Özgür Mumcu

Tutulan yol

04 Ocak 2017 Çarşamba

Memleketimiz terör saldırılarından çok çekmiş bir memlekettir. Buna rağmen tarihinde bu kadar sık ve yoğun toplu katliamlarla karşılaştığı bir dönem yok. Bütün bunlar istikrarın tek teminatı olduğu söylenen tek parti iktidarında ve OHAL rejiminde oluyor. Herhalde bir yerde yanlışlık olduğunu en büyük iktidar yanlısı dahi açıkça söylemese bile hissediyordur.
Her şeyi kontrol altına almaya çalışırken hiçbir şeyi kontrol edemeyen bir siyasi anlayış var. Yılbaşı gecesi İstanbul’da görülmemiş güvenlik tedbirleri vardı. Buna rağmen Reina’daki katliamın gerçekleşmesi ve saldırganın kayıplara karışabilmesi izah edilebilir gibi değil.
Akabinde, memleketin en güvenli yeri olması gereken yerlerinden havalimanı apronunda Barbaros Şansal’ın lince uğraması, yetkililerin akıllarının felç olup olmadığını sorduruyor.
Bir polis memuru bir büyükelçiyi öldürmüş, bir gece kulübü ağır bir terör saldırısına uğramış ve uluslararası havalimanımızın apronuna rahatlıkla giren bir kitlenin saldırısı engellenemiyor.
Reina saldırganı bırakalım önlenmeyi yakalanamazken, laiklik çağrısı yapan Halkevi üyeleri İçişleri Bakanlığı’nın Twitter hesabından hedef gösterilip gözaltına alınıyor.
Yılbaşı gecesi olası terör saldırıları için uyaran Ahmet Şık tutuklanıyor.
Devlet enerjisini muhalifleri susturmaya sarf etmeye alışmış, memleket büyük bir güvenlik açığına düşmüş, sarsılıyor.
Bu sarsıntı kınamayla ya da bir terörist serbestken emniyet güçlerini laiklik çağrısı yapanları içeri almakla meşgul ederek giderilemez.
Bu sarsıntı, giderek artan radikal dinci söylemi teskin etmek için kendi söylemini sertleştirerek vatandaşların yaşam tarzlarını “gayrimeşru” ilan edecek kadar çaresizleşmiş Diyanet İşleri Başkanlığı açıklamalarıyla önlenemez.
Bu sarsıntı, ilk gününden itibaren Suriye politikasının hatalı olduğunu, savaşın memleketimize sıçrama riskinin bulunduğunu, Selefiliğin memleketimizde gün geçtikçe kuvvet kazandığını söyleyenleri vatan haini ilan etmekle engellenemez.
Bu sarsıntı, bugünkü yönetim şeklini anayasa değişikliğiyle beton bir kalıba dökerek yok edilemez.
Her kim ki toplumun çoğulculuğuna dil uzatır, insanların hayat tarzlarına karışma cüretini gösterir, her karşı fikri hapishanelik görür, şahsi menfaatlarını milli menfaat diye yutturmaya çalışır, insanları hedef gösterir; içine düştüğümüz bu güvenlik boşluğunu beslemiş olur.
Hâlâ bir çıkış yolu var. Gelgelelim bu yolu tutmak için iktidarın bugüne kadar tuttuğu yolu bırakması gerek. Muhalefet de “tuttuğun yol, yol değil” demek için vardır, can sıkıldığında hapse atmak için değil.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları