Bedri Baykam
Bedri Baykam bedri.baykam@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Seviyor Sevmiyor… Seviyor Sevmiyor…

29 Ekim 2013 Salı
Bugün 29 Ekim. Cumhuriyeti
sevmiyorsunuz. Geçen yıllarda
yaptığınız, yapmaya çalıştığınız
engellemeler belleğimizde. Bazen
resmi mecburiyetler karşılığında
“severmiş” gibi yapıyorsunuz
ama tüm işiniz Cumhuriyetin
temellerini çözmek. Bu Cumhuriyeti
kuran askerleri sevmiyorsunuz.
Atatürk’ü sevmiyorsunuz.
Onun temsil ettiği hiçbir çağdaş
değeri sevmiyorsunuz. Kadınları
sevmiyorsunuz. Kadınlarda sizi
ilgilendiren özgürlükleri veya
meslekleri değil, türbanları! Yeşili,
ormanları sevmiyorsunuz.
Hayvanları, kedileri köpekleri
sevmiyorsunuz. Andımızı sevmiyorsunuz.
“Türklüğü” sevmiyorsunuz.
Laiklikten nefret
ediyorsunuz ya da bu kavramı
kafanıza göre her gün yeniden
yazıyorsunuz. İşinize gelmeyenleri
hatırlamayı sevmiyorsunuz.
Mantıktan nefret ediyorsunuz.
Muhalefet sevmiyorsunuz. Felsefe
derslerini, özgür beyinleri
sevmiyorsunuz, özgür basından
nefret ediyorsunuz. Demokratik
kitle örgütlerini, sendikal hakları,
sivil toplumu sevmiyorsunuz.
Üniversite öğrencilerini sevmiyorsunuz.
Parkları sevmiyorsunuz.
İstanbul’u İstanbul yapan
kent dokusunu sevmiyorsunuz.
Ankara’yı, Anıtkabir’i, “Gâvur
İzmir” i sevmiyorsunuz. Bağımsız
yargıyı, güçler ayrılığını
sevmiyorsunuz. Yaptığınız
icraatların hiçbir şekilde tartışılmasını,
soruşturulmasını,
eleştirilmesini sevmiyorsunuz.
TV’de rakip partilerin ve özgür
kalemlerin sorularına muhatap
olmayı sevmiyorsunuz, daha
ötesi bundan kaçıyorsunuz. Çapulcuları
sevmiyorsunuz. İnsan
sevmiyorsunuz, fakir insan hiç
sevmiyorsunuz. Kabuklu deniz
mahsulü sevmiyorsunuz. İnsan
vücudundan korkuyorsunuz.
Mayo, bikini, manken, nü model
sevmiyorsunuz. Kızların okullarda
kantine girmesini hatta
erkek öğrencilerle aynı merdiveni
kullanmalarını sevmiyorsunuz.
Hamile kadınların sokakta gezmelerine
bile katlanamıyorsunuz.
“Çarşı”yı sevmiyorsunuz. Yüzde
50’den nefret ediyorsunuz.
Para ile satın alamadıklarınızdan
nefret ediyorsunuz. İçkiyi sevmiyorsunuz,
hatta rakı sofralarından
korkuyorsunuz. Heykel ve
resim sevmiyorsunuz. Karikatür
ve tiyatro sevmiyorsunuz. Bale
ve operadan nefret ediyorsunuz.
İnönü’yü sevmiyorsunuz.
Darwin teorisini, bağımsız bilim
yuvalarını sevmiyorsunuz. Size
kulak asmadan doğruları söyleyen
dürüst imamları, yalan
söylemeyi reddeden gerçek
Müslümanları sevmiyorsunuz.
Demokrasiyi sevmiyorsunuz...
“İleri demokrasi”yi(!) seviyorsunuz.
Bakalım başka neler seviyorsunuz...
Dini ve namaza gitmeyi gösteriş
haline getirmeyi seviyorsunuz.
Sanki Allah sizin destekçinizmiş
gibi, siyaset yaparken
ikide bir adını ağzınıza almayı
seviyorsunuz. Devrimleri birer
birer sulandırarak yok etmeyi
seviyorsunuz. Tek yakınınızın
katıldığı büyük basın ihalelerini
seviyorsunuz. Elinizdeki
iktidar gücü ile tehdit etmeyi
seviyorsunuz. Masum insanlar
sizin gibi düşünmüyor, yaşamıyorlarsa,
onlara hayatı zindan
edecek her hamleyi seviyorsunuz.
Biber gazı ve şiddeti
seviyorsunuz. Tecavüzcüleri
veya Sivas katillerini korumayı
seviyorsunuz. Sürekli herkesi
tehdit altında yaşatacak yeni
ceza ve taciz imkânı veren yasaları
çıkarmayı seviyorsunuz.
Örtülü ödenek seviyorsunuz.
Parayı delicesine seviyorsunuz.
Her yeri ranta açmayı,
betonlaşmayı, AVM-rezidans
açmayı seviyorsunuz. Gruplar
halinde erkek erkeğe gezmeyi
seviyorsunuz. Badem bıyık
seviyorsunuz. Yandaşlarınızla
kadrolaşmayı seviyorsunuz.
Rakip partilerin belediyelerine
baskın yapmayı seviyorsunuz.
Yeni uçaklar, arabalar, bol
koruma, gösteriş, daha fazla
gösteriş seviyorsunuz. Arabistan
şaşaalarını seviyorsunuz.
Gemicik seviyorsunuz. Tarihten
işinize gelmeyen bir sayfa açıp,
onun üzerinden hayali davalar
açmayı, korkutmayı seviyorsunuz.
Devlet imkânlarını sadaka
verir gibi kullanmayı seviyorsunuz.
Spora siyaset karıştırmayı
seviyorsunuz, onu da yüzünüze
gözünüze bulaştırıyorsunuz.
Aydınları aşağılamayı seviyorsunuz.
Ağlamayı, duygu sömürüsünü,
mağdur edebiyatı
yapmayı seviyorsunuz. Demagojiyi
seviyorsunuz. Yüzsüz,
isimsiz elektronik sesli tanıklar
seviyorsunuz! Yüksek yargıyı
Adalet Bakanlığı’na bağlamayı
seviyorsunuz! “Kul” vatandaşları
seviyorsunuz. Önünüzde
eğilen bükülenleri seviyorsunuz.
Korku imparatorluğu yaratmayı
seviyorsunuz. Emperyalizmin
buyruklarıyla komşu ülke karıştırmayı
seviyorsunuz. Başka
dinden insanlarla “hoşgörülü”
gibi poz vermeyi seviyorsunuz.
Seçimlerde devlet imkânlarını
parti için seferber etmeyi seviyorsunuz.
Bazen insan merak ediyor:
Tüm bu yaptıklarınızla gurur
duyuyor musunuz? Kendi masallarınıza
inanıyor musunuz?


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kâbus gibi bir kasım... 28 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları