‘Gençliğe Sesleniş’teki Koşullar mı Oluştu?
Meriç Velidedeoğlu
Son Köşe Yazıları

‘Gençliğe Sesleniş’teki Koşullar mı Oluştu?

07.02.2014 02:27
Güncellenme:
Takip Et:

Değerli Hocamız “Prof. Dr. Erol Manisalı”nın, “Cumhuriyet”teki yazılarından öğrendiklerimizin daha da çoğalması için pazartesi günlerini iple çekenlerdenim.
Önceki hafta, “Günümüze Işık Tutan Haykırışlar” başlığı altında “Giordano Bruno”dan, “Hz. Muhammed”e dek uzanan ve ülkemizde yaşamakta olduklarımızı daha iyi kavramamıza destek olacak kimi “özdeyiş”ler yayımlamıştı.
Bunların içinde “yedi”sinin ayrı bir özelliği vardı; bunlar “Prof. Manisalı”nın gördüğü filmlerde yer alıp, kendisinin de not ettikleriydi; örneğin: “Er ya da geç insanlar taraf tutmak zorundadır; birileri ‘insanlıktan’ yana olmalı” (The Quite American filminden); “İnsan, kaderi kesinleşinceye kadar elinden geleni yapmalıdır” (Son Samurai filminden).
“Prof. Manisalı”nın yazısından üç gün sonra da “Yurt” gazetesinde “Hüsnü Mahalli”; “Hitler”in hem “akıl hocası” hem de Propaganda Bakanı “Goebbels”in döktürdüğü kimi “inci”lere (!) köşesinde yer verdi.
Bu incilerin birinde “Goebbels” şunu “Bana ‘vicdansız’ bir ‘medya’ verin, size ‘bilinçsiz’ bir ‘halk’ sunayım!” diyor.
“Goebbels”, başını kaldırıp da ülkemizdeki “vicdansız medya güruhu”nu görse “şaşar” mıydı dersiniz?
Ama, “Yargı devlet hayatının ‘efendisi’ değil, politikasının ‘hizmetkârı’ olmalıdır!” özdeyişinin ülkemizde uygulanışının sınırsızlığını görse “donup” kalabilirdi; hele bir de, “Hitler”le birlikte kendisinin ardından oluşturulan “erkler ayrılığı” rejiminin “Türkiye”de “60 yıldır” geçerli olduğunu da duymuşsa...
Ayrıca; artık “yasama, yürütme ve yargı”nın, bu “üç erk”in tek başına “Başbakan R.T. Erdoğan”da toplandığı görülüyor.
Daha dün, “yürütme”nin yalnızca “Erdoğan”dan oluştuğu, “tutukluluk süreci” konusuyla yine ortaya kondu; “Adalet Bakanı Bozdağ”, bu “süreç”i on yıl”dan “yedi buçuk yıl”a indirecek “çalışmalar”ı “Bakanlığımız sürdürüyor dedi; ertesi gün “Başbakan” gerek “Bakanı gerekse “Bakanlığı”, “hiç”e sayarcasına bu “süreç”in “beş yıl”a indirileceğini açıklayıverdi, rahatça...
Yıllar önce de “Ergenekon Davası”nın başlarında “Ben bu davanın savcısıyım!” diye haykırması, “yargı”yı dolaysiyle “erkler ayrılığı” dizgesini (sistem) ne denli maskaralaştırdığının tarihsel bir “belgesi”dir.
Üçüncü “erk”in, “yasama”nın organı olan “TBMM”de çoğunluk, “iktidar” partisi milletvekillerindedir; bunun anlamı, “Meclis” azınlıktaki muhalefet partilerinin “milletvekilleri” ile çoğunluğu oluşturan “R.T. Erdoğan”dan oluşur, demektir.
Ama öte yanda “erkler ayrılığı” dizgesi; bu “üç organ”ı, “parlamento” (meclis), “hükümet” ve “yargı”“denetleyecek” olan “Anayasa Mahkemesi” ve “Danıştay” gibi kurumlara da yer vermiştir; bilindiği gibi bunlar bu dizgenin “olmazsa olmaz”ıdırlar
Kuşkusuz öyledirler de, bu dizge, her üç “erk”in de “R.T. Erdoğan’da Birleşme” rejimine dönüştüğünde, bu “denetim” organları da -ister istemez- ergeç bu yapılanmaya “uygun” düşecek bir “biçim”e dönüşeceklerdi; daha doğrusu dönüştürüleceklerdi; bunun kaçınılmazlığının “ilk” adımını “Anayasa Mahkemesi”nde görülen “AKP’yi Kapatma Davası”nda -yadsınamaz delillere karşın- “parasal” ceza ile sonuçlandırılmasında gördük sanırım.
Siyasetçiler -ülke yönetiminde- tek “kişi”de toplanan “denetimsiz güç”ün, tıpkı bir “nokta”da biriken, kabına “sığmaz” bir “güç” gibi taşarak “baskı, zorbalık, acımasızlık ve korku”nun “üretici”si; her zaman da “adalet”in, “ ö z g ü r l ü k ” ü n - d a h a s ı - “insanlık”ın “düşman”ıdır; diye kabul ederler.
“Tarih”den örnekler verdikleri gibi, “20. yy”ın “diktatör”lerini de bir bir sayıp dökerler. Ne var ki, örnek verilen -özellikle son yüzyıllara ait- bu tür “güç” sahiplerinin -bizde olduğu gibi- “rüşvet ve soygunluk”la, bu “boyut”ta bu “çap”ta ve “aile boyu” bağlantılarından söz edildiği pek duyulmamıştır.
Yine bizdeki gibi, “rüşvet ve soygunluk” bataklığına baştan ayağa batmış bulanmış olup da hâlâ “görev”de kalmakta direnen ve “halk”ın karşısına, hiç mi hiç utanmadan, yüzleri kızarmadan çıkanların varlığından da pek söz edilmez.
Anımsanacağı gibi en taze -ne ki bizimkinin, bizimkilerin yanında pek hafif kalan- bir “örnek” oluşturan “Berlusconi”, ne denli dirense de başarılı olamamıştı.
Yönetimin “rüşvet ve yolsuzluk” bataklığına saplanmasıyla birlikte, “Başbakan Erdoğan”ın “Allah’ın vasıflarını taşıyor!” diyerek “ilahlaştırılması”na ne demeli?
Ülkemiz; “Atatürk”ün “Gençliğe Sesleniş”inde yer alan ve daha da katlanarak artan olumsuz koşulların içinde çırpınmaktadır; bu durum karşısında “Atatürk”ün seslenişinde belirttiği görevleri “gençler”le birlikte, ülke çapında yerine getirmesinin zamanı hâlâ gelmedi mi?  

Yazarın Son Yazıları

Erasmus

Erasmus

Devamını Oku
19.03.2021
‘12 Mart 1921’

“Değerli dostlar bugün, ‘12 Mart günü’, Ulusal Kurtuluş Savaşı sürecinin önemli tarihlerinden birini oluşturur.

Devamını Oku
12.03.2021
‘Manifesto!’

‘Manifesto!’

Devamını Oku
05.03.2021
‘Elli Yıl’

‘Elli Yıl’

Devamını Oku
26.02.2021
Haddini Bil!

Haddini Bil!

Devamını Oku
19.02.2021
Bölme mi? Parçalama mı?..

Bölme mi? Parçalama mı?..

Devamını Oku
12.02.2021
‘Kıht-ı rical!’

‘Kıht-ı rical!’

Devamını Oku
05.02.2021
‘Aşı’ ve ‘mumlar’

‘Aşı’ ve ‘mumlar’

Devamını Oku
29.01.2021
Siyasal terör!

Siyasal terör!

Devamını Oku
22.01.2021
‘Geleceksizlik!’

‘Geleceksizlik!’

Devamını Oku
15.01.2021
Yeni bir kavram dolayısıyla...

Yeni bir kavram dolayısıyla...

Devamını Oku
08.01.2021
İlk gün

İlk gün

Devamını Oku
01.01.2021
İsmet İNÖNÜ

İsmet İNÖNÜ

Devamını Oku
25.12.2020
‘Şikâyetname’

‘Şikâyetname’

Devamını Oku
18.12.2020
‘Şeriat bizim hukukumuzdur!’

‘Şeriat bizim hukukumuzdur!’

Devamını Oku
11.12.2020
‘Rüzgâr eken fırtına biçer!’

‘Rüzgâr eken fırtına biçer!’

Devamını Oku
04.12.2020
‘Hukuk Devleti’ mi? ‘Kişi Devleti’ mi?

‘Hukuk Devleti’ mi? ‘Kişi Devleti’ mi?

Devamını Oku
20.11.2020
Depremle birlikte yaşamak

Depremle birlikte yaşamak

Devamını Oku
06.11.2020
‘Kıht-ı Rical’

‘Kıht-ı Rical’

Devamını Oku
23.10.2020
‘Quo vadis?’

‘Quo vadis?’

Devamını Oku
16.10.2020
Dünya Kız Çocukları Günü

Dünya Kız Çocukları Günü

Devamını Oku
09.10.2020
‘26 Eylül’ dolaysiyle!

‘26 Eylül’ dolaysiyle!

Devamını Oku
02.10.2020
Yarın ‘26 Eylül Dil Bayramı’!

Yarın ‘26 Eylül Dil Bayramı’!

Devamını Oku
25.09.2020
‘Torpil’

‘Torpil’

Devamını Oku
18.09.2020
İlahiyatçı ne diyor?

İlahiyatçı ne diyor?

Devamını Oku
11.09.2020
Yine mi?

Yine mi?

Devamını Oku
04.09.2020
‘Ağustos’ ayı

‘Ağustos’ ayı

Devamını Oku
28.08.2020
‘Bir fikir gazetesinde otuz yıl’

‘Bir fikir gazetesinde otuz yıl’

Devamını Oku
21.08.2020
‘Mecelle’

‘Mecelle’

Devamını Oku
14.08.2020
Lozan’dan Lozan’a!

Lozan’dan Lozan’a!

Devamını Oku
07.08.2020
‘24 Temmuz Lozan Günü’

‘24 Temmuz Lozan Günü’

Devamını Oku
24.07.2020
86 yıllık...

86 yıllık...

Devamını Oku
17.07.2020
Düğme

Düğme

Devamını Oku
10.07.2020
Bir zamanlar...

Bir zamanlar...

Devamını Oku
26.06.2020
‘Kavrulmak’ ve ‘savrulmak’

‘Kavrulmak’ ve ‘savrulmak’

Devamını Oku
19.06.2020
Ekonomiye sıra nasıl gelsin ki?

Ekonomiye sıra nasıl gelsin ki?

Devamını Oku
12.06.2020
‘65 yaş üstü’

‘65 yaş üstü’

Devamını Oku
05.06.2020
‘Ben ben ben demokrasisi!’

‘Ben ben ben demokrasisi!

Devamını Oku
29.05.2020
İkileşti mi?

İkileşti mi?

Devamını Oku
22.05.2020
“Çekildik...

“Çekildik...

Devamını Oku
15.05.2020