Fenerbahçe - Trabzon arasındaki ‘düşman’ (böyle demek zorundayım çünkü öyle) iki takımın mücadelesini izlemek üzere Saracoğlu’na geldim. Maçtan iki gün öncesi, 21 Eylül Cuma akşam saatlerine doğru Trabzonspor Kulübü’nün resmi internet sitesinde yayınladığı haber futbol kamuoyunda büyük ses getiriyor. Haberi aynen aktarıyorum: “2010-2011 sezonu şampiyonu takımımız Fenerbahçe maçının hazırlıklarını basına ve taraftarlarına kapalı olarak yaptığı idmanla sürdürdü.” Demek ki Bordo - Mavili yöneticiler henüz profesyonel olamamışlar ya da kendi egolarını tatmin ediyorlar. Tescillenmiş bir sezonun ardından kupanın peşinde koşuşturuyor olmaları şaka gibi. Bana göre bu iyi bir temel fıkrası da olabilir. Sadri başkan yapma etme. Fenerbahçe’ye bu kinin niye? Düşman ettin iki tarafı birbirine. Aziz Yıldırım’la geçirdiğin o güzel günlere ne oldu? Yıldırım, cezaevindeyken kullanmış olduğunuz ifadeler yenilir yutulur değildi. Unutmayın ki herkes de biliyor zor gününüzde sizi Fenerbahçe başkanı ipten almıştı. Fenerbahçe, Trabzonspor’a karşı İstanbul’da son maçta şampiyonluğu kaybetti hiçbir yönetici sesini çıkarmadı. Ve siz hâlâ Sarı - Lacivertli kulübün kazandığı kupa için “O bizim hakkımız” diyerek başarıyı lekelemeye çalışıyorsunuz. Olmaz, yakışık almıyor. Yeni sezon başladı bırakın dostça lig oynansın, şehit sayıları malumunuz. Her gün gözyaşı döküyoruz, gidişat iyi değil. En azından futbola ‘şiddet’i sokmayalım.

Biber gazı yerine parfüm mü?

Bir de cumartesi gününe bakalım. Buradaki durum çok daha vahim. Fenerbahçe - Galatasaray maçındaki olaylar nedeniyle İstanbul Valiliği tarafından hazırlanan raporu ele geçirdik. Raporda koridorlarda, merdivenlerde taraftarlara ‘biber gazı’ kullanılmadığından söz ediliyor. Bir anlık dona kalıyorum. Nasıl kalmayayım ki? O gün maçta haberi yapan arkadaşım Cumhur Önder Arslan ile birlikteydim. Yeri geldi olayların içinde kaldık. Herkes gibi biz de biber gazından, coptan nasibimizi aldık. Yayıncı kuruluş da A’dan Z’ye bütün yaşananları en ince detayına kadar gösterdi. İnsanlara sıkılan ‘biber gazı’ değil de su ya da parfüm müydü? Savaş oluyormuş gibi görüntüler vardı ortada. Kimse kimseyi kandırmasın. Göz göre göre neyin yalanı söyleniyor. Kadınların, çocukların kaçış anları, çaresizlikleri yapmacık mıydı? Vali Bey bu olaylardan bir gün sonra gazeteleri okumayı sanırım atlamış. Atlamamış olsa bu raporu belki engellerdi! Yetki aşımını saklamak için çarpıtma yoluna başvurulması kabul edilemez. Geriye dönüp baktığımızda yatıp kalkıp ölüm olmadığına şükredelim. Otopark katının içinde yaşadığım korkunç saatler aklıma geldikçe şerit gibi gözümün önünden geçiyor. Önceki gün raporu da verdik. Rapor her şeyi özetliyor. Yetmez mi? Okuyucularımızdan ve spor camiasından aldığımız övgü hepimize fazlasıyla yetti.

Geceyi atlattık, peki yarın ?

Dün gece maç iyi ki kadın izleyicilere denk geldi de olaysız geçti. Peki yarın veya bir başka gün ne olacak? Fenerbahçe takımı Trabzon’a, Trabzon da İstanbul’a daha çok gelip gidecekler, ben derim ki; bir an önce birlik sağlanmalı. Bu şimdilik çok zor görünse de birinin atacağı adım kimseye zarar getirmez.

Kendimizi kandırıyoruz

Maçın genelinde iki taraf da uyuttu! Bizi kandırıyorlar, bilmem kaç tane yan pas oldu. Futbol dikine oynanır. Gol şansa olursa olacak, olmazsa olmayacak. Kadrolar zengin sorun ne? Bir topa basamazsan demek ki sen profesyonel değil amatör futbolcusun. Sow’un hali nedir, ayağını kaldıramıyor. Kuyt’ın olmayışı şanssızlık, Krasic için bir şey söyleyemem. Kaleyi bulan az sayıdaki toplardan ikisi Trabzon ve F.Bahçe lehine direkten döndü. Başka kayda değer bir şey göremedim. Konuk takım özellikle orta sahasıyla bir adım önde geldi bana.

İkinci yarıya Bordo - Mavililer iyi başladı. Volkan’ın kurtardığı kritik bir top vardı. İki taraf arasında gol kaçırma yarışı yaşandı. Hele Trabzon’un Olcan’la bulduğu iki karşı karşıya pozisyon var ki... Ardından Bordo - Mavili Henrique’nin atamadığı net gol… F.Bahçe, 90 dakika sonunda sahadan 1 puanla ayrıldıysa bunda Volkan Demirel’in katkısı yadsınamaz.

\n\n