Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Futbola Yıldırım Düştü!
\n\n\n
Türk futboluna “yıldırım” düştü! Bu yazı yazıldığı ana kadar futbol arenasında tutuklananların sayısı 31 idi! “Şike” savı, denize atılan taş gibi daireler halinde büyüyor, dalgalanıyor; dalgalandıkça da Türk spor dünyası çalkalanıyor.
\nFutbol karşılaşmaları önemli bir “ekonomi dalı” olunca TC Merkez Bankası da “Dış Ödemeler” dengesine “futbol” kalemini ekledi. Bu kaleme göre Türkiye, yurtdışından alınan yabancı oyuncular için 52 milyon dolar (yaklaşık 83 milyon lira) ödemiş, gönderilenler karşılığında 16 milyon dolar (yaklaşık 25.5 milyon lira) girmiş. Futbolcu alışverişinde 52.5 milyon liralık açık vermişiz.
\nTakımlar, ister yabancı, ister yerli oyuncu alışverişlerinde büyük paralar ödeyerek yeni oyuncu alır, posası çıkmış limona dönen ya da başarısız oyuncularını düşük bedelle satınca kendi bütçelerinde de oldum olası açık verirler. Milliyet gazetesinde “transfer gelir giderlerinden doğan açığın yüzde 79’unun yabancı oyuncu alımından” kaynaklandığını yazan Güngör Uras’ın verdiği son beş yıldaki açık tablosu olarak şöyle:
\n***
\nFutbol dünyasından bazı ekonomi istatistiklerine yer verelim:
\n* Tüm Avrupa’da futbol ekonomisinin değeri 23 milyar lira, Türkiye’de ise 1.1 milyar lira.
\n* Avrupa’da oyuncu alımında uygulanan gelir vergisi yüzde 30–50 oranında değişiyor. Türkiye’de oran 1. ligde yüzde 15; 2. ligde ise yüzde 10. Aynı değerde geliri olan bir doktor, avukat, mühendis bunun 2, 3 katı, işçi ise 2 katı vergi ödüyor. Yabancı yıldızların son yıllarında Türkiye’ye gelmelerinin temeli bu vergi olgusudur. “Oran artarsa yabancılar kaçar, sonra Fenergarden Fenerbahçe, Beşiktaşstone Beşiktaş ve Galatapalace da Galatasaray olur” deniliyor.
\nKuşkusuz, yabancı oyunculara bu resmi kayıt dışında da ödemeler yapılıyor. Kulüp yöneticilerinin Türk ekonomisinden daha büyük pay almak hevesinin yanı sıra basında da başrolde olmak için “zuladan” ödeme yaptıkları biliniyor. Şikede kullanılan da “zula” değil mi? Son yıllarda “Bizans Sermayesi”nin yerine “Yeşil Sermaye”nin girmek istemesinde bu şike olgusunun parmağından da söz ediliyor.
\n* 3 büyüklerin değeri 1 milyar lirayı aştı.
\n* Takımlarımızın en önemli gelirlerini TV yayınlarından, bahis oyunlarından aldıkları payların yanı sıra bilet paraları, reklamlar, hamilerin katkıları, başarı ödülleri ve özel mağaza satışları oluşturuyor. Bu girdiler takımların ligdeki derecelerine göre değişiyor. Örneğin geçen mevsim şampiyon Fenerbahçe TV yayınından 63 milyon lira, bahisten 5 milyon lira; sonuncu Kayserispor ise 16 ve 3 milyon lira aldılar.
\n* Spor kulüplerinin hisseleri de borsada değerlendiriliyor. Örneğin şike olayından sonra Fenerbahçe borsada 394 milyon dolar yitirmişti. Ancak birkaç gün içinde önce yüzde 19, yüzde 11 ile toplamda bunun 226 milyon dolarını geri alabildi.
\nBir süre önce İstanbul borsasında vurgun yapan bazı kişiler tutuklanmıştı. O da borsanın şikesiydi. At yarışlarında da şike olmuyor mu? Üniversite giriş sınavlarında da şike olmuyor mu?
\nBenim anlamadığım bir başka nokta var. Merkez Bankası son ödemeler dengesinde ne idüğü belirsiz diyebileceğim 5.3 milyar doların Türkiye’ye girişine yer verdi. Dikkat edin “milyon” değil “milyar” dolar! Bu “sıcak” para ile borsada yeni alımlarla bazı hisseleri yükseltilmeyecek mi? Yükseltilecek, yükseltilecek, ondan sonra donmaya başladığında satılıp kazançlar tekrar yurtdışına çıkartılmayacak mı? Bu da bir çeşit, hem de milyar dolarlık “yasal şike” değil mi?
\n\n\nAğlayangelinden gelinböceğine!
\n\n\nHaziranda, iki Hollandalının Erzurum’dan “ağlayangelin” de denilen “son kalan 57 ters lale soğanını” kaçırırken 160 türe ait 5 bin bitki ve tohum çeşidi ile yakalandığından söz etmiştik. Aynı yazıda bir İspanyol doktora öğrencisinin 61 “ender” bitki topladığı için yakalandığına, 114 bin lira cezaya çarptırıldığına da dikkati çekerek sormuştuk:
\n“Ender bitkileri korumak fikri, ancak yurtdışına kaçırıldıklarında kafamıza dank ediyor; tıpkı tarihsel, kültürel, dinsel miras kaçakçılığında olduğu gibi… Bu bitkileri korumak için biz ne yapıyoruz?”
\nGeçen hafta gazetelerimize İsveç’ten bir haber yansıdı. İsveç’te bir güzellik merkezi sahibi olan Maria Karlström, Türkiye’de tatilde iken Sivas’ın Kangal ilçesinin ünlü “doktor balıklarından (garra rufa)” 500 tanesini ülkesine götürmüş, Türkiye’den nasıl çıkardığını açıklamamış.
\nBırakın yurtdışına çıkması, Kangal’dan başka Türkiye’de herhangi bir yere gönderilmesine izin verilmeyen bu balıkların tanesine dokuzar lira ödemiş. Bayan Karlström mart ayında, Skövde kentindeki güzellik salonunda bir akvaryum yaptırmış ve balıkları İsveçli bayanların bacaklarının güzelleşmesine sunmuş!
\n37 dereceye varan sıcaklıkta yaşayan, 10 santime kadar büyüyebilen bu ender balıkların dişleri yok. O ısıda suda yiyecek bulamayan balıklar, Kangal’da kaplıcalarda tedavi görmeye gelenlerin ölü derileriyle besleniyorlar. Dişleri olmadığı için cilde de zarar vermiyorlar.
\nBu ilk olay değil! 2009’da ABD’nin başkenti Vaşington DC’de de bir güzellik merkezinin sahibi olan John Ho, “doktor balıklardan” salonlarında yararlandığını, o tarihe kadar yaklaşık 5 bin kişiye bu balıklarca “pedikür” yaptırdığını açıklamıştı.
\nDün bizim gazetede “Böcek Casusları” başlıklı bir haber vardı. Haberde 6 Çek vatandaşının, aralarında topluiğne başı büyüklüğünde olanlarla birlikte 48 türe ait 6 bin kadar böceği kaçırırlarken yakalandığı bildiriliyordu. Böceklerin çoğunu; çocukların “uçuç”, genç kızların “gelin”, geçkinlerin dilekte bulundukları “uğur” böceği oluşturuyordu.
\nUğurböceklerinin larvaları ve yetişkinleri, yaprakbitleri ve koşniller denilen zararlı böcekleri yediklerinden doğal mücadelede kullanılıyor. Küçük boylarına karşın çok faydası var. Çeşitli nedenle rahatsız edildiklerinde ayaklarını altına alıp ölü taklidi yapıyor, tehlike geçtikten sonra çok iyi uçuyorlar.
\nAnımsarım, topluca da görülen uğurböceklerini Bodrum’da bir tatil sitesi çam ağaçlarına zarar verecek düşüncesiyle ilaçlayarak yok etmişti. Bunları yok ederek, zararlı böcekleri güçlendirdiklerini düşünmemişlerdi.
\nNe dersiniz, biz koruyamadığımıza göre koruyanları mı desteklemeliyiz? Yoksa koruma bilincini mi geliştirmeliyiz?
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!