19 Mayıs Stadı ve başkent yıllar sonra Milli Takımımızı ağırlarken tribünler de heyecanlıydı. Genelde Dünya Kupası’nın ‘kıdemli’lerinden olan İsveç karşısında ilk dakikada güzel bir gol atarak oyuna başladık. Daha sonraki güzelliklerin de mesajını aldık. Fatih Terim, mevcutlarımızın içinden güvendiği tüm oyunculara görev verdi. Onur’dan Arda’ya kadar futbolcularımız yüksek ego ile oynadılar. Defansta sıkıntı çektiğimiz dünya yıldızı Ibrahimovic, ikinci yarı oynamayınca işimiz daha da kolaylaştı. Çünkü ilk yarıda gösterişsiz ama ataklarını tehlikeli vuruşlarla bitiren bir İsveç vardı.
İkinci yarıya Murat ve Olcan ile başlayan Ay - Yıldızlılar beklemediği ama Semih’e özel bir hata sonucu yine gol yedi. 4 dakika sonra Caner ortaladı ve Olcan harika bir vuruşla ikinci golü adeta yazdı. Güzelliklerin ikinci yarıda daha çok sergilendiği oyunda maça ve anılarımıza takılacak en güzel olay; Arda’nın direkten dönen şutu ve ardından gelen Mevlüt’ün röveşatasıydı. Tribünlerimizin bitmeyen desteğiyle iyi kapanan ve Terim’in futbolcu değiştirmesine rahatlık getiren oyunda topu taktik gereği olumlu kullandık. 19 Mayıs Stadı, anlamlı adına yeni bir zafer kattı. Teknik ve taktik olarak rakibimizden orta alanda çok üstündük.
Arda çok gayretliydi, Olcan ile Mevlüt etkili ve becerikliydi, Selçuk taktiğimizin kilit adamıydı, Gökhan - Caner ikilisi de kanatlardan iyi çıkışlar yaptı. İsveç’in tek özelliği Ibrahimovic’in oynadığı süreç ve tribünlere verdiği mutluluktu. Terim’in elinde iyi futbolcularımız var. Bu takımın kanımca herhangi bir takviyeye ihtiyacı yok. Yeter ki nazar değmesin. Onu da yeni formalarımızın içindeki ‘nazar boncuğu’ motifiyle önlemeyi becerdiğimize göre şimdilik geleceğe umutla bakabiliriz.