Ders Almalı...

21 Aralık 2011 Çarşamba
\n

\n

Teknik direktör ya da antrenörler futbolculara ne öğretir? Futbolu öğretir mi? Hayır. Onlar belki de hocalarından daha fazla futbolu biliyorlardır ki o takıma gelebilmişlerdir. Peki neden bu kişilere astronomik rakamlar ödenir? Futbolculara taktik, takım disiplini ve takım ruhu versin diye. Bunları yapabilenler, diğerlerinden bir adım öne geçerler. Hepimizin bildiği gibi, Avrupalılarca da kabul edilen, teknik direktör ya da antrenörlerin takıma katkısı yüzde 15ten fazla değildir. Birçok yönden takdir ettiğim Aykutun bunları yapabileceğini ümit ediyordum ama yanılmışım. Emre olayında bir akşam önce kadro dışı bırakıp, sonra da uzaktan kumanda ile fikrini değiştirmesi, yalnız benim tarafımdan değil, futbol camiasında da pek iyi karşılanmadı. Benim bu düşüncem hakkında, futbol oynamadığı halde bilirkişi kesilen yorumcular ne der? Bilmiyorum. Aykutun şunu hatırlaması gerekirdi. Spor, yürüyen, koşan ahlaktır. Futbolda sadece topa iyi vurmak ya da süratli koşmakla bu sağlanamaz. Disiplinli olamayan futbolcu ne kadar iyi olursa olsun, takımını başarılı yapamaz. Ahlak önce gelir. Bunu Ulu Önder Atatürk, ne kadar güzel ifade etmiştir. Futbol hayatımda başımdan geçen her türlü olay karşısında hatta teknik direktörlük görevim süresince bu ilkeden hiç vazgeçmedim. Bilenler, bilmeyenlere anlatır.

\n

1950 önceleri Fenerbahçede takım kaptanlığı yaptığım dönemlerden bir anım var. İzmirde maçımız var. İzmir Palas Otelinde kamptayız. O dönemde kulübümüzün başkanı; eski Demokrat Parti Haysiyet Divanı Başkanı Osman Kavrakoğlu. Antrenörümüz de İskoç. Takım kaptanı olduğum ve de biraz İngilizce bildiğim için, antrenör ile aynı otel odasını paylaşıyoruz. İstirahat halindeyken kapı açıldı ve başkan içeri girdi. Oynanacak maçın kadrosunu bir pusula ile antrenöre vermek istedi. Kadroya takımda ilk defa oynayacak birini de yazmıştı. Onu görünce, antrenörün kanı beynine çıktı. Yarım yamalak Türkçesi ile Sen antrenör, ben antrenörşeklinde bir ifadeyle Antrenör sen misin yoksa ben mi? demek isteyip, başkanın talebini geri çevirdi. Başkan gittikten sonra Molloy isimli antrenörümüz bana dönerek, Halit, ben başkanın emrini yerine getirseydim bir iki yıl daha Türkiyede görev yapardım. Ama ben İskoçum, meslek onurum var demişti. Biz futbolu İngilizlerden öğrendik ama bu İngiliz centilmenliğini bir türlü öğrenemedik. Bunu neden yazıyorum? Sevgili Aykutun ders alması için. Belki bir takım dersler almıştır ama yine de hatırlatmada yarar vardır. Kabul edelim ki çoğumuz, bazı konuları iyi öğrenmemiş olduğumuz için, öğrencilerimize de iyi öğretemiyoruz.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Olmaz.. Olmaz... 6 Kasım 2012

Günün Köşe Yazıları