Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Karadeniz Isınırken...
Gürcistan’ın ABD’nin Soros destekli etkin yardımlarıyla iktidara gelen başkanı Saakaşvili’nin politik ve askeri yoğun hazırlıklardan sonra Güney Osetya ve Abhazya’yı topraklarına katmak için, Rusya’nın uyarılarını ‘blöf’ sayıp silahlı saldırıya geçmesinin hezimetle sonuçlanması sonrasında sözü geçen iki bölgenin bağımsızlıklarını ilan etmeleri ve bunun Rusya tarafından tanınmasıyla Saakaşvili “evdeki bulgurdan da olmuş” görünmektedir. Ama kimse Amerikan güdümünde ve NATO’ya üye olmak için yanıp tutuşan Saakaşvili iktidarının, Washington’dan habersiz, tek başına böylesi umutsuz bir maceraya atılmış olmasına ihtimal vermemektedir. Görünen o ki Rusya’nın harekete geçmeyeceği ile ilgili hatalı öngörü Saakaşvili’den değil, bizzat Washington’dan kaynaklanmaktadır.
ABD, giderek daha net ve açık biçimde Amerikan yörüngesine yerleşen AB ve bizim sadık Amerikancılarımıza bakılırsa Kafkasya’yı, ardından Karadeniz’i karıştıran Güney Osetya’ya saldıran Saakaşvili değil, saldırıya karşı koyma cüreti gösteren Rusya’dır!
***
Dünyanın gözü önünde daha iki hafta öncesinde olup bitenlerin ardından Saakaşvili’yi “kumar oynadı ve kaybetti” diye eleştirenler bugün, toparlanıp olayları kimin ve ne için tetiklediğini unutmuş görünerek eleştiri oklarını saldırgana ve azmettiricisine değil, ani bir dönüşle saldırıyı püskürten Rusya’ya yönelttikleri gözden kaçmamaktadır. Özellikle de Güney Osetya ve Abhazya’nın Rusya tarafından tanınması konusundaki eleştirilerin sınırı yok. Balık hafızalılar daha dün Sırbistan’ın “toprak bütünlüğüne saygılı olduklarını” dillerinden düşürmeyenlerin Kosova’nın bağımsızlığını ilan etmesini nasıl destekleyip tanıdıklarını unutmuş görünüyorlar. Tıpkı kimi çok bilmiş, Güney Osetya ve Abhazya’nın bağımsızlığını tanımayan Şanghay işbirliği örgütünde yer alan Çin ve Orta Asya ülkelerinin tanınma konusunda bazı rezervlerle de olsa Moskova’ya destek vermelerini, Kuzey Kıbrıs’ın yıllardır anlaşılır nedenlerle neredeyse kimsenin tanımadığını unutarak, bu iki minik ülkeyi dün bir bugün iki, yeteri sayıda devlet tarafından tanımadığı için eleştirmeye kalkmaktadır. Komplonun içinde olanlardan Güney Osetya ve Abhazya’nın bağımsızlığını tanımalarını beklemek, safdillikten de öte bir şeydir. KKTC, tanıyanı az olmasına karşın yaşıyor. Küba emperyalizmin ambargolarına karşın yıllardır dimdik ayakta.
Savunma sorunları, uluslararası ittifaklar ve stratejiler uzmanı Alain Joxe’a göre “Gürcü liderin Rusya’nın Güney Osetya’ya saldırmasına tepkisiz kalacağını düşünerek bu maceraya giriştiğine inanmak zor. Buna inanacak derecede budala olmadığına göre saldırıya Washington’ın Rusların tepkisiz kalacağı öngörüsüne güvenerek girişmiş olması ihtimali daha güçlü görünmektedir.” Ayrıca saldırı düşüncesi aniden oluşmuş da değildir. Uzun ve yoğun politik ve askeri hazırlıkların ürünü olarak ABD ve NATO’nun Rusya’yı dört yanından kuşatma stratejisi içinde yer almaktadır. Alain Joxe’un söyleşiyi yapan gazetecinin “Gürcistan’ın saldırıyı ABD’nin kışkırtmasıyla göze aldığını mı düşünüyorsunuz” sorusunu “Evet, öyle düşünüyorum” diye yanıtlaması, kuşkusuz, boşuna değil. Zira bu düşüncesine, gazetecinin “ABD neden bölgeyi bu denli açık biçimde karıştırmaktadır” sorusunu yanıtlarken açıklık getirmektedir: “Bu krizin aniden ortaya çıktığına inanmak zor. Afganistan savaşı, Irak savaşı, uluslararası düzeyde engellenen İran savaşı gibi, üç savaşta başarıya ulaşamamasına, ittifakların iyi işlememesinin yarattığı düşkırıklığının da eklenmesi, ABD’nin bir başarısızlık sendromunun etkisi altına girmesine yol açmıştır. Bu yüzden dünya liderliğini vurgulamak için en iyi yolun, eskinin ‘Rus şeytanı’ öcüsünü ısıtarak yeniden sahneye koymaya karar vermiştir.” (Alain Joxe’la söyleşi. L’Humanite, 29.08.08)
Rusya’nın Saakaşvili’nin hatasından yararlanarak yeni dünya düzenindeki gücünü göstermesiyle ilgili savlara ise Alain Joxe karşı çıkıyor: “Bu doğru değil. Rusya, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, ‘fetih’ şöyle dursun, tam tersine ‘toprak kaybedip durmaktadır.’ Yayılma evresinde olan Birleşik Devletler’dir. Baltık ülkeleri dahil çok sayıda eski Sovyet cumhuriyeti ABD’nin koruması altındadır. Birleşik Amerika’nın bugünkü hedefi ise Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO’ya üyeliğini sağlamaktır.” Bu konuda ne denli kararlı olduğunu Karadeniz’e savaş gemileri göndererek açıkça ortaya koymuştur.
Ancak Rusya da geri adım atmaya niyetli görünmemektedir. Güney Osetya ve Abhazya olayı bunun açık kanıtıdır. ABD, AB ve NATO’nun Karadeniz’de silah göstermesi ise salt Ukrayna ve Gürcistan’ı değil, Hazar bölgesi dahil tüm Kafkasları hedeflemektedir. Barış için asıl tehlike de kanımızca, bu noktadadır.
Rusya’yı Gürcistan saldırısını önlediği için ABD emperyalizmiyle aynı sepete koyma çabasında olanlara ise şunu anımsatmak gerekiyor. Tek kutuplu bir dünyada saldırmadık, istila etmedik, yakıp yıkmadık ülke bırakmayan, çokuluslu küresel şirketleriyle çok sayıda ulusu birden soyup soğana çeviren ABD ve yardakçılarının suçunu hafifletmek adına, Gürcistan saldırısını püskürten Rusya’yı emperyalizmle hiçbir ilişkisi olmadığı halde aynı sepete koyma çabaları soğuk savaşın çoktan tedavülden kalkmış Amerikan patentli alışkanlıkları arasındadır. İşe yaradığı ise son derecede kuşkuludur!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke