İvan Krastev ismini duydunuz mu? Sanmıyorum. Türkiye’de az tanınan bir düşünür. Aslen komşu Bulgaristan’dan. Ancak Avrupa genelinde tanınan, liderlerin dahi kulak kabarttığı önemli bir siyaset bilimci.
Krastev’in 2015’te New York Times için kaleme aldığı “Twitter Devrimleri Neden Başarısız Oldu?” isimli meşhur bir makalesi var. Dün dönüp yine okudum, siyasetle ilgilenen herkesin de okumasını tavsiye ederim.
Yazar, Arap Baharı’ndan, Rusya’ya kadar son yıllarda sosyal medya heyecanıyla başlayan protesto hareketlerinin neden başarısız olduğunu, statükonun neden her seferinde kazandığını anlamaya çalışıyor. Verdiği örnekler arasında, Gezi’yle başlayıp Kasım 2015’te sonlanan Türkiye Baharı da var. Ortadoğu ve Rusya’da 2010-2013 arası yaşanan protesto dalgası, hiçbir yerde gerçek anlamda siyasi yapıyı değiştiremedi. (Belki bir istisna, Tunus) Batı’nın ve Batı medyasının tüm desteğine rağmen Mısır’da, Türkiye’de, Rusya’da hep sağ ve kurulu düzeni temsil edenler hâkim oldu. Evet bu toplumlarda derin kutuplaşmalar, birikmiş öfke ve isyanlar var. Ancak nihayetinde sandık kurulduğunda hep kazanan, değişim umudu değil ‘İstikrar Partisi’ oldu. Neden?
Nedenine geçmeden önce insanlık tarihinde benzer bir dönemin 1850’lerde yaşandığını, o dönem Avrupa’nın her yerinde baş gösteren protesto dalgasının Karl Marx’tan Victor Hugo’ya kadar birçok aydını heyecanlandırdığını hatırlatalım. Ancak 1851 Avrupa’sı da günümüz Ortadoğu’su gibi karşıdevrime yenik düştü. Rejimler, her yerde protesto dalgalarını ezdi, baskı ve iktidarını perçinledi.
Krastev, günümüz Twitter Devrimleri’nin çöküşünü, Batı’nın liberal düzen konusundaki ‘narsist’ yaklaşımına bağlıyor. Batı-yanlısı ve tanıdık enstrümanlarla siyaset yapanların, teknolojiyi kullananların, her zaman demokrasi oyununda galip geleceğini varsayıyoruz; ancak öyle olmuyor. Demokrasilerin her zaman barışçıl olacağını, bu yolda yürüyen ülkelerin zamanla daha müreffeh ve yolsuzluktan ari olacağını düşünüyoruz, bu da olmuyor.
Buradan Zarrab meselesine dalmak istiyorum. Son yazımda bu davanın Türkiye’de yankısı olsa bile siyasi sonuçlarının sınırlı olacağını yazmıştım. “Çok umutsuzsun” diyenler oldu.
Umutsuz değil gerçekçiyim. Hayat, Twitter ya da Facebook demek değil. Twitter’da 280 kelimeyle muhalefet yapmak da siyaset yapmak değil. Sosyal medyada gördüğümüz Zarrab davası coşkusunun belli bir kesimle sınırlı kaldığını, geniş seçmen kitlelerinin ise bu davaya nispeten kayıtsız kaldığını düşünüyorum. Bunun nedenine kafa yormamız gerekiyor. Davada ortaya çıkan ve iğrenç boyuttaki yolsuzluk iddiaları, kimse için sürpriz değil. Bunları zaten 4 yıl önce duymuştuk.
O dönem, hükümet kendi seçmenini bu yolsuzluk operasyonunun FETÖ işi olduğuna ve Türkiye karşıtı bir dış operasyon olduğuna inandırmıştı. 2014 yerel seçimlerinde yüzde 46 civarında oy aldı.
Bugün de iktidar aynı tezi işliyor ve yine başarılı olma ihtimali yüksek.
Peki insanlar neden yolsuzluk olgusunu önemsemiyor? Biliyor, hatta rahatsız da oluyor, ancak yine de siyasi tercihini değiştirmiyor. Neden? Toplumda büyük bir ahlaki çöküntü olduğu için mi, yoksa başka bir alternatif olmadığı hissiyle, şu ya da bu şekilde mevcut seçimlerinin kendi çıkarlarına daha uygun olduğunu düşündüğünden mi?
İşte siyasetin de püfnoktası burada. Twitter’daki coşku, hiçbir şeyin göstergesi değil. Seçmeni, daha iyi bir alternatif olduğunuz konusunda ikna etmeniz gerekiyor. Bunu da 280 karakterle sanal âlemde değil, siyaseten örgütlenerek ve halka dokunarak yapabilirsiniz. Devlet yönetimine talip olarak yaparsınız.
Yoksa Twitter muhalifliği, toplumun gazını almak dışında bir işe yaramaz.
Twitter devrimleri
Yazarın Son Yazıları
Yaklaşan facia
Yalancı bahar mı ikinci bahar mı?
Bu mu devlet aklı?
Lale Devri bitti!
Mutsuzluk beter umutsuzluk daha beter
Avrupa ile yakınlaşmak için
Trump, Brunson’la ilgili ne demiş?
Alis harikalar diyarında
Türkiye ile ABD arasında tarihin en büyük krizinde gerilim düşüyor. Henüz bir “el sıkışma” olmasa da, Brunson krizinin nasıl aşılacağı konusunda bir formül yavaş yavaş şekillenmeye başladı. Formül, iki ülkenin de aylardır konuştuğu “Andrew Brunson-Hakan Atilla” takası. Brunson’ın ABD’ye gönderilmesi karşılığında Atilla bir süre sonra Türkiye’ye gelecek.
Brunson yaptırımları ve devam eden pazarlıklar
Brunson’la takas fikri kimden çıktı
Al Papaz’ı ver Halkbank’ı
Sessizlik
Bir demokrasi kendini nasıl savunur?
Batı’yla pazarlık
Osmanlı bu değildi
Yeni dönem ne olur?
Dünya karıştıkça biz geriliyoruz
Hüzün
Sonuçlara bir de böyle bakın
Kazanacağız
25 Haziran Türkiye’si
Emanetim sende saklı
İki seçim arası
MERKEL: Kendine gel! TRUMP: Dükkân benim
Oyun büyük
Ver Papaz’ı, Al Münbiç’i
Ben sana iktidar olamazsın demedim...
Sessiz çoğunluk
Burası Rusya değil kardeşim
Ne yapmalı?
Dip dalga ne gösteriyor?
Baskıda kaosa geçiş süreci
Dışarıda olan seçimi nasıl etkiler?
Attım bunu cebe
Bilinenler, bilinmeyenler
Piyesin son sahnesi
Diktatörlüğün sıradanlaşması
CHP’nin zor kararı
İki çift lafım var...