İnsani maskeli müdahalenin kefareti
Ahmet İnsel
Son Köşe Yazıları

İnsani maskeli müdahalenin kefareti

17.11.2015 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

ABD yönetimi, kimyasal silah yalanına dayanarak 2003’te Irak’a saldırdı. Yalan çok açıktı. Örneğin, uzun yıllar Birleşmiş Milletler namına Irak’ta silah denetçiliği yapan Scott Rider’le yapılan söyleşide, bu iddialar çürütülüyor, yalan politikasının amacı gösteriliyordu. Söyleşinin Türkçe çevirisini içeren kitapçık 2002 yılının son aylarında Irak’a Savaş başlığıyla yayımlandı (Metis Yayınları). Rider, Saddam Hüseyin’le El Kaide arasında bağ olduğu iddiasının da yalan olduğunu belirtiyordu. Irak’ta dış müdahaleyle rejim değiştirmenin demokrasi yolunu açmayacağının altını çiziyordu. Kitapta, Bush yönetiminin bir kıyamet senaryosu tasarladıkları, bunun kıyamet sonrası temizlenerek yeniden doğuş inancının bir tür tezahürü olduğu vurgulanıyordu.
ABD yönetimi bilerek ve isteyerek Ortadoğu’da kaos yarattı. Bu kaostan yeni bir düzen, büyük Ortadoğu düzeni çıkacağına inanıyordu. Türkiye’de iktidara AKP yeni gelmişti. Tayyip Erdoğan, Irak’a saldıracak ittifak içinde yer alınması için bastırıyordu. O zaman bütünüyle Erdoğan’ın iradesine tabi bir güç aygıtına dönmemiş olan AKP içindeki direnç, Türkiye’nin bu kirli savaşa bulaşmasını engelledi. Meclis’in yarısı ve gerçekleşen büyük sivil toplum hareketlenmesi, Erdoğan hükümetlerini hesabını zor verecekleri bir sorumluluktan, Tayyip Erdoğan’a rağmen, kurtardı.
ABD ve müttefiklerinin saldırısı, “insani müdahale” kavramı içinde meşrulaştırılmaya çalışılmıştı. Irak’a saldırıdan sonra, bu insani müdahalelerin aynı zamanda “insani kılıflı emperyal müdahale” olduğu daha fazla açığa çıktı.
Libya’ya saldırı da insani müdahale kılıflı emperyal müdahaleydi. Dönemin Fransız cumhurbaşkanı Sarkozy’nin kışkırttığı, sonra başını çektiği bu saldırının Irak’ta olanlardan ders çıkarmamış olması mümkün değildi. Irak’ta halen devam eden büyük kaos, Bush yönetiminin, Libya’da devam edeni ise Sarkozy ve şûrekasının insanlığa karşı işlediği suçlar olarak tarihe geçecek. Ama Fransa’da yegâne sorumlu Sarkozy değil elbette. 13 Kasım saldırılarının ardından, “Neden Fransa” sorusuna yanıt olarak, Fransız basınında Fransa’nın uzun yıllardır yürüttüğü iç ve dış politikaların sorumluluğu, örneğin JeanFrançois Bayart’ın “Bumerangın geri gelişi” başlıklı yazısında olduğu gibi, vurgulanıyor.
Ya Suriye’de ki kaos? Fehim Taştekin, geçen haftalarda yayınlanan kitabında, Suriye’de Arap isyanları sonrasında yaşanan karşılıklı dezenformasyon politikalarını, provokasyonları, cahil cüretiyle yapılan hesapları, kirli ilişkileri, Esad rejiminin sorumluluklarını da hiç küçümsemeden, etraflı biçimde inceliyor (Suriye; Yıkıl Git, Diren Kal!, İletişim Yayınları). Suriye toplumunu belki kalıcı biçimde yok eden, en azından telafisi bir daha mümkün olmayacak bir yıkıma sürükleyen yolun sorumluları içinde gene ABD var, Fransa var, petrol zengini Arap monarşileri var. Bu sefer Türkiye de var.
Taştekin kitabında, yaşanan vekâlet savaşında Türkiye yönetiminde birden kabaran emperyal hevesi, içine balıklama dalınan dinsel kimlikli çatışma tahayyülünü küçük detaylarına kadar ele alıyor. Suriye konusunda bir müddet dış müdahaleye ayak direyen AKP yönetiminin, aniden tavır değiştirip nasıl insani maskeli emperyal müdahalenin parçası olduğunu gösteriyor.
Bugün bunların dile getirilmesi iktidar safında ya terör propagandası ya da düşmanla işbirliği yapmak olarak tanımlanıyor. Halbuki bağnaz, saplantılı ve kibirli AKP yönetimi kabul etmemekte dirense de, Suriye politikası bütünüyle iflas etti. Bununla kalmadı, yaratılan büyük kaosun sorumluları arasında, Taştekin’in kitabının da gösterdiği gibi, Türkiye yönetimi en ön sırada yer alıyor. Ayrıca bu son kaosun yarattığı çalkantının, Türkiye toplumunu Suriye’den sonra en büyük kaybedenlerden biri haline getirmesi ihtimali yüksek.
Bumerang bizde de Suruç, Ankara katliamlarıyla geri döndü. Ama AKP yönetimi ve destekçileri, “Suriye’deki kardeşlerimizi yalnız bırakamazdık...” türünden, ucuz tiradlarla ve Türk devlet aklının kadim Kürt korkusunu tetikleyerek, sorumluluklarının üzerini örtmeye, bunları tartıştırmamaya çalışıyorlar. Ve Suriye konusunda atgözlüklü politikalarında ısrar ediyorlar. Nereye kadar?

Yazarın Son Yazıları

Hınç politikaları ve nihilizm

Hınç politikaları ve nihilizm

Devamını Oku
04.09.2018
Bir otokrat prototipi

Bir otokrat prototipi

Devamını Oku
01.09.2018
Kayırma ekonomisinin bedeli

Kayırma ekonomisinin bedeli

Devamını Oku
28.08.2018
Üzerine suç atmanın dayanılmaz hafifliği

Üzerine suç atmanın dayanılmaz hafifliği

Devamını Oku
25.08.2018
Trump ve yeni otoriterizm

Trump ve yeni otoriterizm

Devamını Oku
21.08.2018
Büyük kriz gözüktü

Büyük kriz gözüktü

Devamını Oku
14.08.2018
İş Allah’a kalınca....

İş Allah’a kalınca....

Devamını Oku
11.08.2018
Anti-konformist gericilik ve yavaşlayan küreselleşme

Anti-konformist gericilik ve yavaşlayan küreselleşme

Devamını Oku
07.08.2018
Yeni-patrimonyalizm üzerine

Yeni-patrimonyalizm üzerine

Devamını Oku
04.08.2018
Liberalizmden doğan otoriter kapitalizm

Liberalizmden doğan otoriter kapitalizm

Devamını Oku
14.07.2018
Erdoğanizm Türkiyesi

Erdoğanizm Türkiyesi

Devamını Oku
10.07.2018
Post-komünist otoriter kapitalizm

Post-komünist otoriter kapitalizm

Devamını Oku
07.07.2018
Otoriter kapitalizmin geleceği

Otoriter kapitalizmin geleceği

Devamını Oku
03.07.2018
Kindar nesil böyle yetiştirilir

Kindar nesil böyle yetiştirilir

Devamını Oku
30.06.2018
Durum budur…

Durum budur…

Devamını Oku
26.06.2018
Yarın ve ötesi

Yarın ve ötesi

Devamını Oku
23.06.2018
Paçalardan akan ne?

Paçalardan akan ne?

Devamını Oku
19.06.2018
Kibrin otokrat hali

Kibrin otokrat hali

Devamını Oku
16.06.2018
Siyasette yalan ve yanlış

Siyasette yalan ve yanlış

Devamını Oku
12.06.2018
Tayyip Erdoğan pişman mıdır?

Tayyip Erdoğan pişman mıdır?

Devamını Oku
05.06.2018
Gazeteci istihbaratçıyla işbirliği yapınca...

Gazeteci istihbaratçıyla işbirliği yapınca...

Devamını Oku
02.06.2018
Dindaş/ırktaş demokrasisi

Dindaş/ırktaş demokrasisi

Devamını Oku
29.05.2018
Cumhurbaşkanı koruması PÖH’e teslim

Cumhurbaşkanı koruması PÖH’e teslim

Devamını Oku
26.05.2018
Üfürükçü hoca analizleriyle ekonomiyi yönetmek

Üfürükçü hoca analizleriyle ekonomiyi yönetmek

Devamını Oku
22.05.2018
HDP’nin alacağı oyun önemi

HDP’nin alacağı oyun önemi

Devamını Oku
19.05.2018
AB Sayıştayı’ndan YİP uyarısı

AB Sayıştayı’ndan YİP uyarısı

Devamını Oku
15.05.2018
Enkaza işaret etmek yeterli değil

Enkaza işaret etmek yeterli değil

Devamını Oku
12.05.2018
Diktatörler seçimle gider mi?

Diktatörler seçimle gider mi?

Devamını Oku
08.05.2018
HDP kilit parti olabilir

HDP kilit parti olabilir

Devamını Oku
05.05.2018
Seçim öncesi 1 Mayıs

Seçim öncesi 1 Mayıs

Devamını Oku
01.05.2018
Uzatmalı iktidar Ermenistan’da beş gün sürdü

Uzatmalı iktidar Ermenistan’da beş gün sürdü

Devamını Oku
24.04.2018
Ahlak düşkünlüğü siyaseti ve huzur ihtiyacı

Ahlak düşkünlüğü siyaseti ve huzur ihtiyacı

Devamını Oku
21.04.2018
Başkanlığı bir türlü bırakamayanlar

Başkanlığı bir türlü bırakamayanlar

Devamını Oku
17.04.2018
Trump’ın kuyruğundaki Macron

Trump’ın kuyruğundaki Macron

Devamını Oku
15.04.2018
Fransa’da yeniden laiklik tartışması

Fransa’da yeniden laiklik tartışması

Devamını Oku
14.04.2018
Satranççıya karşı tavlacı

Satranççıya karşı tavlacı

Devamını Oku
10.04.2018
Seçimli tek adam olmanın bazı zorlukları

Seçimli tek adam olmanın bazı zorlukları

Devamını Oku
07.04.2018
Sessiz devrimden kültürel karşıdevrime

Sessiz devrimden kültürel karşıdevrime

Devamını Oku
03.04.2018
Macron SDG’ye hangi vaatte bulundu?

Macron SDG’ye hangi vaatte bulundu?

Devamını Oku
31.03.2018
Irkçılığı besleyen yalan haberler

Irkçılığı besleyen yalan haberler

Devamını Oku
27.03.2018