Aspendos ve Ötekiler (4)

20 Ekim 2015 Salı

Bu konuyu sürdüreceğimi yazmıştım. Ancak önemli güncel olaylar nedeniyle ertelemiştim. Kaldığımız yerden sürdürelim… Tarihsel mirasın “restorasyonu (onarılarak korunması)konusunda 1965’te Türkiye’nin de imzaladığı Venedik Tüzüğü’nün 9. maddesini anımsayalım:
“Madde 9- Restorasyon uzmanlık gerektiren bir iştir. Amacı, kültür varlığının estetik ve tarihi değerini korumak ve ortaya çıkarmaktır. (…)
Demek ki restorasyon, “uzmanlık” gerektiriyormuş.
“Madde 11- İlgili unsurların öneminin değerlendirilmesi ile ilgili yargıyı ve neyin yok edileceği üzerinde kararı vermek, sadece bu işi üzerine almış kimseye bırakılamaz.”
Demek ki tarihsel mirasın “restorasyonu”, korunması amaçlı onarımı “sadece bu işi (ihaleyi) üzerine almış kimseye” bırakılamazmış!

***

Bu amaçla “2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu” ile “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu ve koruma kurulları” kuruldu.
Bu kurullara “uzman” kimliğine sahip bilim insanları atanırdı. Kurullardaki akademisyenler, uzmanlar bölgelerindeki “koruma” işleri konularında yetkiliydiler. AKP yönetiminde kurul üyeliklerine, bu konularla ilgi ve bilgi aranmaksızın gelişigüzel atamalar yapılır oldu.
Bu oluşumlar Venedik Tüzüğü’nün öngördüğü “uzmanlık” kuralını ortadan kaldırdığı gibi, çeşitli yolsuzluklara da çanak tuttu. Örneğin kurulda görevlendirilen bir kişi, eşi olan “müteahhide” ihale verilmesini sağladı!
Bir somut örneği de İstanbul Ataköy’de “Blumar Projesi” olayından verelim. Osmanlı döneminden kalan baruthaneye ait mühimmat tünelleri ile II. Mahmut tuğrasının yer aldığı tescilli yapılarda “restorasyon” adı altında “alışveriş merkezi ve konutlar” yapımında yaşandı.
Polis, “ihaleyi” alan ile veren arasında Fatih Şehzadebaşı Camisi’ndeki 250 bin liralık rüşvet olayını kamerayla saptadı. Ayrıntı için tıklayınız:
http://www.aktifhaber. com/ camide-rusvetpolis- kamerasinda- 906507h.htm
Bir başka örnek, İstanbul’da Fatih Belediyesi’yle bağlantılı bir yerde “olur” vermeyen “koruma kurulunun görev alanı” değiştirildi ve belediye ile yakın ilişkileri olan bir başka “koruma kurulu” görevlendirildi. Sonrasında “olur” sağlandı!

***

Venedik Tüzüğü ne diyordu? Kültür varlığının “estetiği ve tarihsel değeri” korunmalı! Ayrıca, “Faraziyenin başladığı yerde onarım durmalıdır” diyor!
1591 yılında İstanbul Beyoğlu’nda yaşayan Süheyl Bey, Mimar Sinan’dan kendi adını taşıyacak bir cami yapmasını istiyor. Koca Sinan, Beyoğlu Fındıklı’da “sekizgen planlı ve kubbeli” bir cami yapıyor.
Cami 1958’de önemli ölçüde hasar görüyor. Cami ile yarım yüzyıl ilgilenilmiyor. Sonrasında caminin yeniden yaşama geçirilmesine karar veriliyor. Hazırlanan tasarım 2 Numaralı Bölge Kurulu’nca onaylanıyor.
Ama ne var ki Koca Sinan’ın “sekizgen planı ve kubbesi” dışlanıyor, yerine ön cephesi tümden camlı bir işyeri görünümlü, cami ortaya çıkıyor! Şimdi bu uygulama Venedik Tüzüğü’nün öngördüğü “estetiği ve tarihsel değerini koruyup ortaya çıkarmış” oluyor mu?
Prof. Dr. Nurhan Atasoy, “Ben koruma kurulunda olsaydım, projeyi onaylamazdım!” deme gereğini duyuyor.
AKP yönetiminde “Venedik Tüzüğü” değil, “ihale tüzüğü” geçerlidir. Bu yapılanma son 2-3 yıl içinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda müsteşar, müsteşar yardımcıları ve bazı genel müdürler görevlerinden alınarak yerlerine “ihale tüzüğünü” uygulayacak bazı atamalar ile daha da yoğunlaşmış durumda.
Hatta öyle ki, faturası yüksek önemli ihalelerde karar yetkisi, ilgili bakanlıklardan alınarak Başbakanlık’ın “oluruna” devredildi... Sonrasında “adamına göre olur” dönemi başladı!
Konuyu sürdüreceğiz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları