Özdemir İnce

Yeni anayasa yapmak (3)

15 Ekim 2021 Cuma

Ders kitaplarının Said Nursi’nin anlayışıyla yeniden hazırlanmasını isteyen Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Kazım Uysal, “Milli eğitimdeki başarı, başta biyoloji, kimya ve fizik olmak üzere tüm kitapların materyalist felsefenin kirlerinden temizlenmesine bağlıdır” (1) demiş. “Melmekette demirgrasi” var, neden demesin. Bundan dokuz yıl önce zamanın Genç Nurcu Hukukçuları da “Anayasa hazırlanırken Bediüzzaman’a kulak verilmeli” demiş, ben de 10 yıl önce bu önerilerini dikkate alan bir yazı kaleme almıştım. İşte bu yazıdan (2) bazı aktarmalar yapacağım:

HHH

[“Türkiye’nin sayılı hukuk fakültesinin en başarılı öğrencileri” bir araya gelmişler ve bir anayasal talepler raporu hazırlamışlar. Bu raporun şimdiye kadar sunulanlardan önemli bir farkı varmış: “Bediüzzaman’ın devlet, cumhuriyet, demokrasi, hürriyet ve içtimai hayat (yani “toplumsal hayat” demeye getiriyorlar) üzerindeki çarpıcı tespitlerinden yola çıkılarak hazırlanmış olması” imiş..

Yaptığım alıntı “sayılı hukuk fakültesi”nin, “en başarılı öğrenciler”inin kimlik ve nitelikleri konusunda bilgi veriyor. Tamamı Nurcu tayfası.

TBMM’deki komisyon üyeleri, çoğu muhtemelen Nurcu ve Fethullahçı olduğu için Nurcu öğrencilerin hazırladığı raporu pek beğenmişler. Helal olsun vallahi, kendin pişir kendin ye!

Kendi kendine “Çağın hayret uyandırıcı şahsiyeti” yani “Bediüzzaman” unvanını layık gören bir meczubun talebe, mürit ve tilmizlerine yaraşır bir alışveriş.

Çağın hayret uyandırıcı meczubu Said Nursi’den söz ediyoruz. Nasıl hayret uyandırmasın: Hazret-i Bediüzzaman, Şerif Mardin gibi mahalli âlimler tarafından da onaylanan kendi iddialarına göre “Medrese usulüne göre yirmi senede ancak mümkün olan ilimlerin hülasasını üç ayda tahsil ve ikmal etmiştir”. Kendisi ayrıca “Bu ilimleri birbirinden tefrik etmiyorum. Ya hepsini biliyorum ya da hiçbirisini bilmiyorum” demektedir. (Necmeddin Şahiner, Bediüzzaman Said Nursi, Nesil Yayınları, s. 48-49). Yersen tabii!

Okumadan âlim olan Said Nursi’nin müthiş bir hayali de vardır: İlk ve ortaöğretim kurumları bulunmayan Şark’ta “Medresetü’z-Zehra” adlı bir üniversite kurmak ve bu medresede din ve fen bilimlerini bir arada okutmak istemektedir. Tıpkı Recep Tayyip Erdoğan ve Hüseyin Çelik gibi... Böyledir bunlar ey okur!

İSLAM VE DEMOKRASİ 

Anayasa raporu hazırlayan genç Nurculara göre “Bediüzzaman’ı farklı kılan, İslamiyet ve demokrasinin birbiriyle çelişmeyeceğini göstermiş olması” imiş… Son Peygamber’in son Kitap’ından ilham alan üstad-ı âzam abd-ül-muntazam kuşkusuz bunu da başarmıştır(!).

Ne var ki İslamiyetin demokrasi ile çelişmediği palavrasını biraz tımar etmemiz gerekiyor. İlkin hiçbir tanrı, hiçbir din, hiçbir peygamber ve hiçbir din kitabı demokratik değildir, olamaz. Bunlar sadece buyururlar.

Öte yandan, bir “şey”in bir başka “şey” ile çelişmediğini ileri sürmek, onların aynı bağlamda (yer ve mekânda) birlikte bulunduğunu iddia etmek anlamına gelir. Oysa ne dinsel demokrasi ne de demokratik din vardır! Çünkü din manevi ve uhrevi, demokrasi ise dünyevidir. Tıpkı İslamcıların yaptığı ve yaptırdığı gibi dini dünyevileştirmeye, siyasallaştırmaya; demokrasiyi de uhrevileştirmeye  kalkıştığınız zaman pirincin taşını kimse ayıklayamaz. Arap dünyasında ve artık Türkiye’de olduğu gibi.

Bir anayasa söz konusu ise ve birileri İslamın anayasa bağlamında demokrasi ile çelişmediğini söylüyorsa, dinin, anayasa içinde ve demokrasi karşısında pay sahibi olma iddiası var demektir! Yoksa durup dururken İslam ile demokrasi arasında herhangi bir çelişki bulunmadığı iddiası ile ortaya çıkmak, dini anayasaya referans yapmayı istemek anlamına gelir. Laik ve demokratik anayasalarda dinin referans olması, demokrasinin vazgeçilmez öğesi olan “ulusun egemenliği” ilkesine aykırıdır ve buna çelişme denir.

Efendim, biraz da biz tebliğ yapalım: Hiçbir din sivil değildir! Hiçbir peygamber ve ruhban sivil değildir! Bu nedenle sivil ve toplumsal olan her şeyin Tanrı’dan, dinden ve ruhbandan ayrıştırılması, arındırılması gerekir.

İslamiyet ve Said Nursi, “Hâkimiyet Allah’ındır!” diyor. Demokrasi ise “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir!” diyor. Genç ve Nurcu hukuk öğrencileri ise Said Nursi’nin İslam ile demokrasiyi çeliştirmediğini, kurt ile kuzuyu bir arada tuttuğunu iddia ediyor.

Tam anlamıyla (mecazi anlamda) meydan dayaklık bir durum!]

(1) Cumhuriyet gazetesi, 5 Ekim 2021

(2) Aydınlık, 6 Ağustos 2012



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024
Yandaş hakem 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları