Ülkü Tamer

Falcı Sevdiye

11 Haziran 2011 Cumartesi
\n

Ali Dilberle kaç yıl önce tanıştık, dost olduk, hatırlamıyorum. Ben İkinci Yeni sularında kulaç atarken, o Sartrelarla, Genetlerle uğraşıyordu. Kimi akşamlar evinde toplanır, film seyrederdik. O zamanlar video, DVD nerede! 8 milimetrelik bir projeksiyon makinesi vardı Alinin. Ben Sirkeciye iner, Cemil Cevizlinin fotoğrafçı dükkânından kısacık, bilemedin onar dakikalık sessiz filmler alırdım. Laurel-Hardyler, Charles Chaplinler, Buster Keatonlar

\n

O filmler nasıl da can verirdi bize

\n

Zaman zaman Alinin projeksiyon makinesini alır, okula götürürdüm. Yedek subay öğretmen olarak yapıyordum askerliğimi. Beni Okmeydanında bir okula vermişlerdi. Sınıfta göstericiyi kurar, pencere camlarını gazete kâğıtlarıyla kapatır, film seyreder, sonra da seyrettiklerimizi tartışırdık.

\n

Sonra yıllarca görüşemedik Aliyle. Yaşam beni Cağaloğluna, Aliyi Yeşilçama savurdu.

\n

***

\n

Gazetemizin yarışmasında, Roman dalında ben de Seçiciler Kurulu üyesiydim. Bir baktım, Ali Dilber imzalı bir roman:Falcı. Hemen okudum; çok da sevdim. Yine Seçiciler Kurulu üyesi Konur Ertopun iki adayından biri olduğunu, Tahsin Yücelin de kitaba ilgisiz kalmadığını görünce sevindim. Demek kitabı özel nedenlerle sevmemişim diye.

\n

***

\n

Geçenlerde kitap olarak yayımlandı roman (Ozan Yayıncılık). Adı değişmiş, İstanbul Falcısı olmuş.

\n

Yapıt, Anadoludan İstanbula göç eden bir aileyi anlatıyor. Yedi kardeşten beşincisi olan Kambur Bekirin ağzından. Sevdiyeye odaklanarak.

\n

Sevdiye kim? Kambur Bekirin ortanca ablası. Altıncı hissi son derece güçlü. Küçük yaştan kardeşinin aklından geçenleri de, mahallede olacakları da söyleyen bir kız.

\n

Büyük kente göç edince deİstanbulun falcısı.

\n

***

\n

Elbette öyküyü anlatmayacağım burada. Zaten son derece renkli. Aileden yola çıkarak “70’li yılların manzarası çiziliyor. Sokak kavgaları, sağ-sol çatışmaları, cemaatlerin serpilmesi Ama bunlar, daha önce örneklerini gördüğümüz gibi, öykünün dışına çıkılarak kalın çizgilerle değil, alttan alta akan bir olağanlıkla veriliyor.

\n

Anlatım yalın, içten. Baştan sonra gülümsemeyle okuyorsunuz. İşte bir örnek, kitabın başında yer alan kısa giriş:Bu eserde yer alan metin bir romandır. Gerçek hayat ve kişilerle benzerlikleri varsa da bu sadece hoş bir rastlantıdır…”

\n

Ama benim asıl ilgimi çeken, ayrıntılar oldu. İnsanı bıktıran laf kalabalıkları değil. Hani, Çehovun bir sözü var:Duvarda bir tüfek asılıysa patlamalı.” Romandaki bütün ayrıntılar yapıta katkı sağlıyor.

\n

Bunda sanırım Alinin Yeşilçam serüveninin büyük katkısı var.

\n

İstanbul Falcısını zaman zaman alıp karıştıracağım kitaplar arasına koydum.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Notlar... 5 Ocak 2013
Yoksul Köylü 29 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları