Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Trenli Kentler
Şu günlerde televizyon ekranlarında sık sık yinelenen bir tanıtım filmi var: Son derece ileri teknoloji ürünü bir hızlı tren illerimizi dolaşıyor. İstanbul’dan Edirne’ye, Antalya’dan İzmir’e. İçinden geçtiği kentlerin anıt yapılarıyla buluşuyor, onlarla selamlaşıyor.
Ülkemiz ekonomisinin itici gücü, lokomotifi olduğunu söyleyen bir bankanın tanıtım filmi olarak düşünülmüş.
O kadar güzel hazırlanmış ki, izleyeni hayallere sürüklüyor. Keşke tanıtım filmindeki gibi kentlerimize gidip gelen bu hızlı trenler gerçek olsa, ülkemizin görünümü ne denli değişirdi diye düşünüyorsunuz.
Oysa gerçek bambaşka: Filmde içinden hızlı trenlerin geçtiği kentlerden Bursa ve Antalya’da, bırakın hızlısını normal trenlerin bile gelip gidebilecekleri ne demiryolları ne de istasyonlar var. Oysa ikisi de ülkemizin başta gelen turizm, sanayi ve tarım merkezleri; iki gözbebeğimiz. Buralarda gerçekleşen onca yatırıma karşın demiryolu ulaşımı çok görülmüş.
Ama dedim ya, hayali bile güzel: Düşünsenize İstanbul’dan Bursa’ya bir, İzmir’e iki Antalya’ya üç saatte gittiğinizi. Hem de öyle servislere binip otogarlara, havaalanlarına gitmeden; kent merkezinden binip, öteki kentin göbeğinde inmek üzere. Mal ve hizmetlerin de aynı hızla kentler arasında dolaşabildiğini...
***
Dünyada böyle bir ülke var mı derseniz, evet var. Bugün Fransa’nın kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına hızlı trenlerle birkaç saatte ulaşmak mümkün.
1980’lerde bizim başbakanımız demiryollarına yatırımı “komünizm” sayarken, Fransa’da cumhurbaşkanı Mitterrand, ülkeyi baştan başa hızlı tren altyapısıyla donatıyordu. Yolculuklarında bu trenleri yeğleyerek yurttaşlarına örnek oluyordu.
Fransa’da uygar bir ülkede olduğunuzu hissettiren en önemli unsurlardan biridir, her kentin en merkezi alanındaki tren istasyonları.
2004’te Lille, Avrupa Kültür Başkenti olduğunda, kentteki kültür etkinliklerine ülkenin her yöresinden yurttaşların ulaşabilmesi için Fransa Ulusal Demiryolu Şirketi SNCF yıl boyu süren özel bir kampanya yürütmüştü. Sözgelimi ülkenin en güneyindeki Marsilya’dan en kuzeyindeki Lille arasındaki bin kilometrelik uzaklık hızlı trenlerle 4 saat 28 dakikada ve günde yedi seferle aşılıyordu.
2010’da İstanbul, Avrupa Kültür Başkenti olduğunda, yurttaşlarımıza böyle bir olanak sunabilecek miyiz? Erzurum’dan İstanbul’a gelecek olanlar yüz yıl önceki gibi üç gün üç gecelik yolculuklarla mı gelecekler?
***
Ülke ve ulus yararına, kalıcı yatırımlar yerine, popülist yaklaşımlarla verilen günü kurtarma kararları, ülkemizi bir çıkmazdan bir başkasına sürükleyip durmakta. Elli yıl önce ulaşımının yüzde elli beşini demiryoluyla yapan ülkemizde bugün bu oran yüzde dört düzeyinde.
Kentlerimizin çağdışı görünümlerinin temel nedenlerinden biridir içinden geçen trenlerin ilkelliği ya da pek çok ilimizde olduğu gibi hiç geçmemesi.
Yöneticiler, yaptıkları kadar yapmadıklarıyla da ülkelerine karşı sorumludurlar.
Banka reklamındaki gibi, ülkenin bir ucundan ötekine hızlı trenlerin gelip gittikleri günlere ulaşabildiğimizde, halkımızın ve ülkemizin, dar görüşlü yöneticilerden kurtulduğunu, yeniden gerçek bir çağdaşlaşma sürecine girdiğini düşünebiliriz.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu