Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İmam Davos'ta Havlu Attı!
Küresel ekonominin mimarları olan işadamları ile siyasacıları karşılıklı etkileştirmek amacıyla yıllardır İsviçre’nin Davos kentinde buluşturan “Dünya Ekonomik Forumu (DEF)” toplantılarında “kriz (bunalım)” sözcüğü katılımcıların ağızlarından düşmedi. Bugüne değin kurguladıkları başarısız ekonomi çarkının dişlilerinin teker teker dökülmesi ile ortaya çıkan “küresel bunalıma” çareler aradılar. Ancak Türkiye’nin başrolde olduğu bir “bunalım” baş gündemi oluşturdu.
Ortadoğu barışında “arabuluculuğa” soyunan ve Nobel Barış Ödülü’ne heveslenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan sinir bunalımı geçirerek küresel kameralar önünde hışımla oturumu terk etti. Erdoğan’ın bu davranışının “biçimsel” ve “özde” nedenleri var.
***
“Gazze: Ortadoğu’da Barış Modeli” konulu oturumun yöneticisi için “gerçekten çok acemiydi” denilebilir! Ama bana göre acemilikten çok Vaşington Post gazetesi yazarı David Ignatius’un bilinçaltından sızan kasıtlı tutumu bunalımı fişekledi. Ünlü Ermeni yazar Villiam Saroyan’la babası Harput’tan hemşeri olan ve “soykırım” kavgacılarından Ignatus’un böyle bir oturumu yönetmesini kabul etmesi, Erdoğan için baştan hataydı.
Türk diplomatları, katıldıkları uluslararası toplantılarda oturumlara başkanlık edenlerin önyargılı, taraflı tutumları ile oldum olası mücadele etmişlerdir. Bu konuda kendimden bir örnek vermek isterim.
“Tarihsel miras kaçakçılığının önlenmesi” amacıyla 90’lı yılların başında Roma’da düzenlenen “Unidroit” toplantılarına katılan Dışişleri Bakanlığı Kültür İşleri Genel Müdürü Büyükelçi Kutlu Özgüvenç’in başkanlığındaki Türk heyetinde “danışman” olarak bulunmuştum. Toplantı Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs, Suriye, Irak, Hindistan ve Afrika gibi “kurban” ülkeler ile ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Japonya, İsviçre gibi “pazar” ülkeleri arasında kıran kırana bir hukuk mücadelesi içinde geçiyor ve bir uluslararası sözleşme hazırlanıyordu.
Toplantıyı “tarafsız (!)” yönetmesi için İsviçre’den bir hukuk profesörü atanmıştı. Ne var ki başkan “kurban” ülke temsilcilerinin konuşmalarını 3 dakikadan sonra kesiyor, “pazar” ülke temsilcilerinin 30 dakikalık konuşmalarına müdahale etmiyordu. Sözde tarafsız başkan, “kurban” ülkelerinin canını sıktığı halde, kimse bir şey diyemiyordu. Bir ara benim de konuşmamı kesmeye kalkınca ağzımdan baklayı çıkarmak zorunda kaldım.
“Sayın Başkan! Siz şu anda burada tarafsız bir hukuk profesörü şapkanızla mı yoksa İsviçre’deki ünlü antika kaçakçıları birliği üyelerinin davalarına giren avukatlık şapkanızla mı bulunuyorsunuz? Dikkat ediyorum hep kurbanların sözünü kesiyorsunuz” dedim. Kendisini dosyalarımdan tanıyordum. Selçuk Müzesi’nden 1970’lerde çalınıp İsviçre üzerinden bir Amerikan koleksiyoncusuna satılan görkemli bir bronz vazo olayında kaçakçıları temsil etmişti. Toplantı sırasında da “İsviçre Antikacılar Birliği’nin Baş Hukuk Danışmanı” idi. Toplantıya katılanlar başkanın öteki şapkasını, açıklamamla öğrendiler. Başkan bu beklenmedik açıklama karşısında kızardı, bozardı, süklüm püklüm oldu ve o andan sonra ne benim sözümü ne de kurban ülke sözcülerinin konuşmalarını kesti. Uluslararası toplantılarda kimin elinin kimin cebinde olduğunu önceden bilmek önemli bir kazançtır. (DEF) Başkanı Klaus Schvab’ın yerine, oturum yöneticiliğine Ignatius’un getirildiğini ve onun kim olduğunu bile bile Erdoğan’ın oturuma katılması önemli bir hataydı.
***
Tüm dünyanın PKK gibi bir “terör örgütü” olarak kabul ettiği “Hamas” üzerine Erdoğan’ın söyledikleri gerek İsrail’de, gerek ABD’de ve gerek AB’de büyük tepkilere yol açmıştı.
19 Ocak’ta Kahire’de yapılan Filistin sorununun çözüm toplantısına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de katılmıştı. Ancak İsrail Başbakanı Ehud Olmert, toplantıya katılanlara verdiği yemeğe Gül’ü davet etmeyerek, Erdoğan’a tepkisini dolaylı olarak ortaya koymuştu.
24 Ocak’ta ABD’deki Yahudi kuruluşları, en güçlü lobi örgütleri açıklama yapmakla kalmamış, Erdoğan’a bir de ortak mektup göndermişlerdi. ABD B’nai B’rith Başkan Yardımcısı Daniel Mariaschin, Türkiye’de Yahudi aleyhtarı gösterilerin yarattığı hasarı onarmaya çağırırken “Hamas’ı destekleyen açıklamalar, bu terör örgütünün kucaklandığını görmek, bir terör örgütüyle özdeşleşmek bizim için çok korkunç bir sürpriz oldu” demişti. “Anti-defamation League (İnkâr ve İftiraya Karşı Birlik)” adlı örgütün başkanı Abraham Foxman da “Erdoğan’ın İsrail’i iğneleyici lanetlemesi ve alaycı bir biçimde insani kaygıların arkasına saklayarak Hamas’ı koşulsuz kucaklamasına” karşı çıkmıştı. Bu örgütler, oturumun yapılacağı 29 Ocak günü Avrupa’da yayımlanan International Herald Tribune gazetesine de yarım sayfa ilan vererek, uyarıda bulunmuşlardı.
Yeni ABD Başkanı Barack Hussein Obama da Ortadoğu özel temsilcisi George Mitchell’in Ankara ziyaretini ertelemedi, iptal etti.
Avrupalılar da tepkilerini değişik biçimde ortaya koydular. NATO şemsiyesi altında Afganistan’da asker bulunduran Türkiye’yi Paris’te yapılan toplantıya değil, yemeğe davet ettiler. Dev Nabucco boru hattı tasarımı konusunda Türkiye’nin önemli rolünü görmezden gelen AB, Budapeşte’deki toplantıya Ankara’yı davet etmedi.
Erdoğan, Filistin halkının haklarını değil, terör örgütü Hamas’ın haklarını gölge Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun burnunun doğrultusuna giden siyasasını uyguluyordu. “İmam” Erdoğan’ın dış siyasasındaki üç imamzadesi Ali Babacan, Egemen Bağış ve Davutoğlu, dışişleri koridorlarından geçmedikleri için “monşer” sayılmazlardı. “Monşer” olmayanlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin dış siyasasını ancak bu denli yürütürlerdi.
Oturumun özünde İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in sesini yükselterek “Her gün İstanbul’a 100 kez bomba atılsa, siz ne yapardınız?” sorusu Erdoğan’ı sinirlendirmiş olabilir. Bize kalırsa Erdoğan’ı sinirlendiren olay 2 Ocak’ta bu köşede yazdığımız ve Başbakan Ehud Olmert’in kendisini “mandepsiye bastırması (oyuna getirmesi)” idi. Olmert’in Ankara ziyaretini şu sözle yorumlamıştık: “Topal ördek Olmert, giderayak 22 Aralık’ta ihaleyi kotarmış, Hanuka’sını kutlamış, Hamasçıların yerleşkelerinde taş üstünde taş bırakmamış, Ankara’da Erdoğan’a timsahın gözyaşlarını akıttırmıştı.” Olmert, Ankara’da Gazze’ye saldırı konusunda tek söz söylememiş, 141 milyon dolarlık elektronik sistem ihalesini cebine koyarak ülkesine döndüğünün ertesi günü saldırıyı başlatmıştı.
Amerikan Yahudi Komitesi Genel Müdürü David A. Haris “Davos’ta sinir bunalımı geçiren Başbakan Erdoğan Yahudi düşmanlığı ateşine gaz döktü” derken, Cumhurbaşkanı Gül, eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, eski Dışişleri bakanları Hikmet Çetin ve İlter Türkmen “Hamas” karşıtı demeçlerle Erdoğan’ı uyarıyorlardı. Dış siyasa, Milli Güvenlik Kurulu’nun değişmez gündem maddesidir. TSK’den yapılan resmi açıklamada “ulusal çıkarların gözetilmesi” çağrısı kimin umurundaydı?
Ama imam diplomat Erdoğan, sabaha karşı Atatürk Havaalanı’nda AKP’nin bindirilmiş kıtalarının karşılayışından gurur duyuyordu. Sanki Davos’ta ringe havlu atan o değildi!
En Başarılı Parlamento Muhabiri!
Sevgili dostum Orhan Duru’nun ardından kısa da olsa yazmak istedim. Orhan ile 60’lı yılların başında Başbakanlık merdivenlerinde bekleşirken tanışmıştık. O Ulus, ben de Cumhuriyet adına oradaydım. 27 Mayıs’ın üniversiteden çıkardığı 147 bilim insanı içinde tek asistan idi. Veterinerdi. Fransızca biliyordu. Bir süre sonra yeni öğrenmeye başladığı İngilizcesini pekiştirmeye ABD’ye gitti. Büromuzdan bir arkadaşımız ayrılınca temsilcimiz Kemal Aydar, gidenin yerine kimi alacağımızı sordu. Ben Orhan’ı önerdim. Kabul etti. Orhan’a öneriyi ben götürdüm. Parlamento muhabiri olarak çalışmaya başladı. Kısa sürede kıdemli parlamento muhabirleri Orhan’ın önünde düğmelerini ilikler oldular. Kültürel birikimi, olayları algılamadaki gücü ile parlamentoda 1 numara oldu. Sıkıcı görüşmeleri bile izlerken, elinden yine kitap eksik olmadı. Parlamento kulisinden çıkardığı pek çok atlatma haber başlıklardan düşmedi. Son elli yılın en iyi parlamento muhabirinin ardından sevgiyle eğiliyorum!
Bir Not: Aldığım bir ilacın yan etkisiyle gözümdeki kanamalar nedeniyle ABD Büyükelçisi James Jeffrey’e açık mektupların üçüncüsünü ve Kavşak köşesini bir hafta yazamadım. Davos’un güncelliği de 3. yazıyı cumaya erteletti. Okurlarımdan özür diler, geçmiş olsun diyenlere de teşekkür ederim.
Elmek: oacar@superonline.com\tFaks: 0312. 442 79 90
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı