Yazgülü Aldoğan

Yanlışta ısrar, yönetmek değildir

20 Ocak 2022 Perşembe

Zonguldak - Kilimli arasında sahil yolu yapıyorlar. Yol, denize sıfır. Karadeniz’in haşin dalgaları her seferinde geliyor, yolu yutuyor. Yazın yine yapıyorlar. Kışın deniz yine yutuyor! Erdoğan yolu açmakta ısrarlı. O törene yetiştirmek için işçilerin can güvenliği tehlikeye atılıyor; dalgalar iki adam boyu vururken işçi çalıştırılıyor dördüncü kez parçalanmış yolda. Bilimsel bir proje yok, teknik yok; sadece tek adamın talebi ve inadı var! Cehalet var: yola nazar değmiş deyip, yatırıp koca bir deve kestiler, kurban. Sonra da kabile devleti değiliz diyorlar. Deve keserek yol yapacağını zannedenden âlâ kabile devleti mi olur? Senin yanlış projenle dalgalara teslim ettiğin yolu, o boynunu kestiğin canın akan kanı mı kurtaracak? Yarın uyduruktan bir asfalt dökerler, Beyefendi gelir, kurdele keser; dalga gelir yolu götürür, araçlar denize uçar... Kimin umurunda!

BİTMEMİŞ EVLER

Geçen günlerde İzmir Bayraklı Belediyesi’ndeki deprem evlerini gördüm. Beyefendi tören yapılsın diye ısrar edince önden iki binayı alelacele boyamış, görüntüyü kurtarmışlar. Anahtar teslim töreni yapıldıktan sonra anahtarlar geri toplanmış! Çünkü inşaat devam ediyor, binaların arkası daha karkas! Sadece göz boyama. Bayraklı, İzmir depreminde en çok hasar alan yer. TOKİ’nin bitti dediği inşaatlar sürüyor, depremzedeler de konteynerlerde yaşıyor. Uzatmayacağım ama AKM, ana salon da tantanalı açılıştan sonra hâlâ kapalı. Çünkü teknik donanımı bitmedi!

ENFLASYON

Aralık 20, yeni bir milat oldu. Dış güçler değil, dış merkezler devreye girdi; para aldılar, para sattılar, bir şeyler yaptılar. Ne yaptıkları açık değil. Sormak yasak. Ekonomistler bu sistemle önümüzdeki yıllarda enflasyon yüzde 50’yi bulur diye tehlike çanlarını çalıyor. Sekiz gazete aynı manşet komikliği var ya, uçakta dağıtılan talimat üzerine başlığı atılan, bu kez oradan “2022 en parlak yılımız olacak” manşeti çıkmış. Yanlış ekonomi politikalarında ısrar ede ede Merkez Bankası’nda döviz kalmadı; enflasyon uçtu, paramız pul oldu, hâlâ “faiz sebep, enflasyon sonuç” diye papağan gibi ötüp yanlıştan vazgeçmiyorlar.

ONLARINKİ DE CAN!

Bir başka ısrar “yasaklı ırk” diye tabir ettikleri köpekleri ölüme terk etmekle sonuçlanan yanlış karar. Yıllardır “sokak köpeği” sorununa geçerli çözüm getirmediler. Yapılacak iş, üretimin ve satışın yasaklanması, başıboş köpeklerin kısırlaştırılması ve hayvanların sahiplerine kaydettirilmesi, çiplenmesi ve hayvanını ormana, sokağa terk edenlerin cezalandırılmasıydı. Hiçbiri yapılmadı. Sonra da sahipli ve dövüştürülmek üzere eğitilmiş iki köpek, bir çocuğa saldırtılıp onu yaralayınca, diğer köpeklere ölüm fermanı çıktı. Ocak ayının 14’üne kadar kısırlaştırılıp çiplenmeyecek “yasaklı ırk” köpekler için ağır ceza getirildi. Böyle bir operasyonun bu kadar kısa sürede yapılmasına imkân yoktu. Üstelik bu cins köpeklerin sahipleri genelde onları dövüştürmek ve üretip satmak için besleyen, sömüren borderline tiplerdi. O cezaları yememek için götürüp ormanlara attılar, sokaklara terk ettiler! Gönüllüler, yetişebildikleri kadarını topladı, yardımlarla kısırlaştırdı, yeniden yuvalandırdı. Ama iktidar belediyeleri bu kararnameleri fırsat bilip cinsine bakmadan, kulağı küpeli sokak canlarını da toplayıp RM’lere tıktı! Bu, o hayvanların orada aç kalıp, hastalanıp ölmesi demek. Gelen haberler ve görüntüler iç parçalayıcı. Pek çok RM’nin durumu korkunç. Hava soğudu, kafeslerin içinde, taşın üzerinde, açık havada, bir lokma ekmekle o hayvanlar yaşayamaz. Birbirlerini parçalıyor, ölenleri yiyorlarmış! Üstelik onlar mahallelerinde bakılıyordu, seviliyordu. Yasaya da aykırı yapılan. Ama ne gam. Bir zamanlar yaşanan Hayırsız Ada faciasının bir benzeri yaşanıyor; 1910 yılında dönemin belediye başkanı 80 bin kadar köpeği toplatıp ne su, ne de yiyecek bulunan Hayırsız Ada’ya atmış; hayvanlar açlıktan kırılmış. Bu utanç hikâyesinin benzeri yaşanıyor. O “yasaklı ırk” dediğiniz köpekler evde bakılıp sevgiyle büyütüldükleri zaman evin kedisinden bile korkuyor. Süre doldu, ne olacak çiplenmemiş, kısırlaştırılmamış hayvanlar? Onları da mı Hayırsız Ada’ya atacağız? Daha doğrusu, her konuda yanlış adımlar atıp can yakmaktan hiç mi vazgeçmeyeceğiz? Ne insana, ne hayvana, ne doğaya, ne ormana acıyan; sanatçıya, emeğe, kadınlara, gençlere sahip çıkmadan iktidarda kalma ve yararlanma amacına kilitlenmiş bir politika ile yanlışlara devam ediyorlar! TEK ADAM REJİMİ, bütün itirazlara kulak tıkayıp yanlışta inat demek.   



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları