Sirkeci Destekli Bir New York Anlatısı

Sirkeci Destekli Bir New York Anlatısı

06.01.2015 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Herkesin övünç kaynağı kendine.
Bendeniz de Egemen Bağış’ı çok erken tanımış olmakla övünürüm!
Kendisi de bununla övünür mü bilemem;
Ama bu övüncün bir paydaşı da Bülent Arınç’tır!
Egemen’i aynı vesile ile ve eşzamanlı olarak birlikte Amerika’da tanımıştık.
Yaşını hiç göstermiyordu. Tığ gibi sayılmasa da inceden bir delikanlıydı.
Siyasete davet edildikten sonra, göz doldurmak için olacak, göbek ve saç bıraktı.
Tanıştığımızda Amerikan Dışışleri Bakanlığı’nın resmi “tercüman-rehber”i idi.
1998 yılı idi. Şimdi bazıları fiziken, bazıları da siyaseten rahmetli olmuş altı kişilik bir milletvekili grubu idik.
Amerikan Kongresi’nde “yasaların nasıl çıkarıldığını, komisyonların nasıl çalıştığını yerinde görmek üzere” davet edilmiştik.
Aramızda dil bilmeyenler vardı.
Ve dönemin Refah Partisi Grup Başkanvekili Arınç’ın ısrarına rağmen, TBMM dış göreve gidenlere yaptığı iyiliği, bize yapmadı. Tercüman görevlendirmedi.
Nedenini Washingtan’a inince bizim büyükelçilik yetkilileri açıkladı:
“Davet Amerikalıların. Burada kural, tercümanı Amerikalıların vermesidir!”
Egemen, henüz 28 yaşında idi.
Yeteneklerine “iş üzerinde iken” tanık olmuştuk.
Becerikli, iş bitirir ve çok girişkendi.
Örneğin, bozulan fotoğraf makinemi tamir etirmek için, benim için New York caddelerinde dükkân dükkân gösterdiği cansiperane gayreti unutmam mümkün değil.
Daha sonra da kamerayı yaptırıp Türkiye’ye postalamıştı.
Onarım için biraz da tereddüt ederek kendisine 100 dolar bırakmıştım. Niye tereddüt? Egemen’in nedense bakışları bende, biraz da nostaljik bir güvensizlik hissi uyandırmıştı.
Gözlerinin akı mı biraz fazlaydı, yoksa o günlerde saçsız olan başı mıydı bu hissi uyandıran, bilemiyorum. Ama biraz nostaljikti, onu biliyorum.
İlkokula giderken tatil günleri babamın Sirkeci’deki lokantasında kasada otururdum. Adliye ve emniyet müdürlüğü komşumuzdu. Jandarma veya polis eşliğinde gelen bazı müşterilerin yüz ifadeleri zihnime kazınmıştı. Sülün Osman, devamlı müşterilerimizdendi örneğin... O dönemin ünlülerinden Berbat Süleyman da bir-iki kez jandarma eşliğinde yemeğe getirilmişti. Oturduğum yerden onları izlerdim. Söz konusu güven olunca, muhatabımın yüz çizgileri ile çocukken kafama yazılan, ünlülerin o yüz ifadeleri arasında bir paralellik aramak bende bir tür alışkanlık olmuştu. Ama Allah’ın New York’undaydık. Yanımda esprili ve candan olmaya da çalışan yardımsever bir “vatandaşım?” vardı. Kendimi frenlemek gereğini hissettim. Onca yıl öncesinin adliyelik “tipleri” ile Manhattan’da yanımda yürüyen yardımsever “tercümanım” arasında paralellik kurmak biraz ayıp kaçıyordu. Yine de 100 doları biraz tereddütle verdim. En kötü ihtimal kameram geri gelmezse bana “ABD’li Tercüman ve 100 Dolar” diye bir yazı çıkar diye düşündüm!
Kim tahmin edebilirdi, 100 doları tereddütle emanet ettiğim “tercüman-rehberim” birkaç yıl sonra Türkiye’nin kaderine hükmedecek bir bakan ve başmüzakereci olacak?
Hayat işte!..
Ve aynı başmüzakerecinin, İranlı bir işadamı ile enseye tokat ilişki yüzünden Yüce Divan’lık olacağını?
Dedik ya yine hayat!
Egemen’e gıyaben haksızlık yapmıştım. Kamerayı onartıp gönderdi.
Üstelik yazdığı nazik mektuba göre de kendisine 3 dolar 15 cent borçluydum.
Birlikte aynı çatı altında görev yaptık. Ama bir türlü bu parayı ödeyemedim.
17-25 olayı patlak verdikten sonra ise karşısına elimde, 3 dolar 15 cent ile dikilsem, ima yollu hakaret ettiğimi sanarak muhtemelen beni korumalarına dövdürürdü.

***

Uçak biletimizi değiştirmek için havayolu şirketi ile giriştiği zorlu pazarlık ve sergilediği cerbeze ile de gerçekten tüm heyetin takdirini kazanmıştı.
Ama bir husus hepimizin zihnimize çengelli iğne gibi takılıdır.
Bazen aramızda “Bu Amerikalılar 550 kişi arasında bizi niye seçtiler. Yoksa...” diye yarı şaka dikenli - zehirli ihtimaller üzerinde konuşurduk.
Bir ara bizim büyükelçilik yetkilileri bizi nezaketle uyarmıştı:
“Efendim takdir sizin. Ama yine de tercümanlar yanınızdayken daha dikkatli konuşmak da yarar olabilir... Malum ya...”

***

Egemen’le iki yıl sonra bu kez Ankara’da beraber olduk.
Bu kez Amerika’dan gele
n bir heyetin başındaydı.
İki yıl sonra da AKP milletvekili olarak Meclis sıralarında karşılaştık!
Çok geçmeden, Tayyip Bey’in tek eksiği olarak gösterilen “lisan sorunu”nu halletmekle görevlendirildi.
“Özel Başdanışman-Baştercüman” olunca Arınç’ı bilemem ama bendeniz pek şaşırmadım.
Daha sonra attığı “hakaralı-makaralı” tweetlere de, ortaya saçılan hediye paketleriyle ilgili ile iddialara da...

Paralel Tevatür...
Mülkiye’de ve Dışişleri koridorlarında eskiden beri anlatılan bir şehir efsanesi vardır:
1950’lerin ortaları, Kore Savaşı sonrası...
Washington’a Büyükelçi olarak Melih Esenbel atanır.
Amerikan Başkanı General Eisenhower’dir. Büyekelçi Esenbel güven mektubunu Başkan’a sunarken, Başkan da ona bir dolmakalem armağan eder.
Üzerinde Eisenhower’in isminin baş harfleri: IKE.
Bu bir yabancı büyükelçi için önemli, onurlu bir amağandır.
Eskiden dolmakalem, beyaz mendil gibi yaka cebine takılırdı.
Esenbel de görev yaptığı 4 yıl boyunca kalemi yakasından çıkarmadı.
Tevatür şu:
O dolmakalemin tepesinde bir mikrofon vardır...
2002 sonrası tedavül eden paralel bir tevatür de şudur:
Teknoloji gelişse de en iyi dinleme, cebe kunalacak kalemle değil, içeriye yerleştirilecek “insan”la olur!  

Yazarın Son Yazıları

Meşrubat Trump'tan meşruiyet...

Meşrubat Trump'tan meşruiyet...

Devamını Oku
30.11.2025
Risk-almak vermek

En dehşetengiz proje nedir?

Devamını Oku
23.11.2025
Abalar Feda Muazzez Hanım'a

Abalar fena Muazzez Hanım'a

Devamını Oku
16.11.2025
10 Kasım sırtlanlığı

10 Kasımlarda “Atam sen rahat uyu!” sloganını duyamaz olduk: Biliyoruz ki “Saygı duruşu, sap gibi durmaktır” diyen zihniyet iktidar olduğundan beri Atatürk’e rahat uyu demenin manası yok.

Devamını Oku
09.11.2025
Kasım notları

Kasım notları

Devamını Oku
02.11.2025
Durumlara rağmen doğa yasası şaşmaz

Para politikalarının mucidi ünlü ekonomist Milton Friedman (1912-2006) sanki bizimki için söylemiş: “Bir hükümet, bazen bir sorunu çözmeye kalkınca o sorun daha da büyük bir sorun haline gelir!”

Devamını Oku
26.10.2025
Şeytan-ı Racim-10.10.10

Ankara Tren Garı, Cumhuriyetin belleğinde bir istasyondan fazlasıdır.

Devamını Oku
12.10.2025
Trump ile trampa

Meşruiyet değildir AKP’nin en müşkül işi, müşkül odur ki meşruiyet ararken kördüğüm eder memlekette her işi.

Devamını Oku
28.09.2025
Amerikan açık pokeri

ABD’nin değil, dünyanın da tek adamı (!) Trump, sonunda bizim tek adamımız Erdoğan’ı bu perşembe günü Beyaz Saray’ında kabul edecek. Yaşasın.

Devamını Oku
21.09.2025
Kemal Bey... Tarihi ve talihi

Yarın 15 Eylül, tarihi bir gün.

Devamını Oku
14.09.2025
Baba-oğul ilişkisi

“Hırsızlık oğuldan babaya değil, babadan oğula geçer. R.T. Erdoğan 1994”.

Devamını Oku
07.09.2025
Babadan numarasız selefe...

Tayyip Bey’in bekası için mesai harcayan etkili-yetkili külliye başdanışmanlarının 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in konuşmalarını da inceledikleri biliniyor.

Devamını Oku
31.08.2025
Erdal İnönü ve Kürt ittifakı...

TBMM tatilde, malum komisyon salı günü yine de toplanıyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Kutlu olmayasıca Sevr!

Bugün 10 Ağustos 2025.

Devamını Oku
10.08.2025
Komisyonun yazgısı!

Şu satırlara bakar mısınız?..

Devamını Oku
03.08.2025
Yapay zeka Bodrum'da

Bodrum'da yabancı turistler ayrılırken okudukları kitapları otel lobilerindeki kitaplıklara “armağan” ediyorlar.

Devamını Oku
27.07.2025
Altan abisiz gazetecilik...

“Gazeteci olunmaz. Gazeteci doğulur” gerçeğine inanan kuşaktandı...

Devamını Oku
20.07.2025
Paşa gönül ittifakı...

Günlerdir tonlarca laf, demeç, açıklama, nutuk...

Devamını Oku
13.07.2025
Sessiz sabotaj...

İktidar belli ki geceleri meydanlardan caddelere taşan on binlerin, yüz binlerin anaforuna kapıldı.

Devamını Oku
06.07.2025
Keşke mutlak butlanlansa...

Tayyip Bey'e siyasette ikbal yolunu açanlar onu milletvekili bile değilken Beyaz Saray’da ağırlayanlardı.

Devamını Oku
29.06.2025
Bir yıldız kaydı...

Bugün Çetin Altan’ın 98. doğum günü. Kemal Gür’ün ölümünün de 4. günü. H Çetin Altan’ın sadık okurlarındandı.

Devamını Oku
22.06.2025
TERÖR ÇÖPLÜĞÜ ORTADOĞU...

Komisyonumuz 'yağmasa da gürlemeye' kararlı!

Devamını Oku
15.06.2025
Hepimiz bir tür kurbanız bayramı...

Kutlu olsun! Bayram gönüllere de gele, daha da gitmeye.

Devamını Oku
08.06.2025
MHP’nin ‘görünmez el’i

Tüm siyasal partiler kurulurken fabrika ayarına sahiptir. Zamanla ve/veya parti yönetimleri el değiştirdikçe bu ayar değişir, bozulur, tanınmaz hale gelebilir.

Devamını Oku
01.06.2025
Başbuğdan Bahçeli’ye vasiyet mi?

Bu bir “belge” yazı.

Devamını Oku
25.05.2025
Gitanjali ve Ecevit

Bugün 18 Mayıs 2025.

Devamını Oku
18.05.2025
Notre Dame’ın değil, TC’nin iki kamburu

Notre Dame’ın değil, TC’nin iki kamburu

Devamını Oku
11.05.2025
Nermin... Bir Cumhuriyet şarkısı

Nermin... Bir Cumhuriyet şarkısı

Devamını Oku
27.04.2025
Baharlar tekin değil!

Baharlar tekin değil!

Devamını Oku
13.04.2025
Ucuz üyelik yahnisi

Ucuz üyelik yahnisi

Devamını Oku
06.04.2025
Meydan bayramı

Meydan bayramı

Devamını Oku
30.03.2025
Beyaz Türk olarak bir Kürt portresi

Beyaz Türk olarak bir Kürt portresi

Devamını Oku
23.03.2025
‘Kurucu önder’in kaleminden

‘Kurucu önder’in kaleminden

Devamını Oku
16.03.2025
Biri ötekine ihanet ederse...

Biri ötekine ihanet ederse...

Devamını Oku
09.03.2025
Tek tabanca Kürt’ü arzımdır

Tek tabanca Kürt’ü arzımdır

Devamını Oku
02.03.2025
Muamma ve Doruk ile Nehir

Muamma ve Doruk ile Nehir

Devamını Oku
09.02.2025
Tekerrür ve tashih

Tekerrür ve tashih

Devamını Oku
02.02.2025
Monşersiz diplomasi

Monşersiz diplomasi

Devamını Oku
19.01.2025
Maziye bak ileriyi gör

Maziye bak ileriyi gör

Devamını Oku
12.01.2025
Aklımızdaki meret soru...

Aklımızdaki meret soru...

Devamını Oku
05.01.2025