Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Falcı Sevdiye
Ali Dilber’le kaç yıl önce tanıştık, dost olduk, hatırlamıyorum. Ben İkinci Yeni sularında kulaç atarken, o Sartre’larla, Genet’lerle uğraşıyordu. Kimi akşamlar evinde toplanır, film seyrederdik. O zamanlar video, DVD nerede! 8 milimetrelik bir projeksiyon makinesi vardı Ali’nin. Ben Sirkeci’ye iner, Cemil Cevizli’nin fotoğrafçı dükkânından kısacık, bilemedin onar dakikalık sessiz filmler alırdım. Laurel-Hardy’ler, Charles Chaplin’ler, Buster Keaton’lar…
\nO filmler nasıl da can verirdi bize…
\nZaman zaman Ali’nin projeksiyon makinesini alır, okula götürürdüm. Yedek subay öğretmen olarak yapıyordum askerliğimi. Beni Okmeydanı’nda bir okula vermişlerdi. Sınıfta göstericiyi kurar, pencere camlarını gazete kâğıtlarıyla kapatır, film seyreder, sonra da seyrettiklerimizi tartışırdık.
\nSonra yıllarca görüşemedik Ali’yle. Yaşam beni Cağaloğlu’na, Ali’yi Yeşilçam’a savurdu.
\n***
\nGazetemizin yarışmasında, Roman dalında ben de Seçiciler Kurulu üyesiydim. Bir baktım, Ali Dilber imzalı bir roman: “Falcı”. Hemen okudum; çok da sevdim. Yine Seçiciler Kurulu üyesi Konur Ertop’un iki adayından biri olduğunu, Tahsin Yücel’in de kitaba ilgisiz kalmadığını görünce sevindim. Demek kitabı özel nedenlerle sevmemişim diye.
\n***
\nGeçenlerde kitap olarak yayımlandı roman (Ozan Yayıncılık). Adı değişmiş, “İstanbul Falcısı” olmuş.
\nYapıt, Anadolu’dan İstanbul’a göç eden bir aileyi anlatıyor. Yedi kardeşten beşincisi olan Kambur Bekir’in ağzından. Sevdiye’ye odaklanarak.
\nSevdiye kim? Kambur Bekir’in ortanca ablası. Altıncı hissi son derece güçlü. Küçük yaştan kardeşinin aklından geçenleri de, mahallede olacakları da söyleyen bir kız.
\nBüyük kente göç edince de… İstanbul’un falcısı.
\n***
\nElbette öyküyü anlatmayacağım burada. Zaten son derece renkli. Aileden yola çıkarak “70’li yılların manzarası” çiziliyor. Sokak kavgaları, sağ-sol çatışmaları, cemaatlerin serpilmesi… Ama bunlar, daha önce örneklerini gördüğümüz gibi, öykünün dışına çıkılarak kalın çizgilerle değil, alttan alta akan bir “olağanlık”la veriliyor.
\nAnlatım yalın, içten. Baştan sonra gülümsemeyle okuyorsunuz. İşte bir örnek, kitabın başında yer alan kısa giriş: “Bu eserde yer alan metin bir romandır. Gerçek hayat ve kişilerle benzerlikleri varsa da bu sadece hoş bir rastlantıdır…”
\nAma benim asıl ilgimi çeken, ayrıntılar oldu. İnsanı bıktıran “laf kalabalıkları” değil. Hani, Çehov’un bir sözü var: “Duvarda bir tüfek asılıysa patlamalı.” Romandaki bütün ayrıntılar yapıta katkı sağlıyor.
\nBunda sanırım Ali’nin Yeşilçam serüveninin büyük katkısı var.
\n“İstanbul Falcısı”nı zaman zaman alıp karıştıracağım kitaplar arasına koydum.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Türkiye'deki sağlık sistemi ne durumda? Mersin Tabip Oda
- Çorlu tren faciası davasında 6 yıl sonra karar çıktı!
- Beslenme çantalarının içi boş kaldı...
- Böylesi görülmedi: Tavuk mu horoz mu?
- Özel yeni üye kampanyasını başlattı
- Bugün 23 Nisan! Arşiv görüntüleriyle Meclis'in açılışı..
- Erdal Sağlam'dan ekonomi analizi!
- Belediye başkanı 'sıkıntı olmayan belediyemiz yok' dedi
- Özdağ'dan hükümete Dünya Bankası tepkisi
- Meclis'te gerilim
En Çok Okunan Haberler
- Korhan Berzeg olayında yeni gelişme
- İstanbul'da zincirleme kaza
- Polis meslektaşlarına ateş etti
- Mert Hakan Yandaş'dan sosyal medyada çok sert tepki!
- Kadınlara 'Cehennemde yanacaksınız' diye bağırdı
- Müsavat Dervişoğlu İYİ Parti Genel Başkanı oldu
- 'Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak'
- Yıllar sonra gelen itiraf: 'Onlar varsa oynamam dedim'
- İYİ Parti'de tarihi kurultay: Seçim üçüncü tura kaldı!
- Kuryeden ‘görev tamam’ pozu!