Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Niyet bir de kısmet
Milli Takımımız, tarihi boyunca sadece bir kez yenebildiği Sırbistan karşısına galibiyet sloganı ile çıkıyor. Maçın ilk 5 dakikası boyunca rakip ceza sahasına yerleşiyor. Birçok denemede bulunuyor. Ancak Sırbistan bu ablukadan çabuk kurtuluyor. Sonra da alıyor sahanın hakimiyetini eline... Bırakmıyor. Özellikle orta sahada yeteri kadar varlık gösteremeyen Milli Takımımız pas hataları ve top kayıpları ile rakibinin üstünlüğüne maruz kalmayı tercih ediyor. Tercih ediyor, zira silkelense, ilk beş dakikadaki ruh haline bürünse oyunu dengeleyebilir. Ancak sahaya yansıyan bir milli duygu “ateşi” yok. Rakibin usul usul artan baskısı, öyle çok net pozisyonlar yaratmıyor. Ancak takımımız bu sefer de gol yemeyi “tercih” ediyor. Soldan gelen ortayı, Milinkovic önünde kimse yokmuş gibi (ki bu cümleden anlayacağınız üzere aslında gayet var!) yükselip ağlara gönderiyor. Devre arasına, “ikinci yarıda küllerinden doğmak” üzere gidiyor takımımız. Niyetimiz iyi. Biz zaten daima iyi niyetliyiz: İkinci yarıya iyi başlayacağız, bu maçtan puan alacağız. Hakem 49. dakikada aleyhimize (Biraz da tartışmalı bir kararla) penaltıyı çalıyor. Mitrovic de golü atıyor. Neyse ki milli takımlarımızın “Come back” taktiği bu sefer de işe yarıyor: 60... Yazı ile altmış. Milli Takımımızın “Varolmayan Şövalye”lerinin maça başlamak için bekledikleri dakika. Bu andan itibaren, sanki bir düğme varmış ve birisi ona basmış gibi, önce oyuna denge getiriyor, ardından oyunu rakip sahaya yığmaya ve golü aramaya başlıyorlar. Bir takım oyunundan ziyade yetenekli ayakların bireysel çabası denebilir buna. Nitekim 57. dakikada Kenan’ın asistiyle Hakan güzel bir gole imza atıyor. Oyunu tamamen dengeleyen takımımız 76. dakikada bu kez Hakan’ın asistiyle Ozan skoru eşitliyor. Kalan dakikalarda Sırbistan’ın denemelerinde Mert devreye giriyor ve skor değişmiyor. Şimdi ne olacak? Aslında pek de önemli değil. Zira biz artık ülke olarak “Kalender meşrebiz”... Beklentilerimizi düşük tutmayı öğrendik. Bundan 20 sene önce var olan “İmkânsızları başarma” trendine falan çok niyetlenmiyoruz artık. Müsabakanın adı ne olursa olsun. Bazen Şampiyonlar Ligi, bazen UEFA Avrupa Ligi, dün de Avrupa Uluslar Ligi. Şimdi de bu müsabakada grubumuzda galibiyetimiz yok. Ama niyetimiz iyi. Zaten daima iyi niyetliyiz... O yüzden sportif faaliyetlerde, sahaya hep galibiyet hedefiyle (haliyle) çıkıyoruz. Ha olmazsa da zaten ne yapalım kısmet... Bu yazının amacı aslında “kinaye” yapmak değil. Sadece iki küçük hatırlatma... “Come back/Geri dönmek” bir taktik değil; bir de niyetle modern futbolda başarı elde etmek maalesef mümkün değil!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun konuşma
- Özgür Özel'den 'atama' çıkışı
- Özgür Özel kutlama programında
- CHP'li vekilden Soma için flaş çağrı...
- Mine Esen'den anlamlı konuşma...
- Serra Menekay yazdı, Aysim Dolgun Ildız besteledi
- İşte Cumhuriyet'in tarihi
- Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri eylem yaptı
- Cumhuriyet 100 yaşında! İyi ki Cumhuriyet var
- Şişli'de Hıdırellez coşkuyla kutlandı
En Çok Okunan Haberler
- 'Radikal adımlar atılmazsa...'
- Ece Üner'in 'Taha Hüseyin Karagöz' eleştirisi gündemde
- 'Ana hedef Recep Tayyip Erdoğan'
- 7 banka artık tek ATM'den hizmet verecek
- 2025'te dolar TL ne kadar olacak?
- Müdürün odasını bastı
- Emsal olacak bir karar: Kiracıya 55 günde jet tahliye!
- Erdoğan'dan 'operasyon' sonrası dikkat çeken açıklama
- Gök gürültülü sağanak yağış etkili olacak!
- Fenerbahçe'den İsmail Kartal kararı!