‘Şah yasası’ devrede

17 Nisan 2016 Pazar

Alman usulü, dolaysız, “aşağılayıcı eleştiri/Schmahkritik” ismini taşıyan şiiri nedeniyle yargılanacak olan komedyen Böhmermann’ı, RTE “Şah yasası” ile vurdu.
Almanya’da bu ceza yasasının 103. maddesi -teoride!- yabancı devlet başkanlarına hakaretten 5 yıla varabilecek hapis cezaları öngörüyor. “Teoride” diyorum çünkü madde ceza yasasında öylece duruyor ama yarım yüzyıldır kullanılmıyor.
1967’de yasayı en son “despotlukta sınır tanımayan” İran Şahı çalıştırmak istemiş.
Almanya’ya yaptığı bir gezide hiç hoşlanmadığı gösterilerle karşılaşan Rıza Pehlevi; Alman otoritelerinden bu yasayla göstericilere had bildirmelerini talep etmiş.
Ama Şah 50 yıl önce bunun üstesinden gelememiş. Alman içişleri bakanı bir uçağa atladığı gibi kendisini Tahran’da bulmuş. Ve Şah’ı gereksiz ısrarından caydırmış.
Ancak olay Almanlarda unutulmaz izler bıraktığı için, “103. Madde” o günden bu yana “Şah yasası” olarak anılagelmiş.
“Şah yasası”nın namı diğer lakabı.. “majeste/ haşmetmeabı tahkir tezyif” anlamına gelen “laesae majestatis”.

Mutlak güç simgesi
“Haşmetmeap Erdoğan” (4 Haziran 2011) ve “Eyy Merkel sen kimsin?” (31 Mart 2016) başlıklı “Sağnak”larda da anlatmıştım...
Latincede “majesteyi aşağılamak” anlamına gelen “laesae majestatis”, ortaçağ krallık dönemlerinden kalma bir kavram.
Hükümrana o dönemde imayla dahi eleştiride bulunmak bile bir “laese majestatis” sayılırdı. Bu gaflete düşen, kellesini yitirirdi.
Suçu işleyen bir devletse “savaş” çıkardı.
“Majesteyi tahkir”in bunca ağır yaptırımlarla karşılık bulmasının nedeni, hükümranların sorgulanamaz bir mutlak güce sahip olmalarıydı.
“Güçler ayrılığı”, “ifade özgürlükleri” ve “demokrasi” icat olmamıştı. Halk kalabalıkları “tebaa”ydı. “Efendi”ye itaatle yükümlüydüler.
Demokrasilerin ufukta belirmesiyle “laesae majestatis” kadük oldu. Almanya, İtalya gibi bazı AB ülkelerinin ceza yasalarında hâlâ muhafaza edilmekle birlikte, yasanın son dönem pratiğine Avrupa’da hiç tanık olunmadı.
Erdoğan işte Avrupa tarihinde bu kerte “küflü” bir yasayı gündeme getiriyor.
Alman Parlamentosu’nda sosyal demokrat grubun başkanı olan Thomas Oppermann, bu yüzden isyanını; ‘Laese majestatis’ yasasıyla hicivi yargıya götürmek çağdışıdır!” diye ifade ediyor.
Başka deyişle Erdoğan değme “ortaçağ gericiliğiyle” bir tutuluyor.
Böhmermann isimli, kimsenin tanımadığı vasat bir komedyeni parmağa dolamanın ilk etkisi bu.

Coca Cola reklamı gibi
İkinci etki; Frankfurter Allgemeine Zeitung’un da ifade ettiği gibi Böhmermann’a “Coca-Cola’dan bu yana görülmüş en eşsiz reklam kampanyasını” sunmak. Böhmermann tüm Avrupa basınınn baş sayfasında. “Schmahkritik” şiirini duymayan kalmadı. ZDF “terbiyesiz şiiri” sözde sansürledi. Ama “majestelerini tahkir”in çağımızda yeniden devreye girmesine bilenen Avrupa gazeteleri, şiirin habire tercümesini veriyor. Saygısız okur yorumlarında da pıtrak gibi -heyhat!- şiirden “tercümeler” ortalığa saçılıyor. Sağ ve sol basın, ender görülen koroyla baskıcı sansürü lanetliyorlar.
Üçüncü etki Merkel’in koalisyon ortağı sosyal demokratlarla yaşadığı gerilim oluyor. Ankara’nın baskısıyla bir Alman vatandaşının yargılanmasının önünü açan Merkel, koalisyon ortaklarının top ateşine tutuluyor. Gerilim, Türkiye ile alttan alta bir “soğuk savaş”a dönüşüyor.
Son olarak.. dördüncü etki, köhne ‘Şah yasası’nın Alman ceza kanunlarından çıkarılması... Kirli mülteci anlaşması nedeniyle kendisini Erdoğan’ın kaprislerine bağımlı hisseden Merkel; beri yandan “ortaçağ artığı” “laese majestatis”ı kaldıracağını ilan ediyor!
Erdoğan-Böhmermann krizinin olumlu tek yanı bu. “Ortaçağ zihniyeti kalıntıları”, Avrupa mevzuatından ayıklanıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları