Ercan Yeşilyurt

Hak Ediyor Olmak...

05 Ağustos 2010 Perşembe

İnsanlar sahip oldukları tüm varlıklarını, makamlarını, sosyal konumlarını, aldıkları cezaları veya takdirleri hak ederek sahibi olmuşlarsa o toplumlarda rahatsızlık ve huzursuzluk olmaz. Bu toplumsal yargı çocukluğumuzdan itibaren yaşadığımız davranışlar bütünüdür. Yaramazlık yaptığımızda anne ve babanın verdiği ceza diğeri tarafından hak ettin amadiyerek onaylanır.

Okulda gösterilen başarı da çalışarak hak edildiği için mükafatlandırılır. Aferin çocuğum sen bunu hak ettindenir. Açıkçası hak etmek bir çabayı gerektirir. Olumlu ya da olumsuz hak edişte mutlaka bir çaba var ise toplum vicdanında rahatsızlık yaratmaz. Arkadaşlık, dostluk ilişkilerinde de karşıdakinin gönlünü ve güvenini kazanmak için çaba sarf etmek gerekmektedir. Peki, hak ediyor olmanın ölçüsü nedir sorusunun cevabı toplumsal vicdandır.

Türkiye gibi fırsatlar ülkesinde, hak edilenler çoğunlukla tesadüf gibi etkenler sonucu olduğu için toplum vicdanı sürekli rahatsızdır. Bu yüzden de toplum sürekli çalkantı halindedir. Kişisel ve toplumsal vicdan sürekli isyan halindedir. Bu isyan değişik zamanlarda eyleme dönüşür ve anarşi yaratır.

Yani şartlar öyle davranmayı gerektirdiği için insanlar veya gruplar o şekilde davranmak zorunda kalır. Toplumsal olaylarda inatlaşmamutlaka anarşiyi getirir. Esas olan olayların sebebini anlayabilmek ve somut çözümler üretebilmektir. Bunu ancak hak ettikleri için o konuma gelmiş insanlar yapabilir. Anlaşılacağı gibi bu bir birikim ve seviye işidir. Hayatın her alanında birilerine bir sorumluluk verildiğinde mutlaka o işe uygun nitelikler aranır. Şimdi devlet memurluğunda da hangi eğitimi alırsa alsın seviye belirleme sınavı yapılmaktadır.

Politik mevkiler ve konumlar da sorumluluk gerektiren yerlerdir. Buralara gelecek insanlarında bu makamlara uygun donanımda olması gerekmektedir. Ülkemizde hayata eşit şartlarda başlanmadığı için bu durum hep böyle sürüp gidiyor. Cumhuriyeti kuranlar bunu gördükleri için, yani herkesi eşit şartlarda hayata başlatmak için eğitimi bir kamu görevi kabul edip mümkün olduğunca bu eşitliğin altyapısını hazırlamışlardır.

Tabii insanın başarısında genlerin, toplumsal ilişkilerin, aile yapısının da eğitim kadar etkisi olduğu bir gerçektir. Takdir yetkisiyle değil de hak ederek yönetim kademelerine gelenler hem yetkili oldukları kurumları hem de ülkeyi başarılı bir şekilde yönetirler. Başarılı bir işletmeyi başarısız bir mirasçı kısa bir sürede batırır. Ölçüsü nedir bunun? Hak etmediği halde sırf mirasçısı olduğu için işletmenin yönetimini devralmıştır.

İnsan doğadaki tek toplumsal varlıktır. Kişisel çıkarını toplumsal çıkara endeksleyenlerin yönettiği ülkeler kalkınır, başarılı olur. Dünya ekonomisi krize girince bizim piyasa manyaklarınınsesi artık çıkmıyor. Onlar her şeyi kişisel çıkarda görüyorlardı. Bir de televizyonlarda onlar gibi düşünmeyenleri aşağılıyorlardı. Sonradan ortaya çıktı ki bunların büyük çoğunluğu büyük paralarla satın alındıkları için böyle konuşuyorlarmış. Piyasa bu ya... Anlaşılıyor ki bunlar hak ettikleri için profesör olmamışlar, piyasa şartlarına uymuşlar. Geçenlerde bunlardan birisi GAPa yapılan yatırımın vatana ihanet olduğunu söylüyordu. Ülkede her şey hak edilerek sahip olana kadar bu işkenceye katlanacağız. Bunları o işgal ettikleri makamlarda ve ekranlarda gördükçe maneviyatımız sarsılıyor.

Ülkedeki makamları ve mevkileri hak edenler gelene kadar...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İmran Öktem Olayı 2 Şubat 2014
Hukuk Devleti 26 Ocak 2014
Açıklık Çözer 19 Ocak 2014

Günün Köşe Yazıları