Instagram’a kilit ve özgürlüğün kayıp zamanı: Yasakların gölgesinde yaklaşan son
Sadık Çelik
Son Köşe Yazıları

Instagram’a kilit ve özgürlüğün kayıp zamanı: Yasakların gölgesinde yaklaşan son

08.08.2024 14:49
Güncellenme:
Takip Et:

2 Ağustos’tan bu yana Türkiye’de Instagram’a erişim yok. Hamas lideri İsmail Haniye ile ilgili atılan mesajların engellenmesi yüzünden. Devlet diyor ki, “Bu taziye mesajlarını neden engellediniz?” Meta özetle şöyle cevap veriyor, “ABD, Hamas’ı terör örgütü olarak kabul ediyor. Algoritmalar devrede.

7 Ağustos itibariyle bir başka büyük oyun platformu olan Roblox da erişime kapatılmış bulunuyor.

Ne Instagram’da ne de başka bir sosyal medya mecrasında yerim var. Ancak sosyal medyanın tuhaf düzeninin farkındayım. Kendi kuralları, kendi yasakları, kendi sansürü ve bu platformlarda dönen onca alengirli faaliyet… Başlı başına bir sorun. Savunulacak gibi değil, evet.   

Peki ya, yalnızca ve ancak kendi doğruları üzerinden hareket etme anlayışı savunulabilir mi? Üstelik bunu, ülkede yaşayan ve kendi hayat mücadelesini veren, kendi varoluşunu ortaya koyan milyonlarca  insan adına yapmak? Öylesine karmaşık konularda herkesin aynı fikirde, daha doğrusu senin fikrinde olmasını beklemek? Ancak ve ancak kendi bireysel perspektifine göre bir duruş sergilemek? İşine geleni kabul etme, gelmeyeni etmeme eğilimi? Kendi kurallarını koyduğun bir düzenin her koşulda işlemesini talep etmek?

Hamas'ın Filistin halkını tamamen temsil etmediği görüşü istesek de istemesek de yaşıyor. Müslüman Kardeşler'in bir uzantısı olarak da görülen Hamas konusunda sayısız farklı düşünce var. Filistin Kurtuluş Örgütü’nü parçalamak için, onun karşısında, MOSSAD tarafından, CIA tarafından kurulan bir örgüt olduğu görüşü de mevcut… 

Bunlarla birlikte ve hiçbir Arap ülkesinde yas ilan edilmemişken, ülkemizde yas ilan edilmesine karşı çıkılmasını neden yadırgamalıyız ki?

Mesele taraf olma meselesi değil. Sosyal medya şirketlerine “ayar verme” meselesi de değil. “Ev zenciliği” meselesi hiç değil. Bir dönem kendini bu ülkenin zencileri olarak görenler, şimdi bu ifadeyi kendisi gibi düşünmeyenlere karşı hakaret olarak kullanıyor. Dengesini yitirmiş bir tavrın yansıması olarak.

Konu basit değil, çok boyutlu. Giderek daha fazla sıkıntı yaratabilecek bir konu.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bürokratları ile Meta yetkilileri arasında yapılan görüşmeler, toplantılar... Algoritmalar, hassasiyetler, savunmadaki Meta ve talepler.

***

Instagram'ı engellemek sadece fotoğraf paylaşmayı durdurmak anlamına gelmiyor. Bir de Instagram üzerinden dönen ticaret var. Reklamlar, ürün ve hizmet satışları, influencer-marka anlaşmaları, abonelik gelirleri... Bu platformun sağladığı imkanlarla, günlük tahminen 1,9 milyar TL'lik e-ticaret hacminin etkilenebileceği öne sürülüyor. Devlet de bu işten vergi kaybı yaşıyor. Instagram'ın Türkiye'deki cirosu için kesin bir rakam yok ama 10-20 milyar TL civarında olduğu tahmin ediliyor. Türkiye’de Instagram’ın 58 milyon kullanıcısı olduğu raporlanıyor.

Ancak, Instagram'ın ekonomik boyutununun önemini büyütmek yanıltıcı olabilir. Dipte daha karmaşık sorunlar var. Kazanç kaybı elbette önemli ama esas problemler daha derin.

Instagram yoksa, dünya dönmeyi durdurmaz, doğru. Ancak mesele sadece Instagram değil. Burada asıl konuşulması gereken, ince ince işlenen sansür! Ufka doğru kaybolan özgürlükler. "Ben yaptım oldu”, “Yasa benim” tavrı… Mahkeme gibi davranıp alınan siyasi kararlar. 

Instagram’a veya Roblox’a erişim bugün engellenir, yarın açılır… 

Esas sorun keyfiliğin hâkimiyeti. Bu ülkede "Bu da olur mu?" dedirten, dedirtmesi gereken şeylerin artık sıradanlaşması. Hukuk ve özgürlükleri hedef alan, olmaması gereken her şeyin birer birer gerçekleşmesi.

Son 20 yılda engellenen site sayısı 800 bine dayanmış ve bunlardan sadece yüzde 6'sı mahkeme kararıyla…

Yasalara saygılı bir hukuk devleti kimliği” yerle bir. Hiçbir şey güvence altında değil. Hepsi, baştakilerden birinin asfalyalarının atmasına bakıyor…

Mesele sadece gerçekten Instagram’ın engellenmesi mi? Hayır. Asıl mesele her yasak, her sansürle özgürlüğümüzün tırpanlanması, tehdit altına girmesi. Sesimizi yükselttiğimiz an kendimizi, başımıza ne geleceğini bilmediğimiz karanlık bir kuyuya doğru düşüyor gibi hissetmemiz. 

***

Örneğin; Instagram'ın engellendiği günün sabahında, Resmi Gazete'de dikkat çekici bir haber vardı. Anayasa Mahkemesi, dezenformasyon kanunu ile ilgili CHP'nin başvurusunu değerlendirmiş ve İletişim Başkanlığı’na verilen bazı yetkileri anayasaya aykırı bularak iptal etmişti; dezenformasyonla mücadele yetkilerinin iptali kararı. Mahkeme, basının hür olduğu ve sansür edilemeyeceğini vurguladı. Anayasa’ya aykırı bir düzenlemeyi iki yıldır sürdüren merkez, böylece Anayasa Mahkemesi tarafından durduruldu.

Ancak ilginç olan, Anayasa Mahkemesi’nin kararına verilen tepkiydi. Anayasa Mahkemesi'nin web sitesi devre dışı bırakıldı. Bunun yoğunluktan kaynaklandığı ve “kötü bir tesadüf” olduğu öne sürüldü. Peki buna kaç kişi inandı?

Nerede hukukun üstünlüğü? Adaletin terazisi?

Her sansürle biraz daha kaybediyoruz. Instagram olmasa da dünya döner, doğru. Ama özgürlüğümüz giderse, biz dururuz.

***

22 yıldır elde tutulan bir iktidar. Bu iktidardan gelen güç… Belki sarhoşluk…Güç zehirlenmesi… Her şey benimdir, her şey benden sorulur anlayışı… Topluma kapanan kulaklar… Her koşulda bildiğini okuyan, her kararı “millet adına” aldığını ve alabileceğini iddia eden bir lider… Halbuki 31 Mart tam da bu yetkinin meşruiyetini yitirdiğinin bir göstergesi değil miydi? Onun gibi düşünmeyen insanların artık çoğunluğu oluşturduğunun, itiraz seslerinin onaylayan seslerden çok daha fazla olduğunun… Bu kopuşun farkında olmak, ayağını bu son seçimin sonucuna göre uzatmak, seçmenin geri çektiği desteğin gereğini yapmak gerekmez miydi?

Fakat otokrasinin hâkim olduğu bir ortamda, şahit olduklarımız elbette şaşırtıcı değil. Çevresindeki başkanlar, kurumlar ve patronlar, tek bir kişinin talimatları doğrultusunda hareket ederken, devlet aygıtı yok edilip kişisel bir yönetim anlayışı, “kişisel bir cumhuriyet” geçerli hale getirilirken, bu yolda 20 küsür yıldır bütün kaldırım taşları tek tek döşenirken, birilerinin çıkıp hukuk düzeninden bahsetmesi, kurumsallığa, kurallara vurgu yapması komik olmanın ötesine geçebilir mi? 

Devlet gelenekleri ve kurumsal yapı sarsılmış, hatta yok edilmiş durumda. Şirketlerden, hatta kabilelerden bile kötü yönetilen bir ülke görüntüsü… İflas eden kurumlar, çöken adalet sistemi... 

Çok tuhaf… sanki iktidar harakiri yapmak istiyor. İnsan bazen gerçekten bu olasılığı düşünüyor… 

Bir daha iktidar olmamak için, toplumun kendisini terk etmesi için gösterilen özel bir çaba sanki; son yılların özeti. 

Dış politikada eski dostların düşmana dönüşmesi, ekonomide rasyonel politikalardan sapılması… Faizle girilen bilek güreşi… Çağdışı bir yönetim anlayışı… Enflasyonun kontrolden çıkması… Ülkedeki üretim kapasitesinin zayıflaması, tarım ve hayvancılığın bitmesi, herkesin birbiriyle kavgalı hale gelmesi… Çalışma hayatının, iş dünyasının bozulması, fırsatçılığın alıp başını yürümesi…Liyakatın esamesinin okunmaması… İnsanların giderek daha karamsar bir ruh haline bürünmesi. Ayarı ve kimyası bozulan bir toplum. Yolsuzluklar, yoksulluklar, yoksunluklar…

Ülke liderine göre ülkede sorun yok. Hemen her konuda bu bakış açısı hâkim. Bir meseleyi sorun olarak kabul etmezseniz, onu çözme şansınız zaten hiç yok. Sorunlar görmezden gelindikçe, çözümden de o hızla uzaklaşılıyor.

Ülke yaşanmaz hale gelsin diye profesyonel bir çaba gösteriliyor adeta. 

Önünü göremeyen bir toplum, geleceği belirsizlik içinde… Atılan her adım, geleceğe dair umutları giderek daha da tüketiyor.

Yasalara saygının kaybolduğu, hukukun hiçe sayıldığı bir ortamda ne geçim olur ne de ekonomi düzelir.

Yasaklarla, sansürle örülen duvarlar yükselirken, ancak halkın nefesi daralır.

Özgürlükler, bir kum saati gibi akıp gidiyor. Yoksa iktidar, zamanın sonsuza dek elinde olduğunu mu sanıyor?

Yazarın Son Yazıları

Bu ülke gerçekten kimin?

Bu ülke, gerçekten hepimizin mi?

Devamını Oku
11.12.2025
Kötülüğün yeni yurdu

Psikoloji, hukuk, dinler ve gündelik ahlakın ortak ezberinde kötülük, bireyin içindeki karanlıkla açıklanır.

Devamını Oku
04.12.2025
Kasım Üzerine: Dökülmenin ve Hatırlamanın Zamanı

Kasım, takvimin yalnız ayı.

Devamını Oku
20.11.2025
Sadakat Çağında Muhalif Kalmak

Bir toplumun neye güven duyar? Akla mı, yoksa itaate mi?

Devamını Oku
13.11.2025
Bir Tapınağın Hikâyesi: Mekânlar Değişiyor, İnsan Hep Aynı Savaşın İçinde

Denizden 150 metre yukarıda, Akropolis’in kayalık tepesinde yükselen sütunlar…

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyetin aynasında bugün

Türkiye’de uzun zamandır yeni bir fikir doğmuyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Bir ahlak meselesi… Temiz eller, kirli zihinler

Ahlak; herkesin ağzında dolaşan fakat kimsenin pek de hayatına almadığı kelime.

Devamını Oku
24.10.2025
Bir Mahpusluk Halidir Bu Memleket

Bir ülkeyi anlamak için hapishanelerine, yani adaletin son durağına bakabilirsiniz.

Devamını Oku
16.10.2025
Öfkenin İkliminde Yaşamak: Adaletin Suskun, Zorbanın Gür Olduğu Bir Ülke

Toplum adeta bir gerilim teline dönmüş durumda; dokunan yanıyor, çekilen tınlıyor, kimse sesin kime ait olduğunu ayırt edemiyor.

Devamını Oku
10.10.2025
Gücün yakıcılığı, çekiciliği ve kontrol edilebilirliğinin önemi

Güç, insanlık tarihinin en eski büyüsüdür: Çekici olduğu kadar sınayıcıdır da insana kendini tanrı sanma yanılsaması verir...

Devamını Oku
02.10.2025
Kayıp Meslekler, Kırık Hayatlar

İnsan yalnızca yaşayan, tüketen bir beden değildir; aynı zamanda anlam üreten, topluma katkı sunan bir varlıktır.

Devamını Oku
25.09.2025
Manşetlerin Gölgesinde “Hayat”

Her gün televizyonda, gazetelerde, sosyal medyada büyük sözler, manşetler, olağanüstü gelişmeler, son dakika olaylar…

Devamını Oku
18.09.2025
Eylül Manzarası: Eşitsizlikten Umuda Eğitim

“Çok çalışırsan her şeyi başarırsın”.

Devamını Oku
04.09.2025
Tarım, Toplum ve Gelecek: Bir Yeniden Kuruluş Çağrısı

Tarım, Toplum ve Gelecek: Bir Yeniden Kuruluş Çağrısı

Devamını Oku
21.08.2025
Aşktan Öte Dertler…

İnsanoğlunun istila ettiği bu yeryüzü, artık sadece coğrafyaların değil, dertlerin de haritası.

Devamını Oku
14.08.2025
Kendine mahkum, aşka ve suça kör

Var olmak için nefes almak yetmez; insan bir yere ait hissetmek ister, bağ kurmak.

Devamını Oku
07.08.2025
Her yaz aynı alevlere uyanmak kader değil!

Dünyanın nefes almayı unuttuğu yıllar…

Devamını Oku
31.07.2025
LGS ve Eğitimin Hal-i Pürmelali, Siyasi Ahlakın Evrildiği Yer ve Bahçeli’nin Temsil Önerisinin Anlattıkları

Bu yıl LGS’de 500 tam puan alan 719 öğrenciyle rekor kırıldı. Geçtiğimiz yıl bu sayı 352’ydi. Sınav zor; ama başarı fazla…

Devamını Oku
24.07.2025
Speed ve Galata: Sistem Hatası Veriyor - Kulenin Tepesinden Bakınca Görünen; Liyakatsizlik

İstanbul’un siluetine yüzyıllardır tanıklık eden Galata Kulesi…

Devamını Oku
17.07.2025
Dev aynasındaki bireyler ve hakikatin yerine geçenler

Dev aynasındaki bireyler ve hakikatin yerine geçenler

Devamını Oku
10.07.2025
Ütopyanın Maskesi, Distopyanın Gölgesi

Bir hayal ve bir kâbus: Ütopya ve distopya. Genellikle “var olmayan dünyalar” diye tanımlanırlar.

Devamını Oku
03.07.2025
İsrail-İran Savaşı Ekseninde Çivisi Çıkan Dünya

İnsanlığın kolektif aklı çöküyor gibi uzunca bir zamandır...

Devamını Oku
19.06.2025
Görmenin ve anlamanın göreceli olduğu bir dünyada hakikati kim belirler?

Batı felsefesi binlerce yıldır görmeyi yüceltir. Duyular arasında en "akıllı", en "ruha yakın" olan hep görme sayılmıştır. Platon, Timaios’ta, “Görüşümüz gerçekten de bize en büyük yararı sağlamıştır,” der. Çünkü ona göre göz, zihnin kapısıdır; ruhun dışarıyı yokladığı bir uzantı.

Devamını Oku
12.06.2025
Kendi Celladına Aşık Olmak: Gücün Büyüsüne Kapılan Toplumlar

Toplumlar bazen göz göre göre karanlığa yürür. Hatta yürümekle kalmaz, o karanlığa âşık olurlar. Tıpkı bazı bireylerin kendine zarar veren ilişkilerde ısrarla kalması gibi.

Devamını Oku
29.05.2025
Dans Vebası: İnsanlığın Ayaklarıyla Çığlık Atışı

1518 yazı. Strasbourg’un taş sokaklarında bir kadın, Frau Troffea, kimseye aldırmadan dans etmeye başladı. Ne müzik vardı ne şenlik. Zaten yüzünde de neşeye dair tek bir iz yoktu.

Devamını Oku
22.05.2025
İstanbul’u imar adaleti kurtaracak (Değiştirilmesi Gereken Boğaziçi İmar Yasası ve Kentsel Dönüşüm)

İstanbul'u imar adaleti kurtacak (DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKEN BOĞAZİÇİ İMAR YASASI VE KENTSEL DÖNÜŞÜM)

Devamını Oku
01.05.2025
Ülkenin Gerçek Beka Sorunu: Umudu Tükenen Toplumlarda Nüfus Kaçınılmaz Olarak Yaşlanır

Ülkenin Gerçek Beka Sorunu: Umudu Tükenen Toplumlarda Nüfus Kaçınılmaz Olarak Yaşlanır

Devamını Oku
24.04.2025
Sadece Ahmet Değil: Bu Ülkede İyilik Konu Edildi, Kötülük Sıradanlaştı

Sadece Ahmet Değil: Bu Ülkede İyilik Konu Edildi, Kötülük Sıradanlaştı

Devamını Oku
17.04.2025
Beyin Göçü Savaşları veya Zekânın Büyük Kaçışı: Türkiye Neden Tutamıyor?

Beyin Göçü Savaşları veya Zekânın Büyük Kaçışı: Türkiye Neden Tutamıyor?

Devamını Oku
20.03.2025
Suriye'de Alevi katliamı; göz ardı edilen kan ve gözyaşı ve diğer yaşananlar

Suriye'de Alevi katliamı; göz ardı edilen kan ve gözyaşı ve diğer yaşananlar

Devamını Oku
13.03.2025
Kritik Trump-Zelenski Zirvesinin Perde Arkası: Güç Oyunları, Bir Kez Daha Kürt Açılımı ve Edip Akbayram’ın Ardından…

Kritik Trump-Zelenski Zirvesinin Perde Arkası: Güç Oyunları, Bir Kez Daha Kürt Açılımı ve Edip Akbayram’ın Ardından…

Devamını Oku
06.03.2025
Boşvermişlik Yangınları: Teğmenlerin İhracından Otel Trajedisine Bir Toplumsal Duyarsızlığın Anatomisi

Boşvermişlik Yangınları: Teğmenlerin İhracından Otel Trajedisine Bir Toplumsal Duyarsızlığın Anatomisi

Devamını Oku
06.02.2025
Toplumun Karanlık Kavşakları: Bir mimarın son durak hikâyesi, trafik çilesi ve asfalt üzerinde insanlık cinneti

Toplumun Karanlık Kavşakları: Bir mimarın son durak hikâyesi, trafik çilesi ve asfalt üzerinde insanlık cinneti

Devamını Oku
26.12.2024
Hakikat yorgunu bir toplum: Beyin çürümesi, haksızlıklar, hukuksuzluklar, adaletsizlikler

Hakikat Yorgunu Bir Toplum: Beyin Çürümesi, Haksızlıklar, Hukuksuzluklar, Adaletsizlikler

Devamını Oku
18.12.2024
Suriye’nin Küllerinden Yükselen Kaos: İnsan Hakları Günü’nde Yeni Haritalar, Yeni Sınavlar

Suriye’nin Küllerinden Yükselen Kaos: İnsan Hakları Günü’nde Yeni Haritalar, Yeni Sınavlar

Devamını Oku
17.12.2024
Suriye’nin küllerinden yükselen kaos: İnsan Hakları Günü’nde yeni haritalar, yeni sınavlar

Suriye’nin küllerinden yükselen kaos: İnsan Hakları Günü’nde yeni haritalar, yeni sınavlar

Devamını Oku
10.12.2024
Machiavelli'nin Gölgesinde Modern Siyasetin Zalim Oyunları; Türkiye’den Suriye’ye

Machiavelli'nin Gölgesinde Modern Siyasetin Zalim Oyunları; Türkiye’den Suriye’ye

Devamını Oku
04.12.2024
Öncesi ve sonrasıyla Kılıçdaroğlu’nun tarihi savunması

Öncesi ve sonrasıyla Kılıçdaroğlu’nun tarihi savunması

Devamını Oku
26.11.2024
Yalnız değilsiniz: Dost uzanan eller uzak olmasın…

Yalnız değilsiniz: Dost uzanan eller uzak olmasın…

Devamını Oku
20.11.2024
Mülksüz yeni nesil ve İzmir, Selçuk’ta mülksüzlük içinde kaybolan 5 minik can

Mülksüz yeni nesil ve İzmir, Selçuk’ta mülksüzlük içinde kaybolan 5 minik can

Devamını Oku
14.11.2024