Erinç Yeldan

Türkiye Kalkınma Bankası Çalışanları Uyarıyor

19 Kasım 2014 Çarşamba

Türkiye Kalkınma Bankası çalışanı meslektaşlardan hafta başında bir mektup aldım. Bu köşede sıklıkla dile getirmeye çalıştığım ve kanımca Türkiye’nin çok önemli bir sorunu haline dönüşen “sanayisizleş(tir)me ve planlama ufkunun yok oluşu” konularına birinci elden deneyimlerini aktardıkları bu mektubu aynen yayımlamayı uygun gördüm. Bu katkı için tüm emeği geçen çalışma arkadaşlarımıza teşekkür ederim.

***

Sayın Prof. Dr. Erinç Yeldan,
Bir süre önceki bir yazınızda, imalat sanayi katma değerinin, GSYH içindeki payını, 1998 - 2012 dönemi itibarıyla vermiştiniz ve yüzde 24’lerden yüzde 15’lere gerileyişini de sanayisizleşme olarak tarifleyerek isabetle dikkat çekmiştiniz.
Son altı aydır sizin bu tespitiniz, ekonomi yönetiminin üst düzeylerinde de seslendirilir oldu. Onlar da, inşaat destekli büyümenin sonuna gelindiğini, sanayinin payının artırılması gerektiğini sıkça vurgulayarak,
Türkiye’nin yeni bir sanayileşme öyküsüne ihtiyacı olduğu ve bunun için de Türkiye Kalkınma Bankası’na büyük görevler düştüğünün altını çizmekteler. Bu tespite, Türkiye Kalkınma Bankası çalışanları olarak bizler de iştirak ediyoruz. Çünkü hem kendi tecrübelerimiz ve birikimlerimizden hem de Çin’den Japonya’ya, Rusya’dan Hindistan’a, Almanya’dan Fransa ve İtalya’ya sanayileşmesini başarı ile tamamlamış ülkelerin pratiklerindeki kamusal kalkınma bankalarının örneklerinden biliyoruz. İşte bu nokta TBMM, Plan Bütçe Komisyonu’nun gündemindeki Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanun ve KHK’lerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı bağlamında sizinle birkaç hususu özet olarak paylaşmak istiyoruz; ?Bahse konu kanun tasarısı ya da “torba kanun” ile 40 yıllık Türkiye Kalkınma Bankası’nın kuruluşunu düzenleyen 4456 Sayılı Kanunun nerede ise tamamı yürürlükten kaldırılarak, bankamızın kamu ile bağı, Ankara ile ilgisi koparılmakta, Sayıştay denetimi kapsamından çıkarılmakta ve devlet malı niteliğinde haczedilemez olan mal varlığı da piyasa koşullarına teslim edilerek her türlü istismara açık hale getirilmektedir.
?Bugün itibarıyla Türkiye Kalkınma Bankası’nın personel sayısı 644’tür. Bu personelin yüzde 50.1’i (323 kişi) mesleğe yarışma sınavı ile girmiş ve yine yazılı sınav ile yetki almış, dil sınavı ve uzmanlık tezi ile uzman ve beş yıl sonra da sözlü sınav ile kıdemli uzman olmuş, kariyer – ihtisas personeli ve bu kariyerden gelen yöneticilerden oluşmaktadır.
?Banka personelinin tümünün sahip olduğu kamu güvencesi, kanun tasarısı ile ortadan kaldırılmaktadır. Çalışanların, 4857 Sayılı İş Kanunu’na tabi kılınarak, yıllık sözleşmelerle istihdam edilmesi planlanmaktadır. İş Kanunu çerçevesinde güvencesiz çalışmayı kabul etmeyenler de banka özelleştirme kapsamında olmamasına rağmen ihtiyaç fazlası personel statüsünde Devlet Personel Başkanlığı havuzuna devredilecektir. Ve böylece, personelin tüm teknik birikimi ve kariyeri ve de aile düzeni yıkıma uğrayacaktır.
?Daha tasarı kanunlaşmadan, Türkiye Kalkınma Bankası’nda çalışma düzeni ve barışı örselenmiştir. Genci ve kıdemli personeli ile tüm çalışanları, haklı olarak gelecek kaygısı sarmıştır. Bu kaygıya, düşük ücretlerle çalışılan Banka’nın finans merkezi (!) İstanbul’a taşınacağı söylentileri de eşlik edince huzursuzluğun boyutu büyümektedir.
?Takdir edersiniz ki, böyle bir kaotik ortamda, dağıtılmış ve birikimi yok varsayılmış kamu güvencesiz personel ile Türkiye’nin yeni bir sanayileşme öyküsüne destek vermek imkânsızdır.
?Oysa yapılacak iş son derece nettir. Türkiye Kalkınma Bankası mevcut hukuki statüsünü sürdürmeli ve kariyer personeli emsal kurumlarda olduğu gibi 3600 ek gösterge ve 2000 tazminat ile desteklenirken, diğer personelin de durumları bunun paralelinde yeniden gözden geçirilerek iyileştirilmelidir. Bu tür bir iyileştirmenin devlete herhangi bir maddi yükü de bulunmamaktadır.
Durumu aracılığınızla kamuoyu ile paylaşırız.
Saygılarımızla.
Türkiye Kalkınma Bankası Çalışanları.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları