Hüseyin Baş

Gelecek Yenilenebilir Enerjinin..

23 Mayıs 2011 Pazartesi
\n

Mayıs başında En iyisi Nükleer Sevdadan Vazgeçmek başlıklı yazımızda Sayın Enerji Bakanı, Ukraynada düzenlenen uluslararası Enerji Konferansına katılmak üzere gittiği Kievde, Avrupada nükleer enerji tesisine sahip hiçbir ülkenin nükleer enerjiden vazgeçmediğini; Türkiyenin de nükleer santrallardan vazgeçmesinin söz konusu olmadığını yinelemişti.

\n

Sayın Bakan’ın kararlı bir nükleer taraftarı olarak söyledikleri özellikle Fukuşima faciasından sonra gerçeklerle ne ölçüde bağdaşmaktadır? Çernobil faciasının 25. yılında ve Fukuşima faciasının yangını sürerken Avrupa ülkelerinde zaten var olan nükleer karşıtlığı yok saymak, konuyla ilgili gerçeklerin üstünü örtmeye çalışmak, kanımızca boşuna çabadır. Zira Fukuşima faciası nükleer için ölümcül bir darbe niteliğindedir. Efsanenin çöküşü, nükleerden enerji üretmenin miadının dolduğunun şaşmaz işaretidir. Biraz da bu yüzden Sayın Bakan’ın hiçbir Avrupa ülkesinin nükleerden vazgeçmek niyetinde olmadığıyla ilgili sözlerini, doğrusu şaşkınlıkla izlediğimizi söylemeliyiz. Nitekim gerçekler Sayın Bakan’ın söylediklerini doğrulamaktan uzaktır. Çernobil faciasından Fukuşimaya gezegende hiç de hafife alınmayacak düzineyle irili ufaklı facia yaşanmış, nükleerden enerjinin güvenilir, hele ucuz ve temiz olmadığını açık ve net bir biçimde ortaya koymuştur. Üstelik radyoaktif atıklarının kapatılması ve santralın sökümünün uzun zamana ihtiyaç gösterdiği ve milyarlarca dolara malolması da cabası.

\n

Özellikle de Fukuşimadan sonra dünya kamuoyunda nükleere karşı tepkiler ivme ve güç kazanmış, yönetimleri nükleerden vaçgeçmeleri açısından baskı altına almışlardır. Bu konuda somut gelişmeler ortadadır. Örneğin Türkiye gibi ille de nükleer diyenlere karşı nüklerden önemli oranda yararlanan ülkeler bile bu tehlikeli kaynaktan uzaklaşmanın yollarını aramaktadır. Tersine davrananlarınsa inatlarının bedelini ağır bir biçimde ödemek zorunda kalmaları olasıdır. Örneğin Fukuşimanın sahibi Tepconun faciadan zararı dokuz milyar Avroyu aşmaktadır. İnsanlara verdiği zararların karşılanması da bir o kadar milyar gerektirmektedir. O kadar ki şirketin bunları ödemesi için hükümet yardımı gerekmektedir. Ancak Japonlar Fukuşimayı başka Fukuşimaların daha izleyebileceğinden endişe etmektedirler. Nitekim deprem riskli bölgelerde konuşlanan Hamaoka santralı’nın kapatılmasına karar verilmiştir. Japonya Başbakanı Naota Kana göre sismik bölgelerde konuşlanan Hamaoka santralının 1970te yapılan beş reaktöründen 1 ve 2 numaralı reaktörlerinin sökümüne başlanmıştır. Başbakan’a göre bu karar halkın güvenliği için alınmıştır. Japonya Başbakanı nükleerden uzaklaşma kararındadır. (Le Monde,12 Mayıs 2011).

\n

Güçlü bir antinükleer karşıtlığıyla ünlü Alman kamuoyunun baskısıyla şansölye Merkel bugünden 2019 yılına kadar nükleerden vazgeçip otuz termik santralı devreye sokacağını açıklamıştır. Bütün bu gelişmeler Almanyanın çok yakın gelecekte elektrik üretiminde nükleer yerine kömüre geçeceği anlamına gelmektedir. Bunun yanı sıra enerji üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının harekete geçirilmesi için projeleri de hazırdır. (Le Monde,14 Nisan 2011).

\n

Aslında Japonya ve Almanya yenilenebilir enerji konusunda atılım yapan ülkeler arasında yalnız değildir. Aklı başında tüm ülkeler çoktan bu yönde somut adımlar atmışlar, çalışmalarına hız vermişlerdir. Bugün dünyada petrol, kömür ve gaz kaynaklı enerjinin oranı yüzde 87dir. Yenilenebilir enerjinin payı ise şimdilik sadece yüzde 7dir. Nükleerden elde edilen enerji ise yüzde 6 dolayındadır. Uluslararası Enerji Ajansı GIECin verilerine göre karbon kökenli enerji yüzde 78e inerken rüzgâr (eolien), biyoenerji ve diğer yenilenebilir enerjinin payı yüzde 14e ulaşacak, nükleerse yüzde 8de kalacaktır.

\n

BMler iklim gelişmeleriyle ilgili uzmanlar grubu GIECin son raporuna göre 2050 yılında dünya enerji ihtiyaçlarının yüzde 80i yenilenebilir enerjiden karşılanacaktır. Aklımızı başımıza devşirelim. Nükleer karasevdadan vazgeçerek artık vakit kaybetmeden yenilenebilir enerji yarışına katılalım.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tunus Nereye?.. 12 Mart 2012

Günün Köşe Yazıları