Özlem Yüzak
Özlem Yüzak ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Şiddet... Kılıktan kılığa giren bir oyuncu

11 Ekim 2024 Cuma

Şiddet artık her yerde. Ve her an... Adam hastane bahçesinde karısını öldürüp intihar ediyor, bir başkası hem kız arkadaşını hem takıntılı olduğu bir diğer genç kızı surlarda öldürüp intihar ediyor, bir başkası belediye otobüsünün içine dalıp bir adamı bıçaklıyor öldürüyor. 8 yaşındaki Narin cinayeti bir köyü suspus hale getiriyor; Van’da Rojin’in akıbeti hâlâ meçhul. “Oyun oynarken gürültü yaptığı” gerekçesiyle mahalle manavı tarafından vurularak öldürülen 10 yaşındaki çocuk. İstediği şarkıyı çalmadığı için katledilen müzisyenler. Tekirdağ’da 2 yaşındaki Sıla bebeğe yapılanları yazamıyorum bile.

Yeter! diye haykırıyoruz ama sürüyor. Sürecek belli ki.

Şiddet türlü türlü. Aile içi şiddet, okulda şiddet, akran zorbalığı, sosyal medya şiddeti flört şiddeti, sağlıkta şiddet... Toplumun kılcal damarlarına sızmış. 

Peki neden? Neler oluyor bize?

Hemen hemen hepsinde mafyanın, şiddetin ön plana çıkarıldığı televizyon dizilerinin payı vardır bir biçimde. Ve tabii 22 yıldır siyasetini öfke ve kutuplaşma, kendinden olmayanı ötekileştirme üzerine inşa eden Recep Tayyip Erdoğan’ın yarattığı toplumsal değerler erozyonunun payını da unutmayalım.

Hukukta ceza mekanizmalarının işlerliği, genel aflar, “cezasızlık algısı”. Bu ve benzeri yapısal sorunlar da tabii şiddeti besleyen unsurlar. Ama sadece bunlar olamaz. Dahası da var.

Peki bakalım bilim şiddet için ne diyor? Şiddet boyut değiştiriyor olabilir mi? 

Byung-Chul Han Şiddetin Topolojisi isimli kitabı, şiddet olgusunu çeşitli açılardan irdeliyor olması açısından önemli. Han, “geç modernite” veya “başarı ve performansa odaklı toplum” diye nitelendiği günümüz (Batı) toplumunda şiddetin zorunlu bir dönüşüme tabi olduğunun altını çiziyor. Yoksulluk, yaşama kalitesinin düşmesi, değerlerin önemini yitirmesi, göçler, yaşama alanlarının daralması, güvensizlik ve korku, umutsuzluk, umarsızlık, kitleleşme ve terör doğrudan dolaylı hep şiddet doğuran etmenler. Tanıdık değil mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan şiddetin sorumlusu olarak alkolü işaret etti ve CHP lideri Özel’e, “Kadına yönelik şiddetle ilgili iki eli havada katkı sunmak istiyorsan önce rakı reklamı yapmaktan vazgeç” diye seslendi. Boş üstelik yanlış bir hamaset. Uyguladığı politikaların toplumu bu noktaya getirdiğini itiraf edecek değil ya. Örneğin son 20 yılda Türkiye’de uyuşturucu kullanımının neden bu kadar arttığını anlatabilir mi?

21. yüzyılın başat hastalığı ruhsal olan. Ve tabii şiddeti körükleyen. Tekrar edelim: Yoksulluk, işsizlik, yaşama kalitesinin düşmesi, değerlerin önemini yitirmesi, göçler, yaşama alanlarının daralması, güvensizlik ve korku, umutsuzluk, umarsızlık... 

Hadi devasa hapishaneler inşa edin; hastanelerin ruh ve sinir hastalıkları birimlerini çoğaltın. Hatta idam cezasını getirin. Ne olacak çözülecek mi?

Şiddet kılıktan kılığa giren bir oyuncu. Toplumsal durumlara bağlı olarak suretini değiştiriyor. Bir toplumda çöküş başlayınca şiddet de o topluma tutulan ayna oluyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir garip ülke 13 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları