Haftaya Haziran...
Haydar Ergülen
Son Köşe Yazıları

Haftaya Haziran...

28.05.2012 03:48
Güncellenme:
Takip Et:
\n

\n

\n

\n

Şimdi yolculuk. Haziran yaklaşınca Yolculuk nereye?diye sorulmaz. Sorulsa da gülümsemeden daha güzel bir yanıt alınmaz. Haziran, gülümseme, güzel, derken galiba yolculuğun hem neye hem de nereye olduğunu sezmeye başlıyoruz. İyilik dururken başka yere yolculuk edilir mi? \n

\n

İyilik: Öyle bir yer var mı? Hem yok hem çok. Yol gibi tıpkı, haziran gibi. Yunusun Bilmeyen ne bilsin bizi/ bilenlere selam olsun dediği gibi bir de. Kim demiş insanın yaşlandıkça daha sabırlı olduğunu, bana kalırsa, tam tersi oluyor, zamanın azaldığını bilen geçkin, baharı kıştan, yazı bahardan yaşamak istiyor. Geçkin, erkenci oluyor. Ben de öyle yaptım, hazirana kendimi önceden hazırladım. Dayanamayıp, “haftaya hazirandiye de yazdım. \n

\n

Haziran, yazmış olabilirim ama bir daha yazmanın kime zararı var, içinde hazsözcüğü geçen ay. Öyleyse haz, hazır, haziran derken ona duyduğumuz aşkı da yenilemiş oluyoruz. İnsanı yol yeniler, insanın da yarısı yoldur hem. Bir gelirken yaptığımız bir de giderken yaptığımız yolculuktan ibaret sayılırız. Bu arada unutmadan söylemeli, ben daha yol diye başlayıp da biten bir yazı görmedim. Yolunuz açık olsun der gibi yazınız açık olsun demişlerdir belki de. Şükür, üç paragrafta yazının girişini toparlayabildim. Benim de öyle sizin gibi yol deyince ağzım kulaklarıma varıyor. Yolcunun bavulunu bir türlü toplayamadığı gibi yazı da kolayca toplanamıyor.\n

\n

Bu yazıyı da hem hazirana hem de onsuz yola çıkmadığımız aşka yollukdiye yazıyorum. Yolluk, hem yol öncesine hem de yola çıkana bir armağandır, bana kalırsa da yolun kendisi bir armağandır.Tıpkı kalp gibi. Anayurdumuzun da kalbimiz olduğu gibi. Yolculukların oradan başlayıp uzaklara yakınlığı duyurduğu gibi. Kalbin de yolculuğu vardır, olmaz mı, sonunda tüm yollar oraya çıkar. Kalpten geçmeyen bir yol var mıdır yolcular için? Yol hali, hele bir de şarkının dediğine benzer aylardan haziran ise, insan hangisini yazacağını şaşırıyor, ama mayısı da gücendirmemek gerekiyor haziran aşkıyla. Gücenik nisanlar ve hüzün sebebiyle aşka kapalı eylüller var daha...\n

\n

Günün şiiri hiç unutulur mu, Cemal Süreyadan, Çay Bahçesi: 24 Mayıs Cumartesi/ Burda bu çay bahçesinde/ Duvarlar kuşlarla dolu,/ Bilsen öyle yorgunum ki/ Yalnız alnımı örtüyor uyku/.../ İki çocuğuyla oturmuş/ Karşı masada bir anne,/ Beklediği tren saati/ Bir olanak arıyor kendine/ Gözlerine dolan beyaz çiçekte...Şiir sürüyor. Tren saati, yolculuk saati, gençlik saati, şiir saati, kalp saati, iyilik saati. Bilin bakalım hangisi hiç geçmiyor? Yani bizden geçmeyen hangisi? Ya da insanın geçemediği hangisi? \n

\n

Beyaz Yollar Mavi Deniz, Fikret Adilin mavi-beyaz kitabı, yoldaşa yol armağanı. 1959’da Yeditepe Yayınlarından çıkmış. Yolculukla yaşıt olmak da varmış, 1956 yılında İstanbuldan İzmire, oradan da Bodruma yapılmış bir eylül yolculuğu. Hep karadan. Oysa mayıs yolculuğu trenle yapılacak, gençlik de tekrarlanmaz anılar da, bazen onların peşinden gidildiği olur, bulmak üzere değil elbette, yalnızca unutmamak üzere. 40 yıl ne mi oldu, küçük bir trendi, yine Basmane Garından kalkıyordu, adı neydi? Şair Kemal Varolun şiir gibi bir iş yaparak derlediği Memleket Garları (İletişim Y., 2012) kitabı ne güne duruyor? Açtım baktım, haziran da oradaydı, nisan da eylül de. Öyleyse bizim gençliğimiz, anılarımız da orada sayılırdı. En uzun yaşayan yakınlarımız, anılarımız. Orhan Berent kitaptaki Demiryolu ve Çocukyazısında: “Denizliye giden Fiat mototrenleri ya da Söke, Tire, Ödemiş gibi yerlere giden iki vagondan oluşan Man otorayları görürdük diyor. 40 yıl önce bunların biriyle gitmiştim ve Egeyi de ilk o trenlerdeki insanlarda görmüştüm. Ege onlardı. Ne köydü Ege ne şehir, baştan başa insan, baştan başa şiir.\n

\n

Şimdi Ödemişe gideceğiz şair Gonca Özmenle, bizim şiir yazmamızın önemi yok, şiir bizi götürecek olan o İzmir-Ödemiş treninde. Yazımız da onun içinde, şiirimiz de. İki vagon iyi, birinde anılarını taşır insan, birinde kalan haziranlarını.\n

\n

\n\n

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyet’in ‘İçeridekiler’ine...

Cumhuriyet’in ‘İçeridekiler’ine...

Devamını Oku
21.03.2017
Üvey Sayfa

Devamını Oku
14.01.2013
Cemali Mektup

Devamını Oku
07.01.2013
ODTÜ 'Üniversite'dir!

Devamını Oku
31.12.2012
Mevlana'dan Yunus'tan...

Devamını Oku
24.12.2012
Dünya Cemevi

Devamını Oku
17.12.2012
Tarzan Zor Durumda

Devamını Oku
10.12.2012
Kibir Korosu

Devamını Oku
03.12.2012
Sami Baydar'ın 'Dünya'sı

Devamını Oku
26.11.2012
Cumartesi Annem

Devamını Oku
19.11.2012
Zorunsuz Âşıklama (Ya da Eskişehir)

Zorunsuz Âşıklama (Ya da Eskişehir)

Devamını Oku
12.11.2012
Eskişehir'e Gidecek Olanlara Bazı Uyarılar

Devamını Oku
05.11.2012
Kırık Kalpler Müzesi

Devamını Oku
29.10.2012
Düşyazdım...

Devamını Oku
22.10.2012
Köşeden Köşeye...

Devamını Oku
15.10.2012
Split Işığı

Devamını Oku
08.10.2012
Yürürden Abdal, Gönülden Dağ,

Devamını Oku
01.10.2012
'Zamanın Farkında'

Devamını Oku
24.09.2012
Latife'nin Zeytin Ağacı

Devamını Oku
10.09.2012
Yeni Eylül

Devamını Oku
03.09.2012
Çocukluğun Ölümü

Devamını Oku
27.08.2012
Emirgân - Teşvikiye

Devamını Oku
20.08.2012
Yol Durumu

Devamını Oku
06.08.2012
Yazla Nişanlı

Devamını Oku
30.07.2012
Yaprak

Devamını Oku
23.07.2012
İki

Devamını Oku
16.07.2012
Yaz Diye...

Devamını Oku
09.07.2012
'Merdivende Üç Şair'

Devamını Oku
02.07.2012
Alican Geldi!

Devamını Oku
25.06.2012
Dün Hazirandı

Devamını Oku
18.06.2012
'Ama...'

Devamını Oku
11.06.2012
Anıların Uğurladığı

Devamını Oku
04.06.2012
Haftaya Haziran...

Devamını Oku
28.05.2012
Yaz Bir Şiir!

Devamını Oku
21.05.2012
Enis Batur'u Sevmek

Devamını Oku
14.05.2012
Eskişiir Eskişehir

Devamını Oku
07.05.2012
1'i Kırmızı...

Devamını Oku
30.04.2012
Salak

Devamını Oku
23.04.2012
Bir İstanbul Klasiği

Devamını Oku
16.04.2012
Köşeboşu

Devamını Oku
09.04.2012