Oyuncaklar Arasında

20 Nisan 2011 Çarşamba
\n

Sunay Akının kurduğu Oyuncak Müzesini hiç gezdiniz mi?

\n

Müzeyi de, oyuncağı da yabancı gören bir topluma sunulmuşçılgın bir proje!”

\n

Daha açılmamıştı bile, o zamanki Adam Sanat dergisinde müzeyi tanıtan bir söyleşi ve fotoğraflar yayımlamıştım. Sonra da birkaç kez daha gittim.

\n

Çocukluğumda oyuncaklarım olmuş muydu, anımsamıyorum. Benim oyuncaklarım bahçemizdeki, çevre bağlardaki ağaçlardı. Bütün ilgim onların meyvelerindeydi. Her birinin olgunlaşmalarını gözlemek, benim için oyunların en güzeliydi.

\n

Oyun ve oyuncak, küçüklerin taklit yoluyla hayatı öğrenmelerinin bir yolu. İster istemez hayatımıza giriveren bir olgu. Çocuğunuz varsa oyunlarla oyalanmak isteyecektir. Ona bulup buluşturup eğleneceği bir şeyler sunmak zorundasınız.

\n

Garibim Anadoluda, mısır koçanları, ağaç dalları, sopalar, biçimli taşlar, kemikler, gazoz kapakları, cevizler, fındıklar, bezden yapılan bebekler, peşinden koşulan tavuklar, horozlar, kimi zaman kuzulardır çocukların oyuncakları. Oyuncakların da sınıfları, ayrı sözleri oluyor demek.

\n

***

\n

Oyuncak Müzesinde bir araya getirilen binlerce oyuncak, dünyanın dört bir köşesinden toplanmış değerli ürünler. Her biri için arttırmalara girilip kıran kırana mücadele edilmiş. Sunay Akının varını yoğunu yatırdığı bir hazine.

\n

Bizim geleneksel oyuncaklarımız da var elbet ama asıl değişik ulusların, değişik dönemlerinde ortaya çıkmış, o dönemlerin eğitim anlayışını, dünya görüşlerini yansıtan örneklerin varlığı öne çıkıyor.

\n

Her toplum, kendi çocuklarını, kurdukları düzeni sürdürecek biçimde yetiştirmek istiyor. 1930ların Almanyası asker çocuklar yetiştirmek istediği için asker oyuncakları veriyor çocukların eline. İsviçreli, çok katlı, çok odalı şatolarını emanet ediyor çocuklarına. Mutfakların bir toplum hayatında ne denli önemli olduklarını anlayabilmek için bütün mutfak gereçlerinin bin bir ayrıntıyla yer bulduğu oyuncaklara bakmak gerek. 1960larda uzayı fethe çıkan Amerikalılar ve Ruslar için çocukların uzay gemileriyle oynaması, kendilerini geleceğin dünyasına hazırlamaları gerek.

\n

Her toplum çocuğuna sunduğu oyuncaklarla onu geleceğe hazırlıyor.

\n

Bir de oyuncaklara gösterdiği özenle, kendi toplumunun geleceğine de ne denli titizlendiğini gösteriyor. Öylesine ayrıntılı, özenli bir işçilikle yapılıyor ki oyuncaklar, küçükler, o oyuncaklarla oynarken ayrıntının ve güzelliğin de gizlerine eriyor.

\n

***

\n

Oyuncak Müzesi, ülkemiz müzecilik tarihi bakımından da önemli bir girişim. Genellikle büyük sermaye sahipleri ya da vakıflarca kurulan özel müzeler alanında, eski tiyatrocular için söylenen iki kalas bir hevesle de başarılar sağlanabileceğini gösteren bir örnek.

\n

Üstelik bu başarı ülkemizle de sınırlı değil. İstanbul Oyuncak Müzesi, dünyanın kendi alanında üç büyük müzesinden biri kabul ediliyor.

\n

Oyuncak Müzesinin başarısını görünce, Sunay Akının 1990larda ortaya attığı Kız Kulesinin Şiir Cumhuriyeti ilan edilmesi düşüncesinin gerçekleşmemesiyle nasıl büyük bir fırsatın kaçırıldığına üzülmemek de elde değil.

\n

Kültür alanında, dünyanın en küçük adasında, en büyük başarılardan biri sağlanmış olurdu.

\n

Önümüzdeki cumartesi 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı.

\n

Belki çocuğunuzu alıp Oyuncak Müzesini görmeye gidersiniz. Çocuğunuz yoksa da kendinize böyle bir armağan verin.

\n

Oyuncaklar arasında geçirilecek birkaç saatin bir insanın düşgücüne neler katabileceğini görmek için bir fırsat yaratın kendinize.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yüz Yıl Önce Balkanlar 26 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları