Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
ABD Elçisi Jeffrey'e Açık Mektup (1)
Pazar günü ABD’nin başkenti Washington DC’de Abraham Lincoln Anıtı’nın önünde on binlerce beyaz, siyah, sarı, kızıl Amerikalı tek bir ağızdan “Hepimiz biriz!” diye haykırdı.
Barack Obama, bugün ABD’nin 44. ve 1. siyah başkanı olarak ant içecek. Obama’nın seçilmesini kutlama şenliklerine beyaz, siyah, sarı, kızıl ırktan on binlerce Amerikalı, “Amerikan ulusalcılığının” ne olduğunu bu şenlikte bir kez daha kanıtladı.
Amerikan halkı bir mozaiğin bütünlüğü içinde “Amerika Birleşik Devletleri’ni” oluşturur, tıpkı Türkiye’deki mozaiğin “Türkiye Cumhuriyeti’ni” oluşturduğu gibi. Dini, rengi, ırkı, etnik geçmişi, dili ne olursa olsun “Hepimiz biriz” diye haykıranlardan her biri, kendisini “Amerikan” olarak görebilme bilincine sahiptir. Amerikan ulusalcılığının özünde bu inanç yatar, ABD’nin çimentosunu oluşturur. Bu açıdan bakıldığında Amerikan ulusalcılığı ile Türk ulusalcılığının mozaik olgusu arasında hiç fark yoktur.
Şenlik boyunca hiçbiri de çıkıp etnik, din, ırk, renk ayrılığını vurgulamadı; tam tersine, tek ağızdan söylenen “Güzel Amerika”, “Hepimiz biriz” şarkıları ile coştular. Kimse de çıkıp Türkiye’de “ulusalcılık” karşıtları gibi “Hepimiz siyahız”, “hepimiz beyazız” ya da “hepimiz kızılderiliyiz” yapaylığına başvurmadı.
Obama, sorumluluğuna kısaca şöyle dikkati çekti: “Ulusumuz savaştadır. Ekonomik bunalımdan dolayı milyonlarca Amerikalı işlerini, evlerini yitiriyorlar. Bu kuşak Amerikalılar, çocuklarına, onların da çocuklarına ülkemizi en iyi biçimde bırakıp bırakmayacaklarının belirsizliğinden kaygı duyuyorlar. Bu topluluktaki herhangi bir kişinin bu işin o kadar kolay olmayacağı savına karşı çıkacak değilim.”
Obama, öncülü George V. Bush’un pisliklerini yarın Beyaz Saray’daki masasında bulacak. İşi güç değil, çok güçten de ötede…
***
Sayın ABD Büyükelçisi James Franklin Jeffrey!
Tanıdığım, saygıdeğer eski bir dostum olarak Ankara’ya tekrar hoş geldiniz… Geleneğiniz gereği bugün yeni ABD Başkanı Obama’ya istifanızı sunacaksınız. Çünkü sizi eski başkan atamıştı. Böylece, tüm Amerikan büyükelçilerinin yaptığı gibi, siz de yeni başkanın önünü açacaksınız. Kaldı ki giden Cumhuriyetçi, gelen Demokrat Başkan… Obama’nın, sizin gibi değerli bir diplomatının istifasını kabul etmeyeceğine yüzde yüz eminim.
Türk okurlar, sizin Ankara’ya, bu kez “büyükelçi” olarak atanacağınızı 16 Kasım 2007’de bu köşeden öğrendiler. Ağustos 2008’de gelecektiniz, Türkiye’deki 22 Temmuz seçimi gelişinizi Kasım 2008’e erteletti. Bu bir yıl içinde bu köşede birkaç kez sizden söz ettim. İzninizle, kim olduğunuzu bilmeyen yeni okurlarıma sizi yeniden kısaca tanıtayım.
1969-76 yılları arasında Almanya ve Vietnam’da piyade yüzbaşısı olarak bulunan Büyükelçi Jeffrey(JJ) ABD’nin Ortadoğu’daki en önemli askeri üssü İncirlik’te görev yaptı. Ardından diplomatik yaşama geçen JJ, yine Adana’da ABD Başkonsolosluğu görevini yüklendi. 1985-87 yılları arasında Ankara’ya ilk gelişinde güvenlik konularına baktı.
1999’da, Ankara’ya 2. gelişinde artık Türkçeyi iyi bilen “2. Adam”dı. 17 Ağustos 1999 depreminin yaşandığı o günlerde Türkiye matemdeydi. ABD Başkanı Bill Clinton, bir toplantı nedeniyle geldiği Türkiye’de ikili görüşmeler de yaptı. Clinton, ABD tarihinde ilk kez bir yabancı ülkede en fazla kalan başkan rekorunu Türkiye’de 5.5 günle kırdı. Yalnız depremzedelerden Erkan bebeği öpmesi ile değil, Türkiye ile ilişkilere verdiği gerçek değerlerle Kıbrıs ve Ermeni sorunundan küskün Türklere ABD’yi sevdirmesini bildi. Yeni patronu Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un Antalya Aspendos, Efes’teki turistik günleri ile o resmi ziyaretin samimi bir geziye dönüştüğünü de anımsarız.
JJ’yi, 2002’de Arnavutluk’a ilk kez büyükelçi atanmadan önce Ankara’da Paris Caddesi’ndeki konutunda çeşitli söyleşiler yaptığımızda, bir diplomatın kıvraklığından daha çok bir askerin “dobra dobralığı” içinde görmüştüm. Söyleyeceklerini evire çevire değil; açık seçik söyleyebilen akıllı, zeki, samimi bir insan olarak tanımıştım.
Bush’un Irak’ı işgal etmesinden bir süre sonra Bağdat’a 2. adam olarak atandı. Oradan İran işleri de dahil “Yakındoğu İşleri Müsteşar Yardımcısı” unvanı ile Dışişleri Bakan Condoleezza Rice’ın sağ kolu oldu. Kısa bir süre sonra Bush’un “Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcılığı’na” getirilmesinin ardından Beyaz Saray çıkışlı “Irak’tan çekilme söylentileri” gün geçtikçe arttı.
6 Ağustos’ta JJ’nin Ankara’ya atanmasını şöyle yorumlamıştık: “Bize göre bu atama, JJ’yi yalnız Ankara Büyükelçisi yapmakla kalmıyor. Pergelin sivri ucunu Ankara’ya koyup öteki ucuyla Tahran’dan başlayıp Şam’a kadar uzanan bir yay çizelim. Yayın içinde kalan ve Türkiye’nin üç komşusu İran-Irak-Suriye’nin oluşturduğu ‘terör hilaline’ de ‘dolaylı büyükelçi’ olarak geliyor. Bir başka deyimle JJ, bölgedeki ‘başkentlerin başkenti’ konumuna getirilecek Ankara’ya sanki ‘bölge büyükelçisi’ gibi atanıyor. Kimi büyükelçi vardır siyasa oluşturmakta başkentini etkiler, kimi büyükelçi vardır, başkentten gelen yanlış talimata bile ‘baş üstüne’ der.” Tanıdığım kadarı ile JJ, birinci türden bir diplomat!
***
Sayın Jeffrey!
Ne oldu da ABD kamuoyu araştırmalarına göre Clinton döneminde “tavan” yapan ilişkiler, Bush zamanında “taban” yaptı? “Ilımlı İslam Devleti” yapılmak istenen Türkiye Cumhuriyeti’nin çoğunluğu Müslüman olan Türk halkı neden ABD’den nefret eder oldu? Siz o günleri gerek Türkiye’de ve gerek Irak’ta yaşadığınız için herkesten daha iyi bilirsiniz sanırım.
Pergelin ucunu Ankara’ya koyduğunuzda çizilen yayın içinde tek laik ve demokratik ülke var. O da Türkiye’dir. İsrail ve Yunanistan demokratiktirler ama laik değildirler. Vaşington’da görev ve sorumluluk alanınıza giren bölge ülkelerinden hangisi acaba hem demokratik, hem laik?
Bush’un arkasındaki gerçek başkan Dick Chenney, Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in sizin “ulusalcılığınızdan” farksız laik ve demokratik Türkiye’yi “Ilımlı İslam Devletine” dönüştürmeye kalkmaları, Eric Edelman adında bir şahini bir sömürge valisi gibi Ankara’ya elçi göndermeleri akıl kârı mıydı?
Chenney ve gangsterleri Amerikan askerinin yanında Türk askerinin de Irak’a girmesini istediler. Bir yandan Türkiye’ye “Ilımlı İslam Devleti” elbisesi biçeceksin, sonra da Irak Müslümanını, Müslüman Türk askerine kırdıracaksın! Olacak iş mi bu? Bereket işbaşına getirdiğiniz Recep Tayyip Erdoğan’ın tezkeresine AKP’den de 97 milletvekili katılmadı da Türkiye Irak’a asker gönderemedi.
Konu İslamiyetten açılmışken biraz temiz olmayan bir imam öyküsünü de kısaca anımsayalım. Gezici imam köyün birinde cuma namazı kıldırırken gürültü ve kokuyla karışık bir kusur işlemiş. Utancından köyü terk etmiş. Yirmi yıl sonra o köyün yanından geçerken, rastladığı çobana kaç yaşında olduğunu sormuş. Delikanlı “İmamın camide yellendiği yıl doğmuşum” diye tarih düşmüş.
Bir Lincoln’e bakın yüzyıllar sonra insanlar Amerikan ulusalcılığı için önünde saygıyla toplanıyorlar, bir de Bush’a… “Kafasına ayakkabı atılan ABD Başkanı” diye alay edilerek tarihe geçiyor.
Erdoğan da yatsın kalksın 1 Mart tezkeresine karşı oy kullanan 97 AKP milletvekiline de dua etsin. Yoksa Bush’un adamı Erdoğan’ın başına da bugün bir ayakkabı fırlatılması işten bile olmayacaktı. Kaldı ki siz Irak’tan çekileceksiniz, ama biz komşuluktan çekilemeyiz. Irak halkı imam Tayyip’i hiç de iyi anmayacaktı!\t
Elmek: oacar@superonline.com\tFaks: 0312. 442 79 90
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke