Hayatta öylesine garip rastlantılar oluyor ki mantıken açıklayamadığımız. Belki o büyük rastlantılardan biri sayılmaz ama Lucescu’nun Shakhtar Donetsk’inin o kadar takım arasında Fenerbahçe’yle
eşleşmesi en azından ilginç.Lucescu, ülkemizde derin izler bırakıp
gitmiş bir teknik adam. Hem Galatasaray’da hem de Beşiktaş’ta sınırlı olanaklarla kazandığı şampiyonluklar bir yana, onunla birlikte futbola dair düşüncelerimizin nasıl da değiştiğini anımsayalım bir. Özellikle de takım savunması hakkındaki düşüncelerimizin.
‘En iyi savunma hücumdur’ şiarıyla yoğrulmuşken hücum ederken de savunma yapılabileceğini, oyunu kontrol etmenin hiçbir şekilde katı savunma olmadığını bizzat onunla birlikte yaşayarak öğrenmiştik.
Ayrıca sadece bir yıl gibi kısa bir sürede şampiyonluğun en kuvvetli adayı bir takım yaratılabileceğini o takımla sadece bir yenilgiyle ve puan rekoruyla şampiyonluğa uzanılabileceğini de Beşiktaş’ın 100. yılında yaşamıştık. Dahası nasıl nokta transferler yapılır, nasıl futbolcu adaylarından takıma ve hedefe en uygun olanları seçilir bir takım nasıl dantel örer gibi ince ince kurulur, bizzat Lucescu’nun tercihleriyle görmüştük.

Karakterin önemi
Her zaman futbolcunun yeteneği kadar hatta daha da fazla karakterinin önemli olduğunu da Lucescu’nun seçtiği oyuncularla bir kez daha doğrulamıştık. Zamanında çalıştığı futbolcuların nerdeyse tamamının onu takdir ve sevgiyle anması hiç boşuna değil.
Son olarak, sahaya her zaman iki takım çıktığını, kendi ekibiniz kadar rakibi incelemenin ve anlamanın da kazanmak için çok önemli olduğunu da yine ondan öğrenmiştik. Çünkü futbol sadece siyah beyaz karelerin olmadığı, hamlelerinizi en kısa zamanda yapmanız gereken bir satranç oyunuydu onun için.

Shakhtar devrimi
Sonra Türkiye’den neredeyse milli ittifak içinde yolladığımız hoca, 10 yıllık Shakhtar deneyimiyle nasıl yetenekli futbolcu bulunur, nasıl futbolcu yetiştirilir, nasıl dengeli ve sürekli gelişen bir takım oluşturulur, nasıl Şampiyonlar Ligi gruplarının gediklisi olunur, bunların dersini verdi. Bugün onun bulup çıkardığı genç futbolcular transferde büyük takımların peşinde koştuğu isimler oluyor hep. Tabii Ukrayna’daki karışıklıklar ve bölünme en çok da iç savaşın ortasında kalan Shakhtar’ı olumsuz yönde etkiledi. Takım sahasında maç yapamıyor. Ve eski moralleri de enerjileri de yok. Fenerbahçe maçını da Polonya sınırında Lyiv’de oynayacaklar mesela.
Bu tabii Fenerbahçe’nin önemli bir avantajı sayılabilir.

Fener ne yapar?
İşte bizim yakından tanıdığımız o Lucescu, yıllar önce futbolcu olarak kapısından döndüğü, muhtemelen teknik direktör olarak teklif aldığı Fenerbahçe’nin karşısına çıkacak?
Fenerbahçe, Shakhtar karşısında ne yapar?
Bence bunu ne biz, ne Fenerbahçeliler ne de Lucescu biliyor. Bu da Sarı-Lacivertliler için bir avantaj sayılabilir tabii(!)
Bu kadar kısa zamanda yapılan flaş transferlerle, bu kadar kısa zamanda nasıl bir takım ortaya çıktığını, bu takımın ne oynadığını ya da oynayamadığını maçları izlediğimizde göreceğiz. Ama şurası kesin; sonuç kadar taktiksel bilinmeyenlerle de dolu iki zevkli ve heyecanlı karşılaşma izleyeceğiz.