Özdemir İnce

İçerde tam bağımlı, dışarda tam bağımsız

18 Mayıs 2021 Salı

Ezberlenecek dize, ezberlenecek şiir yazmaktan hoşlanmadığım gibi vecize gibi, özlü söz gibi cümleler yazmaktan da hoşlanmam. Yazılarımın adını içeriği koyar. Yatakta, uyku ile uyanıklık arasında yüzerken uyanık aklım “Yurtta barış, dünyada barış”ı, “İçer(i)de tam bağımlı, dışar(ı)da tam bağımsız”a çevirdi, tercüme etti. Tükenmezkalemler sırtüstü yatarken yazmıyor. (Bir zamanlar vardı, şimdi yok.) Ben de kalkıp makinenin başına geçtim.

***

Geçenlerde bir gazetede okudum, galiba Afrika’da bir yerde bir kadın dokuz çocuk doğurmuş. Oysa insanın dişisinin tek başlı iki memesi var. Bu nedenle ikiz çocuktan fazlası olağan değil, fazlası hayranlık uyandırır ama yoksula fil armağan etmeye benzer. İneklerin dört başlı memesi vardır ama ikiz ya da üçüz gunnadıklarını pek duymadım. Köpekler çok enikli, domuzlar çok potuklu (mozaklı) olabilir. Doğanın düzeni böyle. Kedigiller, köpekgiller birden fazla yavru yapabiliyor.

Hayvanlar doğada sürü halinde yaşarlar. Her sürünün bir başı vardır. Bildiğim kadarıyla, bir-iki istisna dışında hayvanlarda hanedan saltanatı yoktur. En kabadayısı reis olur. Ama arıların ve sırtlanların kraliçesi vardır. 

***

Kibele veya Kybele (Magna Mater: Tanrıların anası), Anadolu kökenli bir ana tanrıçadır. Kökeninin Hititlere dayandığı söylenir. Doğurganlık ve bereket simgesi olan Efes Artemis’inin belinden omuzlarına kadar, sayısı 17 ile 40 arasında değişen memeleri vardır.

Pek ender “baba” desek de biz devlete “ana” deriz. Kibele’den, Artemis’ten esinlenerek. Hayvanlar âleminde eşitlik ve kardeşlik vardır. Hayvan ana, sağlıklı yavrularına eşit davranır. Kardeşler analarının ortak olduğunu bilir. Belgesellerden biliyoruz, aileden ayrılan erkek aslanlar birlikte gezip avlanıyorlar. Hayvanlar, özellikle kuşlar, doğa bilgileriyle birlikte doğuyorlar. Hayvanlar hakkında ancak bu kadar konuşabilirim. 

***

İnsanların da bazı bilgi ve duyguyla birlikte doğduğunu yazıp söyleyenler var ama bu konuda bana susmak düşer. Hayvanların sürüsü vardır ama insan sürüsüne “sürü” denmez, ayıptır, hakarettir. Klan, fratri, oba, aşiret, kabile, vb. denir. Bunlar tekildir. Devlet ise çoğullaşmanın, çoklaşmanın ürünü ve düzenidir. Devlet 40 (0000000000000) memeli Kibele ya da Artemis’tir. Kötü örnekleri unutalım. İyi örneklere bakalım. İyi insan topluluklarının barış içinde yaşaması için adil yani adaletli bir düzenin olması, kurulması gerekir. Adalet olmadan eşitlik, kardeşlik olmaz, bunlar olmadan da barış olmaz. Kaos olur.

Devlet ana yavrularına eşit davranmak, kayırmaca yapmamak zorundadır. Bu, onun tam bağımlılığıdır. Devleti yöneten hükümet toplumsal adalet düzenine tam bağımlı olmak zorundadır. Eğer hükümetin içerde toplumsal adalet bağımlılığı yoksa iç barışı kuramamış, iç barışı egemen kılamamış demektir. Böyle bir hükümet dışarıya karşı bağımsız olamaz. Sarhoş kafayla mahallenin alt başına gelip “Heyt ülen, var mı bana yan bakan!” diye nara attığı gibi bir başka mahallede aynı raconu kesemez. Adamı haşat ederler alimallah! Birlik ve beraberlik ruhu olmadan iç barış olmaz, iç barış olmadan birlik ve beraberlik ruhu olmaz. 

***

Büyük Fransız devriminin ünlü şiarı da netamelidir: Eşitlik, Kardeşlik, Özgürlük! Bu üç erdemli ilkenin de kendi diyalektiği vardır: Sınırsız eşitlik özgürlüğü yok eder; sınırsız özgürlük eşitliği yok eder; eşitlik ve özgürlük arasındaki dengeyi sağlayan kardeşliktir. Eşitlik ve özgürlük arasındaki dengeyi yaratan kardeşlik ortamında yurtta barış olur. Bunun olması için de devleti yöneten hükümetin, iç barışı yaratan kardeşlik düzenini kurup koruması gerekir: Adaletli, eşitlikçi, özgürlükçü olmak! Ancak bu iç düzeni kuran hükümetler dışarıya karşı bağımsız olabilir. İçeride tam bağımlı, dışarıya karşı tam bağımsız bir bir düzen kuramadıysanız “helallik” isteyerek kurtulamazsınız.

***

Günümüzde savaşlar kralların, despotların kaprisleri yüzünden çıkmıyor. Meşru olanları ulusal çıkarlar uğruna yapılıyor.. Kimse din uğruna ya da ülkeyi yöneten diktatör için ölmüyor, ölmemesi gerekir, vatan için şehit oluyor. Bir insan topluluğunun özgür, eşit ve kardeşçe yaşadığı toprağa “vatan” denir. Ülkeyi yönetenler, o vatan üzerinde yaşayan insanlara tam bağımlıdır. Onları barış içinde mutlu etmek zorundadır. Tersi, insan doğasına aykırıdır, mümkün değildir. Hesabı da musalla taşına kal(a)maz! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024
Yandaş hakem 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları