Ankara'ya Disneyland!

02 Ağustos 2013 Cuma

Cumhuriyet Ankara Bürosu’nda iki genç meslektaşım, gazetede ve Ankara Eki’nde çok güzel haberlere imza atıyorlar.
Mert Taşçılar, gazete sütunları arasında kayıp giden Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in “mega” ya da “büyük” projelerinin dökümünü yapmış.
Örneğin, seçimlerde vaat ettiği 6 farklı metro projesini beceremeyince, AKP hükümeti utancından olmalı ki başkentin kadim belediye başkanının metrolarını ulusal bütçeden yürütmüş.
Mert’in listesinin başında Ankara’ya yapacağını söylediği
“Disneyland” yer alıyor. Çizgi filmleri ustası Valt Disney’in çocuklar için gerçekleştirdiği eğlence parklarından birini yapacakmış.
ABD’de Los Angeles’ta ve Orlando’daki Disneyland’leri gezdim. Yalnızca çocukların değil, yetişkinlerin de coşkuyla eğlendikleri alanlardı. Tüm olanaklardan yararlanmak için en az bir hafta gidilmeliydi. Bu nedenle tesislerin yanında turistler için çeşitli sınıflarda oteller de yapılmıştı.
Her iki kentin seçiminde
“güzel hava koşulları” temel nedendi! Yılın 12 ayı hizmet veriyorlardı. Ankara’da Gençlik Parkı’ndaki lunapark ise ancak 40-60 gün çalışabiliyordu. Dolayısıyla yatırım iflas olacaktı!
Mert’e bir önerim var… Bu haber de gazete sütunlarında kayıp gidecek… Lütfen sözünü ettiğin Gökçek’in gerçekdışı öteki vaatlerini bir yazı dizisine dönüştür.

\n

Operada Hayalet!

\n

Öteki genç arkadaşımız ise kültür muhabirimiz Selda Güneysu… Tam ben bir konuyu yazacağım, bakıyorum, benden önce okurlarımıza duyurmuş. Son olarak da “Bakanlık yurtdışındaki tarihi eserleri unuttu” haberini salı günü yayımladı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda olup bitenleri değil, olup bitmeyenleri döktürüyor. Aynı gün bir gazetemizde tam sayfa olarak, Bakanlığın internet sitesinden bire bir aktarılan ve yurtdışındaki tarihsel mirasımızın dökümüne yer verilmişti. Bu döküm gün geçmiyor ki öteki gazetelerde de, sanki yeni bir haber gibi, okurlara sunulmasın. Oysa Selda’nınki haber gibi haberdi…

\n

***

\n

23 Haziran’da Hıncal Uluç’un yazısının sekiz sütunluk başlığı “Aspendos Orda... Kültür Bakanı Nerde?..” idi. Sevgili arkadaşım Hıncal, Antalya’ya 20. Aspendos Festivali’ne gitmiş. Kültür Bakanı’nın katılmadığını gördükten sonra soruyor:
“Hayatınızda hiç opera, bale seyrettiniz mi? Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nı mesela hiç dinlediniz mi? Kazak Kültür Bakanı vardı geçen hafta, İstanbul’da Adnan Saygun’un Yunus Emre Oratoryosu’nu hem de Amerikalı bir koro seslendirirken siz yoktunuz… Bir bakan, bir Kültür Bakanı, ülkesinin sanatına bu kadar uzak durur mu, ısrarla ve inatla?”
Sevgili Hıncal, 27 Mayıs’ta Muğla’da
“Uluslararası Arkeoloji Çalıştayı” vardı. Dünya arkeolojisinin laboratuvarı olan, Anadolu’daki arkeolojik çalışmaları kapsayan 300 kadar bildiri sunuldu.
Genelde açış konuşmasını Kültür Bakanı yapar. Üstelik bu,
Ömer Çelik’in bakanlığının ilk çalıştayı olacaktı. Katılımcılar yeni bakanı görmeyi umuyorlardı. Ama yoktu!
Bir Ankaralı olarak,
“Sevda-Cenap And Müzik Vakfı’nın” Türkiye sanatı için önemini iyi bilenlerdensin. Bu yıl 30’uncusu düzenlenen “Ankara Müzik Festivali’nin” açılışında da yoktu. Peki, Devlet, Sabancı ve Adana tiyatro festivallerinin açılışlarında var mıydı? Yoktu. Sanki Kültür Bakanı “operada hayalet” rolünü oynuyordu!

\n

***

\n

Çünkü o, kendini Dışişleri Bakanı sanıyor! Ya da AKP binasında “Dış Siyasadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı” unvanından hâlâ kurtulamamış! TV ekranlarında kendisiyle yapılan iki söyleşiyi izledim. Tek kelime kültüre değinmedi, varsa yoksa Suriye, Mısır, Kuzey Irak, Bosna’yı konuştu.
30 Mayıs’ta İngiliz Guardian gazetesine verdiği demeçte
“Cenevre Konferansı’nda sonuç alınmazsa muhaliflere toplu silah sevkıyatı yapılması” çağrısını yaptı. Bir Kültür Bakanı, yangına körükle gidercesine “silah sevkıyatını” öneriyor, başta camiler olmak üzere, pek çok tarihsel yapının yıkılması, ören yerleri ile müzelerin yağmalanmasına ise hiç değinmiyordu.
Adana Festivali’ne gitmiyordu, ama kendisini üç dönemdir seçen hemşerileri ile çarşamba günü iftar yemeğinde buluşurken
“Gazze’ye, Halep’e selam” gönderiyordu. Herhalde oralarda “Aleykümselam!” sesleri yükselmiştir!

\n

***

\n

CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce’nin, Çelik’e yönelttiği soru önergesi açıklandı. Kültür Bakanı’nın iki makam odasını beşe çıkarmakla kalmayıp 2. TBMM binasındaki Cumhuriyet Müzesi’nde Atatürk’ün makam odasının da kendi kullanımına açıp açmadığı soruluyordu. Ayrıca, Marriot Oteli’nden aşçı, Riksos Oteli’nden masör getirip getirmediği, yabancı uyruklu masöre çalışma iznini çıkarıp çıkarmadığı da önergede yer alıyordu.
Bakanlıkta genel müdürler kendisiyle görüşmek için saatlerce özel kalemde beklemeye başlamadan önce, tüm üst kadrodan ABD Başkanı gibi
“istifalarını” istedi.
Sonrasında, müsteşar yardımcılığına Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdür Yardımcısı
Ali Şahin’i getirdi. Şahin’e Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı, Döner Sermaye Merkez Müdürlüğü gibi “akçalı işler” bağlandı
Şahin’in özgeçmişi için Basın Danışmanı
Cihan Aydın’ı aradım. Şahin’in “özel kalemine başvurmamı” önerdi. Bir basın mensubu olarak muhatabımın kendisi olduğunu söyleyince, “ricamı yazılı bildirmemi” istedi. Bildirdim. Bu kez “titrinizi yazmamışsınız” yanıtını alınca, o günkü köşe yazımla birlikte Portekiz’de verilecek ödül haberini de ekleyip yeniledim.
Bu yazışma salı günüydü. Cuma günü ricamı anımsatınca
“Talepte bulunmuş olduğunuz konu hakkında bilgiye ulaşamadık!” yanıtı aldım. Koskoca Basın Danışmanı, koskoca “Müsteşar Yardımcısı”nın özgeçmişine ulaşamıyordu.
Sağda solda söylendiğine göre Şahin, Ankara Belediyesi’nde Melih Gökçek’in, sonrasında Sağlık Bakanlığı’nın
“ihale işleri”ni yürütmüş, son olarak da Enerji Bakanlığı’nda “maden arama işleri” ile görevlendirilmiş. İnsanın aklına orada “maden” bulamayınca “define” bulması için mi bu göreve getirildiği sorusu geliyor!

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları