Zombileşmiş Dünyada Hayatta Kalmak

17 Mart 2015 Salı


(Spoiler/Uyarı)

Dünyanın en çok izlenen dizilerinden “The Walking Dead”de (TWD) şu ara gelinen nokta önemli bir dönümü işaret etmekte. Onun üzerinde durmak istiyorum ama önce diziyi izlememiş okurlarımız için bir tanıtım yapalım.

Robert Kirkman’ın aynı adlı kült çizgi romanından uyarlama TWD (YürüyenÖlüler), bir zombi kıyametine uğramış insanlığın umarsız hayatta kalma mücadelesini anlatıyor. Bilimsel bir hata ile yayılmış virüs sonucu ölen insanlar zombiye dönüşmekte, zombilerin ısırdığı insanlar da zombileşmektedir. Hayat cehenneme dönmüş, ortada ne dirlik-düzen, ne mal-mülk, ne hak-hukuk, ne uygarlık, ne teknoloji kalmıştır. İşin en çarpıcı yanı, zombilere karşı hayatta kalmamücadelesi veren insanlar hâlâ birbirini yemekten de vazgeçmemiştir.

Peki, bu bir gerçekliğe gönderme değil midir? Mevcut küresel ekonomi-politik işleyişin insanlığı zombileştirdiğini düşünmek çok mu abartı olur? Veyahut bir akıl tutulmasının, taassubi bir delirmişliğin ortalıkta kol gezdiği, bol miktarda alıcı da bulduğu yerde kendimizi zaman zaman etrafımız zombilerle çevrili halde hayatta kalma mücadelesi verir gibi hissettiğimiz olmuyor mu?!
Evet, TWD bir fantastik korku hikâyesi olmanın ötesinde, özünde yaşadığımız hayata, insanlık halimize dair kafa yormaları da tetikleyen bir dizi. Bu yüzden beş yıldır soluksuz izliyoruz. Zombilere av olmamak için oradan oraya göçebe halde savrulan insan grupçuklarından birinin izinde…

Neler gelmedi ki onların başına? Kıyamet ortasında bile iktidar hırsından gözünü kan bürümüş bir sosyopatın hışmına mı uğramadılar? Normalde basit bir aşı ile atlatılabilecek gribal bir hastalıktan mı kırılmadılar? “Sığınak” diye yönlendikleri kampta insan etiyle beslenen bir topluluğun kasaplığına mı maruz kalmadılar?..

Ama artık talihleri dönmüş gibi. Onca tehlike atlattıktan sonra şimdi kendine yeterli, temel yaşamsal kaynaklara sahip, çevresi yüksek duvarlarla korunan bir yerleşme ve onun halim selim sakinlerine denk geldiler. Ölümcül kıyamette mucize kabilinden bir “barış topluluğu”na!..

Tabii aynı zamanda her türlü tehlikeye açık, zayıf bir topluluk bu. O yüzden zombi tehlikesi ve insani tehdit karşısında “dışarı”da ölümle iç içe yaşayıp güçlenmiş “kahramanlarımız”dan kendilerinin güvenlik, asayiş ve düzen ihtiyacını karşılamasını istemekteler.

“Bizimkiler” bugüne dek hep kendilerine yönelik iktidar saldırılarına karşı mücadele verdi. Şimdi ilk defa onlardan iktidar ve otorite talep eden birileri var!..

Ve, malum, iktidar adamı bozar! Grup lideri Rick’in (Andrew Lincoln) bu talepler karşısında nasıl bir “ruhsal kayma”ya uğradığına dair emareler de son bölümde hissettirilmedi değil.
Bakalım huzur-güven arayışındaki zararsız topluluğun başına konmuş “devlet kuşu” mu olacaklar, yoksa o hep bildiğimiz “ceberut devlet” misali herkese kök söktürecek şekilde yerleşmeyi fethe mi yönelecekler? Ya da ava giderken avlanacaklar mı, göreceğiz!..
Bu arada “devlet” benzetmesi şaşırtmasın! Bilindiği gibi insanlık tarihinde devletin ortaya çıkışına ilişkin savlardan biri de böylesi “yerleşik toplulukların göçebe savaşçılarca fethi” kuramına dayanır.

("The Walking Dead" 5. sezonuyla FX kanalında her pazartesi 21.30'da ekranda)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları