Sezgin Baran Korkmaz’ın (SBK) ABD’nin isteği üzerine Avusturya’da tutuklanmasıyla denkleme bir halka daha eklendi. Sedat Peker videolarının zamanla uluslararası sorun haline gelebileceğine dikkat çekmiştik. Ondan önce SBK bu merkeze oturdu.

Konunun taraflarını sütuna yatıralım…

Erdoğan, süreci umursamaz gibi ve yönetmez gibi görünerek bir plan yapmış gibi. Şöyle bir yol haritası çizdiyse şaşırtıcı olmaz:

Sedat Peker’in, kendisi hariç herkes aleyhinde konuşmasını sağlamak. Bunun devamında Peker’in yoklamaya aldıklarını kenara çekmek. Bunu yaparken, “Size sevgim sonsuz ama gelinen noktada sizi düşünerek sizi kenara alıyorum” demek! Bazıları yargılanma durumuyla karşı karşıya kalırsa bundan da yararlanıp “En iyi temizliği ben yaparım” mesajı vermek!

Erdoğan’ın bu plan çerçevesinde Suudi Arabistan’a, Dubai’ye, hatta Katar’a güçlü elçiler gönderdiği, Peker’in Saray aleyhine şu aşamada konuşmamasının sağlandığı yönündeki duyumlar yukarıdaki olasılığı güçlendiriyor. 

***

Soylu da elbette bu süreci kendince anbean okuyanlardan. O da iki televizyon programıyla Peker’in iddiaları dışında her şeyi söyleyip çekildikten sonra şöyle bir plan yapmış görünüyor:

Peker’in Erdoğan’a dokundurmalar yapmasını beklemek. O aşamada öne çıkıp Erdoğan’ı en iyi savunan kişi olmak. Göğsünü siper etmek, onu kimseye yedirmeyeceğini söylemek. Uluslararası kumpasların hepsini aşacaklarını yüksek sesle dile getirmek. Bu sırada elbette daha önce ustalıkla yaptığı gibi elinde Saray’ı zor durumda bırakacak pek çok bilgi belgeye sahip olduğunu hissettirmek. Saray savunmalarına istediği karşılığı bulamazsa hissettirmeyi bir adım ileriye götürmek.

Peker’in üçüncü kez “helalleşmeyi” ertelemesi, pazarlığa alamet. Her ne kadar böyle bir şey olmadığını söylese de baştan çizdiği çerçeveyi itina ile koruduğu görülüyor. Kapsama alanı, Soylu, Ağar, Demirören, SBK, bu hattın içindeki gazeteciler!

Konunun gazetecilik açısından irdelenmesi ayrı bir yazı.

Peker’in Dubai’de çok güvenlikli bir durumda olmadığı anlaşılıyor. Onun planları da sanki şu zeminde:

Her şeyden önce güvenlikli bir yere geçmek. Bu, Avrupa ülkesi olamaz. Latin Amerika ya da Kanada uygun gibi. Ancak özellikle Kanada’nın koşullarını iyi anlamak gerek.

Bu olasılığın önde olduğunu dikkate alırsak, görünür gelecekte Türkiye’ye dönüş dışında pazarlıklar var. 

Bu denklem Peker’i ABD’nin kucağına itebilir. ABD’nin de süreci bölgedeki istasyon şefleri aracılığıyla izlediğini yazmak satır kaybı olsa da not düşelim. 

***

Üçlü denkleme SBK’nin ABD müdahalesiyle eklenmesi akla ister istemez Rıza Sarraf olayını getirdi. ABD’nin elinde Türkiye’deki iktidar aleyhine her şeyi söyleyen Sarraf gibi SBK de aynı yolu izler mi?

Niye izlemesin?

Kendisine verilen sözler tutulmamış…

ABD’de devleti dolandırdığını kabul ederek yargılanmış, Kingston kardeşlerin paralarının bir bölümünü Türkiye’de aklamak gibi son derece demokratik bir hak kullanmış…

Bu hakkı kullanırken herkese hakkını vermiş…

Ayakkabı boyacılığından göz boyamaya hızla terfi ederken beraberindekileri de görmüş…

İktidar bileşenlerinin tümünü 4 değil, 5 değil, 7 yıldızlı otellerde ağırlamış…

Şimdi yıldızları sayıyor…

Elbette o da saydıracak!