“Ne olacak şimdi” netameli bir sorudur, akla hemen “Ne yapmalı”yı getirir. Bu soru da Vladimir İlyiç Lenin’i çağırır. Şimdi onu rahat bırakalım!

Sanki bütün partiler birbirine benzermiş gibi, iktidar koalisyonuna göre birbirine benzemez altı siyasal parti bir yuvarlak masa çevresinde oturunca “Şimdi ne olacak” diye sorulmaya başlandı. Armudun sapı üzümün çöpü!  İlkin Dövletlü Devlet Bey, kılınçtan keskin diliyle güzellemeler döktürmeye başladı: Kal neymiş, masanın gizli ayağı HDP imiş... HDP’nin gizli ayak değil de aleni (açık) bacak olmasının ne zararı var? Yuvarlak masaya yedinci, sekizinci partiler de oturabilir. Daha fazla da, size ne! Üstelik HDP en azından MHP kadar yasal ve ondan daha büyük oy oranına ve milletvekiline  sahip. HDP de aldığı oy oranında “milli irade”yi temsil etmekte. 

Efendim, Dövletlü Devlet Beylerin masası, müjdeler olsun ki köşeli imiş. Masa masadır. Poker masası da yemek masası da masadır. Neyse! Ama şu “Bunların altısını toplasanız bir etmez” deyişine takıldım. Altı tane biri yan yana yazıp toplasanız altı (1+1+1+1+1+1 = 6) altı eder. Biri altı ile çarpsanız (1x6 = 6) eder. Bu altı partinin oy toplamı ise yüzde 51.30; AKP + MHP = 33.1, veee HDP’nin oyu yüzde 12.9.

Vaziyetin durumu işte böyle!

***

Kimi siyasetçiler ve gazete yazıcıları ve de özellikle televizyon hatipleri, özellikle de onlar (önce Millet İttifakı’na, şimdi de altı partiye) kasıla kasıla sizin “Ortak porgramınız ne, ekonomik programınız ne” diye sormaktalar. Bu kılçıklı soruyu ben yanıtlayacağım: Şimdilik bir toplumsal ve ekonomik plan ve programları yok, olmayabilir. Olamaz zaten! Ama bir siyasal planları var. Neymiş o? Şu: Tek adam zorbalığına son vermek ve usulüne uygun, adına yaraşır bir parlamenter düzen kurmak için bir ortak cumhurbaşkanı adayına hep birlikte oy vermek. Yukardaki yüzdeye, HDP’den ve şuradan buradan gelecek oyları eklesen en azından yüzde 55-60 oy eder ki AKP adayı nal toplar.

***

Önümüzdeki milletvekili seçimlerine her parti kendi kesesinden, kendi hesabına girecek.

Sanırım, muhalefetin milletvekilleri, AKP ve MHP’nin milletvekillerinden fazla olur. Anayasayı değiştirmeye yeter mi yetmez mi, o ayrı hesap. 

Hükümeti, Millet İttifakı ve yandaşlarının seçim kazanan adayı cumhurbaşkanı sıfatıyla kuracak. Bakanlar kimler olacak, cumhurbaşkanının siyasi görevi belli zaten, demokrasi; ekonomik program da kısa zamanda ortaya çıkar. Şimdiden yapılsa olmaz mı? Olmaz! Çünkü nazar değer (!) Israrla ortak program soranlara bundan daha anlamlı bir cevap olamaz.

***

Gardaş, sen televizyonda dandun edeceğine, ilkin R.T. Erdoğan’ı Saray’ından göndermek için yekin biraz. Saray’a değil, Çankaya Köşkü’ne yeni kiracı getirmek için kolları sıva! En iyi konuşmacı, en belagat sahibi, en etkili hatip yarışmasında birinci sensin zaten!

***

Eğer bir erken seçim yapılmaz ise Türkiye’nin siyasal seçimi bundan sonraki genel seçimde (2028) ortaya çıkacak. Haaa, yeni cumhurbaşkanı, kabine kurmaktan feragat edip TBMM’deki partilerden birinin, tek başına ya da koalisyonla hükümet kurmasını isteyebilir mi? Valla benim şair aklım buna yetmez! Ya da bakarsınız, Demokrat Cumhurbaşkanı, hükümet kurma görevini bir parti genel başkanına verir.

Hedef böyle işte: Ortak akılsızlığın yerine demokratik, laik, eşitlikçi (sosyal) hukuk devletini getirmek!

Gerçek şu ki Türkiye birkaç yıl daha cumhurbaşkanlığı hükümet rejimi ile yönetilecek; ancak bu yönetim R.T. Erdoğan’ın yönetim tarzına hiç mi hiç benzemeyecek; cumhurbaşkanı, kanun hükmünde kararname yetkisini pek çok az kullanacak; kuvvetler ayrılığı 24 saat içinde restore edilecek; yeni üniversite açılmayacak, üniversitelere rektör atanmayacak; ama Boğaziçi Üniversitesi’nde poyraz esecek; mülakat sınavları hemen kalkacak; partizan atamalara son verilecek; yap-işlet-kazıkla yöntemi kesinlikle son bulacak... İçerde ve dışarda onurumuzu tekrar kazanacağız!

Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı kim mi olacak? Özdemir İnce ile Göde Omar’ın olmayacağı kesindir. Ama Millet İttifakı, adam gibi bir adam bulacaktır elbette. Siz (kimseniz) kendinize bakın!