Ercan Yeşilyurt

Piyasacılar Yeter Artık!

22 Şubat 2010 Pazartesi

Ekonomik gelişmeyi, piyasa ve rekabete tabi kılanlar; doğu ve güneydoğuyu nasıl kalkındıracaklar acaba? Sosyalistlerin dışındaki tüm siyasiler ve partileri, önce piyasacı ve rekabetçi, ondan sonra sağcı, solcu ve dinci olarak tarif etmektedirler kendilerini. Yani önce piyasacıyız derler, herhalde yanlış anlaşılmak istemiyorlar. Otuz yıldır öyle bir bilgi kirliliği yaşandı ki, hâlâ kerameti piyasada arıyorlar ve sanıyorlar ki dünyanın bütün kaynaklarını talan eden Batılılar rekabet ederek kalkındılar.

Her gün televizyonlarda, piyasa, para, borsa, finans, endeks laflarını kullanarak konuşan ekonomi profesörleri var. Bunlar fay hatlarını değiştiren deprem profesörleri gibiler. Bunların çoğu daha önce çalıştıkları kurumların batmasına sebep olmuşlardır. Hayatın içinde hiç olmamışlardır, gâvurcadan çevirdikleri formüllerin ülkemizde uygulanabileceğini sanıyorlar. Ağızları “iyi laf yaptığı” için de patronlar bunlardan hiç vazgeçmemektedirler. Bunlar hep bir yerlerde dolgun ücretli danışmandırlar. Benim tanıdığım hiç okula gitmemiş, pratik zekâsıyla, başarı hırsıyla çok zengin olmuş, ama birtakım insani değerlerini hep korumuş insanlar var. Devlet bunlara tam yetki versin, zarar eden kamu kurumlarının başına getirsin bir yıl içinde kâra geçirirler. Batan şirketlere bakın çoğunun yönetim kademesinde bu Prof. kılıklı adamlar vardır.

Ben şimdi açıkça soruyorum bu proflara, hocam Kürt sorunu bitiyor, doğuyu kalkındıracak piyasa ve rekabet projeni açıklar mısın? Hani reklamlarda diyorlar ya “al, sat herkes kazansın”. Doğuda kim ne üretecek, kime satacak, kim alacak ki herkes kazansın.

Bilindiği gibi “sermaye ürkektir” diye bir laf vardır. Bu lafı edenler “sermayeci ürkektir” diyemezler. Peki, Anadolu’nun başka yerlerinde, Sıvas’ta, Kastamonu’da, tüm Karadeniz’de, Orta Anadolu’da sermayecileri kim ürküttü ki oralara bile gitmediler acaba? Ülke kalkınması yatırıma ve üretime bağlı olduğuna ve bunu da ancak özel sektörün yapması gerektiğine inananlar hadi cevap versin. Bir de bu sermaye denen şey kendilerine yapılacak her türlü kontrolü “özgürlüklere karşıdır” diye hep kenara itmiştir. 12 Eylül döneminde, emekli askerleri holdinglerin yönetimine getirip nemalandıranlar, sermayeleri ürküp kaçmasın diye mi yaptılar bunu?

Peki, bu ülke otuz yıldır niye kalkınamıyor? Ne sol var ne de sendika var. Sosyalistler bunu hep söylediler. İnsanlığın, ülkenin çıkarını kendi çıkarı sayan, insan olmanın zevki ve erdeminden başka çıkarı yoktur sosyalistlerin. Onun için 1965 yılında Çetin Altan, “Hiçbir zaman bir sosyalist yalan söylemez” demiştir Meclis’te.

Ekonomik kalkınmamızı, piyasacı ve rekabetçilerden beklemenin hayal olduğu artık ortaya çıkmıştır. Bunlar ürkek oldukları için sürekli kafalarını sağa sola çarpıp yaralanıyorlar ve kaçıyorlar. Parayla konuşan bu ekonomi hocaları böyle açık konuşamazlar. Öncelikle doğu ve güneydoğu bölgeleri ancak kamu öncülüğünde ve önceliğinde kalkınabilir. DPT yeniden kurumsal ve faal hale getirilmeli, Et Balık Kurumu gibi KİT’ler yeniden işe başlamalıdır. Öncelikle “solcuların” dillendirdiği “toprak reformu” lafından vazgeçip, devlet çiftlikleri üzerinde çalışma yapılmalıdır. Doğudaki feodal yapı, orada yaşayan insanları üretime katarak yıkılabilir. Piyasacılar var mısınız tartışmaya?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İmran Öktem Olayı 2 Şubat 2014
Hukuk Devleti 26 Ocak 2014
Açıklık Çözer 19 Ocak 2014

Günün Köşe Yazıları