Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Yarınını Yaren leylek gibi bekleyen halk
Koskoca bir ülke mart başından beri karın ağrısı çekiyordu; Leylek Yaren’in gelişi gecikmişti. Sonunda müjdeli haber geldi. Yaren 14. yılında da Balıkçı Adem Amca’nın (Yılmaz) kayığına konmuştu.
Ülkece sevinçlere boğulmuşken ünlü kuş fotoğrafçısı Emin Yoğurtcuoğlu’ndan itiraz geldi. Yoğurtcuoğlu leylek ile balıkçının ilişkisini çok olağan bir ‘beslenme’ döngüsü üstünden tanımlıyordu. Fotograf sanatçısı tam bu sözleri kullanmadı ama balıkçının onu beslemesi ‘muhtaçlık!’ yaratıyor, leylek karnını doyuracağı garanti olan bir noktaya dönüş yapıyordu.
Oysa diyordu Yoğurtcuoğlu, “Yaren’in geri dönüş haberlerinin magazinleştirilerek sunulmasından da öte, onun dönüş yollarında konakladığı beslenme alanlarının korunması çok daha yaşamsaldır.” Ünlü kuş fotoğrafçısı Hatay’ın Milleyha Kuş Cenneti diye anılan, güneyden göç edip yurda giriş yapan kuşların ilk konakladığı sulak alan ve kumulların yalnız kuş değil, bambaşka canlılara da yataklık yaptığını söylüyordu.
Soyu tükenmekte olan çok önemli canlılara ev sahipliği yapan bu alan, ne yazık ki resmi makamlarca da katledilmekteydi. Bu bölge hem yapılaşmaya açılıyor hem de deprem moloz depolama alanı olarak kullanılıyordu. Sonuçta, Yaren’e gösterilen ilginin, onun ülkemize sağ salim gelmesini sağlayan Milleyha’nın ve ülkedeki birçok benzeri alanın korunması için de gösterilmesini istiyordu.
Yoğurtçuoğlu’na gelen itirazların birçoğu ne ilginçtir ki şöyleydi: “Tamam, dediğin bir ölçüde doğrudur ama zamanı mı bunun kardeşim? Umudumuzun körleştirildiği bir zaman dilimi içinde bir leyleğin dönüşünü bekliyor olmayı ve ona kavuştuğumuzdaki sevinci göstermemizi bize neden çok görüyorsun?”
Espirili de olsa bu karşı gelişlerde haklılık payı vardı. Haksızlık, hukuksuzluğun ülkenin üstüne karabasan gibi çöktüğü ve gittikçe de yoğunlaştığı bir dönemde umudu yeşerten bir simgeye sarılmanın nesi eleştirilebilirdi ki. Sonra gittikçe, her anlamda yoksullaşan bu ülkede umut kimin ekmeğiydi?
Öyle miydi, Yaren gerçekten umuda dair bir simge olabilir miydi? Yaren’in binlerce kilometre kanat çırparak geçtiği tehlikelerle dolu rotada, onun yaşamına en küçük bir katkı yapmaksızın, yalnızca Adem Amca’nın sandalına bir tur atarak konmasıyla mı yüreğimiz ferahlayacaktı? Büyük bir edilgenlikle, çaresizlikle, eller arkamızda havaya bakarak…
Ülkemizin ‘yarınlarına’ ilişkin beklentimizi ‘Yaren’ duygusallığında sürdürmemeliyiz. Yaren bir umut ise ve uzun bir beklenti sonucu ona kavuşuluyorsa, onun yaşamsal alanı olan Milleyha’nın korunması gibi, ülke halkımızın geleceği için de ön alıcı davranmalıyız. Yani umudu oturup beklemektense, onu birlikte ‘çoğaltmayı’ denemeliyiz. Ülkenin baharlarını sonsuza dek yaşayabilmesi için yapmalıyız bunu… Yaren’in yavruları için!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
-
İmamoğlu ve İBB’yle ilgili 560 milyar iddiasına yanıt
-
Mustafa Balbay sert eleştirdi
-
Mezhep çatışması değil insanlık suçu
-
Emekliye bayram ikramiyesi ne kadar olacak?
-
Alfa Romeo'nun ilk elektrikli modeli: Junior Elettrica
-
'Kayyum atamaları, hukuksuzluk ve kontrollü kaos'
-
AKP’de kongre öncesi hazırlığı devam ediyor: Prof. Kalay
-
Emeklilerin Gözü Bayram İkramiyesinde: Beklentiler Karşı
-
Hutbelerde Bunlara Dikkat Edin!
-
Ekonomist Atilla Özkan'dan Şok Eden Enflasyon Yorumu!
En Çok Okunan Haberler
-
TRT muhabirinden 'muhaliflere suikast' çağrısı
-
İmamoğlu’nun Özel Kalem Müdürü'ne bir garip soru!
-
Bilal Erdoğan’dan net yanıt!
-
İstanbul'da yeni miting adresi belli oldu
-
Suçun üstünü örten cüppe
-
İSKİ Genel Müdürü Başa'ya gözaltı nedeni ortaya çıktı
-
25 kişi hakkında iddianame hazırlandı
-
Doktorlardan endişelendiren açıklama
-
Türkiye'deki sığınmacı sayısını açıkladı
-
Hem ekonomik hem pratik: 3 malzemeli baton pasta tarifi