Bayram yerlerimizi istiyoruz

01 Eylül 2011 Perşembe
\n

Kent kültürümüzde bize özgü olan ‘bayram yerleri’ imar hırsından yok oldular

\n\n\n

\n

\n\n\n

Çok değil, 20 yıl öncenin kent haritaları ile bugünküleri kıyaslayın. Üzerinde Bayram Yeriyazan ve yıl boyu boştutulan alanların şimdi konut siteleri ve alışveriş merkezleriyle doldurulduğunu görürsünüz. Nasıl olmuşsa birkaç tanesinde lunaparkvar ve kimilerine göre bayram yerlerimizin çağdaş versiyonları!”\n

\n

Oysa böylesine halkla bütünleşmiş bir kent geleneğidünyanın hangi ülkesinde olsa, imara açmak bir yana, korunmaları için özel yasalar çıkarılır... Hatta UNESCOya başvurularak kent kültürüyle yaşayan dünya mirasısayılmaları bile istenebilirdi.\n

\n

Ama bizde ne yazık ki Koruma Kurulları bile, hiç değilse elde kalan bayram yerlerinin bize has tarihsel işlevleriyle kültür mirasımız olarak yaşatılması kararını üretemedi. Tıpkı yine kent kültürümüzün yüzlerce yıllık özgün değeri olan mesire yerlerimiz gibi, bayram yerlerimiz de emlak rantına sevdalı imar politikalarının kurbanı oldu. Şimdi ise sadece anılarda, geçmişi anlatan kitaplarda, yazılarda ve resimlerde kaldı...\n

\n

O kadar ki bugün, örneğin Denizli gibi birçok kentimizde, adları hâlâ Bayram Yeri olan ama bayramla ilgileri kalmayan semtlerimiz var. Neden bu isimle anıldıklarını bile bilmeyenler bir yana, merak edeni de ara ki bulasın Çünkü çağdaş kentkavramı artık AVMler, rezidanslar, outletler demek!..\n

\n

Geçmişin insani erdemlerini yaşatarak geleceği kimlikli kılmak, ne siyasilerin ne de üniversitelerin umurunda...\n

\n

Anılardan\n

\n

Konuyu irdelerken 60larda mahalle arkadaşlarım, hatta abla-ağabeylerimizle müdavimi olduğum son bayram yerimizi anmadan geçemeyeceğim.\n

\n

Beşiktaştaki Ihlamur Kasrının karşısı ile şimdi kebapçıolan ve Süslü Karakol dediğimiz Osmanlı Zabıta Binasının önündeki yamaçta kurulurdu Mizah ve tuluat sanatının amatör temsilcilerini katıla katıla gülerek seyrettiğimiz çadır tiyatrosundan, ata binme hevesimizi giderdiğimiz aynalı-püsküllü sütçü beygirlerine; kayıklı salıncaklardan Romanların hamamdaki ayı gösterilerine kadar, dönemin eğlence olanaklarını kısıtlıbayram harçlıklarımızla yaşayabilirdik.\n

\n

Şimdi aynı yerin yamacında galiba evlenme binası var; düzlüğünde de dev bir Migros! Kenar kesiminde ise oduncu ve keresteciler... Osmanlı şehzadelerinin ok atma yarışmalarındaki en uzun mesafeleri ve atıcılarını simgeleyen nişan taşlarının da bulunduğu aynı alan yine bayram yeri olarak yaşatılabilseydi, kent kültürüne ve geleneksel değerlerimize çok daha fazla hizmet edilmiş olmaz mıydı?\n

\n

Pehlivanlar\n

\n

Bir anıyı da Orhan Yalkının 18 Mayıstaki yazısından özetleyelim:\n

\n

Eller öpülüp paralar cebe konur konmaz ilk gideceğimiz yer ya Karagöz-Hacivat ya da bayram yeriydi. Şehreküstü semtinin bayram yeri, Direkçi Pazarı denilen, İnönü Caddesinin doğu kesimindeydi. Atlıkarıncalarda, at, aslan, araba gibi nesnelerde hayvan heykellerine oğlanlar, araba şeklinde olanlara da kızlar binerdi. Atlıkarınca, sahibi tarafından elle döndürülürdü.\n

\n

Yazıdan bir bölümü daha:\n

\n

Bayram yerinin alt tarafında, develerin kaldığı boş handa, Antepli Kamil Pehlivan üç gösteride bulunurdu. Birincisi, yumurtayı işaret ve ortaparmağının arasına dikine yerleştirir, kırardı. İkincisi göbekten yukarısı çıplak olduğu halde yere yatar, karnının üzerine büyük bir taş koydurur, biri tarafından bu taşa balyozla vurdurarak parçalattırırdı. Üçüncüsü de çıplak göğsüne köstekli bir saati iki çengel iğneyle tutturur, sonra da eline aldığı tepsiyle para toplardı.”\n

\n

Türklerin geleneği\n

\n

Bazı kaynaklar Bayramdeyimine ilk kez Kaşgarlı Mahmudun 11inci asırda yazdığıDivanında rastlandığını belirtiyor. Sözcüğün aslıbedhremdi, Oğuzlarda beyreme dönüşmüşmüş… “anlamı da eğlenme, gülme, sevinme..\n

\n

Bayram yerlerimiz işte bu anlamın doyasıya yaşandığı, kökü İslamiyetten önceye uzanan en eski Türk geleneklerinden biri. Bütün İslam coğrafyasında sadece bizde olması da farklı kültür ve inançların ortak uygarlıklar yarattığı Anadolunun kent kültürümüze eşsiz katkısı..\n

\n

Bu alanları imara açarak yok edenleri gelecek kuşaklar nasıl anacaklar bilemem; ancak, bizim görevimiz hâlâ tüm ayrıntılarıyla anımsadığımız kültür mirasımızı yeniden canlandırmak Bunun için de elde kalan tüm eski bayram yeri alanlarını tarihsel işlevlerine kavuşturmak değil midir?\n

\n

Tıpkı eski mesire yerlerimizin de tümüyle yitirilmeden kentlerimize yeniden kazandırılması gibi..\n

\n

Belediyelerimizin, Kültür ve Turizm Bakanlığının, Koruma Kurullarımızın ve tüm resmi-özel-sivil kuruluşlarımızın bu çağrıyı önemsemeleri dileğimle, herkesin Şeker Bayramı kutlu olsun. \n

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları