğrultusunda iki şeyi birbirinden net olarak ayırmak gerekir;
- Düşünceler, temenniler, duygular ya da kuramsal yaklaşımlar ayrı şeydir;
- Bunlara karşın reel (fiili) dengelerin ve faktörlerin götürdüğü yaşanan dünya daha farklıdır.
Aynen çevre sorunlarında olduğu gibi; teorisyenlerin ve fikir insanlarının çözüm yolları vardır; ancak bunlar yaşanan dünyada büyük ölçüde fiilen hayata geçirilemez.
Çözüm sürecinin öğeleri
Çözüm sürecini kendi hedefleri doğrultusunda yerel ve küresel dinamikler fiilen yürütürler. Bu süreç neyin doğru, neyin yanlış olduğundan ayrı bir hadisedir. Etkili, yerel, bölgesel ve küresel dinamikler “etkisiz kalan” ötekiler karşısında politikalarını hedefleri doğrultusunda fiilen yürütürler.
“Çözüm süreci” de bunun gibidir; gerekli yerel, bölgesel ve küresel “artılarını” büyük ölçüde yakalamıştır. Ve bu egemenliğini fiilen uygulamaya koymuştur. “Artılar eksilerden daha fazla oldukça, süreç aksamayacaktır.”
Kürt sorunu ya da görüşme süreci sosyal, kültürel, askeri ya da politik olarak bu parametreler doğrultusunda
“ilerliyor”.
Türkiye’nin süreçleri ilginçtir;
“AB süreci, Kıbrıs süreci, Kürt süreci, demokrasi süreci gibi” sanki hiçbir zaman sona ermeyecekmiş bir durum gibi algılanageldi, hatta yaşanmakta.
Bu süreçlerin aralarında
“hem örtüşmeler hem de zıtlaşmalar vardır”. Bu tutarsızlıklar, süreçlerin hedefine ulaşmasını da kimi zaman engeller.
Ancak
“Kürt meselesi”ndeki sürecin diğerlerinden oldukça farklı olduğunu sanıyorum; “küresel dinamiklerle yerel dinamikler ilk defa bu kadar örtüşmektedir”.
2003-2005 döneminde AKP’nin bazı stratejistleri, bu örtüşmeleri açık açık dile getirmişlerdi.
Kendi kişisel tercihlerim ne olursa olsun, bir bilim insanı olarak bu
“nesnel tespiti” yazmak durumundayım.
Bazı okurlarım belki hatırlar; bu tespitlerimi 5-6 yıl öncesinde de bu köşede dile getirmiştim.
Sonuç olarak süreçleri birbirlerinden ayırmak gerekir. Görüşme süreci (Kürt meselesi), AB süreci meselesinden çok farklıdır.
- Birincisinde küresel ve yerel dinamikler 1990 sonrasında örtüşmeye başlamıştır.
- AB sürecinde ise yerel dinamikler ile Avrupa dinamikleri (küresel dinamikler) karşı karşıyadır.
Bu fark, birinin sonuca ulaşmasını sağlarken diğerinin sürekli askıda tutulması sonucunu doğuracaktır.
Ancak bir mucize olur, petrol ve doğalgazın yerine on kat daha uygun bir madde küresel güçler tarafından bulunursa Ortadoğu’da bütün hesaplar bir kalemde altüst oluverir…

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları