Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Serbest Piyasa Ekonomisi Çökmez
Geçen cumartesi akşamı CEM TV’de eski SPK Başkanı Doç. Dr. Doğan Cansızlar ile son ekonomik gelişmeleri konuştuk. Kendisinin farklı görüşleri var. Bunları sizinle paylaşmak istiyorum.
Doğan Bey küresel krizin doğmasında sermayenin küreselleşmesine, yani vatansız olmasına karşın bu fonların denetiminin uluslararası nitelikte olmaması, lokal düzeyde kalmasının çok önemli etken olduğunu belirtiyor. “Sermaye, para seyahat ederken uğradığı ülkelerdeki lokal denetimler yetersiz ve küresel nitelik taşımadığından serbestlik fütursuzluğa dönüştü. Buna örnek ülkemizdeki yüksek faiz ve düşük kur politikasını gösterebiliriz” diyor. Yani eğer uluslararası denetim mekanizmaları olsa idi, sıcak para elini kolunu sallayarak gelir ama giderken elini kolunu sallayamazdı.
Bu tespite karşı kendisine şu soruyu sordum; bu durumda kapitalizmin veya serbest piyasa ekonomisinin çöktüğünü söyleyebilir miyiz? Kendisi buna cevap olarak şunları söyledi: “Hayır. Sadece kontrolsüz serbest piyasa ekonomisinin zaafları ortaya çıktı. Kamunun yönlendirme ve düzenleme anlamında denetim ve müdahalesinin olması serbest piyasa ekonomisinin niteliğini ortadan kaldırmaz. Bu müdahale olması gereken bir mekanizmadır.” Doğan Bey, kontrollü ve devletin gerektiğinde piyasada etkin denetim yaptığı serbest piyasa ekonomisinin her şeyi devletin planladığı sosyalist ekonomiyle aynı olmadığını ve küresel krizin bu ekonomik düşünce biçimini değiştirmeyeceğini belirtiyor. Ancak Bretton Woods’dan itibaren kurulan ve gelişen uluslararası mali kuruluşların yeniden yapılanması ve IMF dışında bir küresel denetim kuruluşunun kurulması gerektiğini de vurguluyor.
Küresel kriz başladığında Türkiye ekonomisi sağlıklı mıydı, şeklindeki sorumuza “IMF’nin düşük kur yüksek faiz politikasını dayatması, devamlı artan cari açık, giderek düşen ekonomik büyüme, elini kolunu sallayan yabancının cirit attığı bir ekonomiye sağlıklı bir ekonomi demek mümkün değildir. Hükümet 2002’den itibaren hazır ekonomik reçeteyi uyguladı.Ona sadık kaldı. Ancak 6 yıllık iktidarı döneminde IMF’ye muhtaç olmayacak bir ekonomiyi yaratmak için hiçbir çaba harcamadı. Bol likidite sarhoşluğuna giren ekonomimizi rüya âlemine götürdü. Oysa sanal büyüyen bir ekonomi yerine IMF’siz bir ekonomiyi oluşturma olanağı vardı. Türkiye bu şansı bu iktidarla kaçırdı.” Tabii Doğan Bey burada siyasal iktidarın bunu isteyebilecek nitelikte olduğu varsayımını yapıyor. Oysa zaten AKP, IMF’li bir ekonominin varlığını sürdürmek ve Batı’ya bağımlılığı devam ettirmek için siyasal iktidar oldu. Yani varlık sebebi buydu.
Doğan Bey, küresel kriz için hükümetin önlem almada geciktiğini, tek tek alınan önlemlerin tek başına faydalı önlemler olmasına rağmen ambalajı(!) olmadığından beklenen sonuçları getirmeyeceğini de düşünüyor. Varlık barışının iyi bir önlem olduğunu belirterek 30-35 milyar dolardan fazlasını beklememek gerektiğinin altını çiziyor. Yerli hisse senedi yatırımcıları kazançlarına uygulanan yüzde 10 stopajın sıfırlanmasının krize çözüm anlamında dolaylı fayda sağlayacağını ancak yabancılarla olan eşitsizliğin bu vesile ile kalkacağını olumlu bulduğunu belirtiyor. Merkez Bankası’nın uygulamalarını destekliyor.
2009 bütçesini gerçekçi bulup bulmadığını ve IMF’nin bütçe üzerinde neden bu kadar durduğunu kendisine sorduğumda şu cevabı alıyorum: “2009 bütçesi yüzde 4 büyümeye göre belirlenmiş durumda.Oysa tüm büyüme rakamları 2009’da bu büyümenin gerçekleşmesinin olanaksız olduğunu ortaya koyuyor. Dolayısıyla bu orana göre belirlenen özellikle ekonominin büyümesi ile doğru korelasyon içinde olan dolaylı vergilerin gerçekçi olmadığını, buna göre tahsis edilen gider ödeneklerinin de fazla olduğunu ve IMF’nin buna itiraz ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. IMF ile anlaşmanın uzun sürmesinde belediyelere aktarılacak paylar ile gerçekçi bulunmayan gelir tahminlerinin belirleyici olduğunu da iddia edebiliriz.”
Doğan Bey gerçekçi olmayan bu bütçenin mutlaka revize edileceğini de düşünüyor.
2009 yılı temel ekonomik gösterge tahminleri de şöyle: “Dolar 1.60-1.70, enflasyon oranı yüzde 11-12. Yüzde 1-2’yi aşan büyüme olmaz. Resesyon kesinlikle olacaktır.” Bazı akademisyenlerin aksine Doğan Bey, deflasyon (fiyatlar genel düzeyinin sürekli düşüş durumu) beklemiyor.
Yıllarını bürokraside ekonomi alanında geçirmiş ve altı yıl sermaye piyasasını yönetmiş bir kişinin bu tespitleri dikkate değer. Son olarak şunu belirtelim ki, Doğan Bey bu kriz karşısındaki refleks ve becerilerini dikkate aldığımızda ve geçmiş dönemleri hatırladığımızda siyasi iktidarın gidici olduğunu iddia ediyor. Haydi hayırlısı...
pamukm@superonline.com
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke