Hüseyin Baş

Gazze Savaşının Ardında Utanılası Hesaplar Var!

13 Ocak 2009 Salı

Gazze’de şimdiden sayıları bine dayanan çoğu çocuk, kadın ve sivilin ölümü, binlerce yaralı ve az rastlanan yıkımıyla gerçek bir katliama dönüşen İsrail saldırısı, BM Güvenlik Konseyi’nin ‘acil ateşkes’ kararına karşın şu anda bile şiddetini arttırarak sürmektedir.

İsrail’in, Güvenlik Konseyi’nin kararlarına karşın bildiğini okuması, kuşkusuz yeni değil. Sorunun kırk yılı aşan tarihi, aynı zamanda ABD destekli müstevli İsrail’in benzer sabıkalarının da tarihidir. İsrail, Güvenlik Konseyi’nin sorunun çözümüyle ilgili düzineyle kararını dün olduğu gibi bugün de yok sayarak, BM’nin güvenilirliğine darbe üstüne darbe indirmekte sakınca görmemektedir. Şu sıralarda ateşkesin yürürlüğe girmesi için taraflar arasında görüşmeler sürmektedir. Örneğin İsrail’in BM yardım konvoylarına ateş açarak iki kamyon sürücüsünü öldürmeleriyle askıya alınan yardımlar, kısıtlamalarla da olsa kaldığı yerden yeniden başlamıştır. Buna karşılık İsrail saldırısı Gazze Şeridi’nin içlerine doğru derinleşerek sürmektedir. Anlaşılan İsrail bu kez, Lübnan savaşındaki başarısızlığından ders alarak Hamas’ı bütünüyle saf dışı etmeden saldırıyı durdurmaya niyetli görünmemektedir. Bunun için zamanının fazla olmadığının da bilincindedir. Bu zaman W. Bush’un yerini Barack Obama’ya terk edeceği 20 Ocak 2009’la sınırlıdır. Nitekim, W. Bush yönetiminin Fransa ve Mısır tarafından Güvenlik Konseyi’ne sunulan ateşkes karar suretini önce ‘İsrail kendisini savunuyor’ gerekçesiyle veto edip, ardından bu kez Rice’ın aynı metnin görüşülmesinde geri adım atarak ‘çekimser’ kalmasıyla ateşkes kararı alınmasında Obama’nın dolaylı etkisinin olduğu söylenebilir. Obama’nın İran’la ve Hamas’la diplomatik ilişki kuracağıyla ilgili söylemleri de, esasen, bu konuda fazla hayale kapılmadan, İsrail’i W. Bush gibi ‘kayıtsız şartsız’ desteklemeye niyetli olmadığının ipuçlarını verir gibidir.

Ne var ki İsrail, Hamas’ın ‘ateşkes’i uzatmama kararı alarak yeniden İsrail’e ‘sıfır zararlı’ birkaç derme çatma roket fırlatarak İsrailli şahinlere tepsi içinde Gazze’ye saldırı bahanesi sunmaları da, kuşkusuz nedensiz değil. Hamas, iki yıla yakın İsrail ambargosu yüzünden, Tel Aviv, ABD ve Batı’nın Filistin’i bölüp parçalamak amacıyla Gazze halkını her şeyden yoksun bırakarak Filistin Kurtuluş Örgütü’nü zayıflattığı bir ortamda seçim dayatmış, buna karşılık Hamas’a yaptıkları yoğun ekonomik ve politik destekle de dinci rejim seçimleri yüzde üç oy fazlasıyla alarak tarihinde ilk kez Gazze’de yönetimi ele geçirmesinin yolunu açmış, sonrasında da kardeşlerine karşı şiddete de başvurarak, bölgede tek başına iktidar olmuştur. Ancak iktidara gelmesinin ardından, İsrail ve ABD dinci Hamas konusunda hata yaptıklarını geç de olsa anlamış ve bu kez yeni bir ambargoyla onun Gazze halkı nazarındaki prestijini yok edip, dahası işi Gazze’ye saldırarak bizzat yarattıkları Hamas rejimini ortadan kaldırmaya kadar vardırmıştır. Hamas’ın ateşkesi uzatmayacağını açıklayarak yeniden İsrail’e roket fırlatmasının ardında ise ambargonun da etkisiyle yoksunluk ve yoksulluktan bunalan halk nezdinde tükenen prestijiyle iktidarı kaybetme korkusu mevcut bulunmaktadır. Ancak Hamas’ın yeniden silaha sarılarak İsrail’in ambargo konusunda geri adım atmasını sağlayacağıyla ilgili hesabı tutmamış, tersine bu, İsrail’in Gazze’ye saldırmasına bahane oluşturmuştur.

***

Görülen o ki, Hamas hesabında yanılmıştım. Şeriatçı rejimin bir başka değerlendirme hatası ise İsrail’deki Kadima iktidarının seçim hesabıdır. Şubat başlarında yapılacak seçimlerde Kadima iktidarı, sırada bekleyen aşırı sağ Likud ve dinci ittifakı karşısında pek fazla şansa sahip değildir. Lübnan başarısızlığı, başbakan Olmert’in yolsuzluk skandalı, daha da önemlisi muhalefetin Hamas karşısında ‘pasif’ kaldığı savları, Kadima koalisyonunu ciddi ölçüde zora sokmuştur. Bu yüzden İsrail yönetimi Hamas’ın ateşkesi sona erdirme kararını az bulunur bir fırsat olarak görmüş ve Gazze saldırısını, belki de Gazze’nin işgaline yönelik saldırıyı başlatmıştır. İki haftalık saldırı, Kadima’nın halk nezdindeki prestijinin yüzde doksanlara fırlamasına yol açmış, seçimlerden zaferle çıkma olasılığını ise ciddi ölçüde güçlendirmekle kalmamış, Annapolis’te filizlenen barış umutlarının da, dünya uluslarının, Arap ülkeleri başta olmak üzere Filistin halkının bu bitip tükenmeyen çilesine duyarsızlıkları sürdüğü sürece Tanrı bilir ne kadar bir yıl daha rafa kaldırılmasının yolunu açmıştır, ki bu da İsrail şahinlerinin değişmeyen hedefleri arasındadır.

Acı olan, ibret alınması gereken, dinci Hamas’ın ve müstevli İsrail’in seçmenleri etkileyerek iktidarda kalma adına halklarını fütursuzca ateşe atmakta zerrece tereddüt etmemeleridir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tunus Nereye?.. 12 Mart 2012

Günün Köşe Yazıları