Ercan Yeşilyurt

Yeniden Başlamak...

16 Aralık 2013 Pazartesi

Aklı başında herkes ülkenin iyi yönetilmediğini, yönetilemez duruma geldiğini görüyor ve ifade ediyor. Geçenlerde ülkenin bugünlere gelmesinin en büyük sorumlusu Demirel, Can Dündar’la yaptığı söyleşide, “Bu da geçer yahu...” demişti. Yine Demirel, sevgili arkadaşımız Mustafa Balbay yaklaşık 5 yıl sonra tahliye edildiğinde telefon edip “Sizden özür dilenmesi gerekiyor” demiş. Peki özrü kim dileyecekti? Siyasi iktidar mı, yargı mı ya da kim olduğu bilinmeyen devlet mi? Yani laf ve talep doğru da mevcut duruma göre muhatabı yok. Sistemin oturduğu yasama, yürütme ve yargı o kadar iç içe geçmiş ki, fiilen ülkeye özgü “tek adam yönetimi” hâkimiyeti var. Tayyip Erdoğan’ın söylediği her şey yapılıyor ve hiç kimse itiraz etmiyor, edemiyor. Herkes bu durumu fiilen kabullenmiş durumda.
Toplumsal yapıyı ayakta tutan en önemli şey, adalet duygusu yok edildi. İşin garibi bu duyguyu yok edenin kim olduğu konusu da tartışmalı. Aynı hedefe koşan, AKP ve Fethullahçılar birbirlerini suçlamaya başladılar. Derin ittifakları bozulmuş gibi görüntü var.
Demokratik ülkeler, kurumlarla ve kurallarla yönetilir. Demokrasinin dayandığı, onu ayakta tutan hiçbir kurum ve kural görünmüyor. Ne üniversiteler ne de sivil toplum kuruluşları hiçbir konuda, kendi sorunları dahil görüş belirtemiyor. Ülkede anayasa yapılmaya çalışılıyor ama hukuk fakülteleri çıkıp da bir açıklama yapamıyor. Görüş beyan edenler her konuda uzman televizyon gülleri. Hangi kanala baksanız bunları hemen her konuda görüş açıklarken görebilirsiniz.
Bizim için durum hiç de belirsiz değil, biz zaten ülkemizin bu duruma geleceğini hep söyleyip yazdık. Marx “Başka türlü olamayacağı için öyle olduğunu” söylemişti. Artık biz de nihayet ülkemizi ve insanımızı tanıdık, onun için de olanları hiç ama hiç yadırgamıyoruz.
Tamam durum kötü de düzeltmek için de bir yerlerden başlamak lazım. Geçmişe sünger çekmeden, yaşananları unutmadan ama kin de tutmadan başlamalıyız. Artık sağcılar solu düşman gibi görmekten vazgeçmelidir. Zaten bu ülkeye komünizm falan gelmez, bunu biliyor olmaları gerekir. Ki en iyi Demirel bilir. Bu ülkenin solcularının tek amacı daha iyi bir yönetime nasıl ulaşılır kavgasıdır. İçimizde uhde kaldı hep. Entelektüel düzeyi olan, dini imanı karıştırmadan tartışacağımız bir sağcı bulamadık. Hatırladığım tek şey 1965- 1969 arası parlamentoda Demirel ve TİP’lilerin seviyeli tartışmaları.
Başlık yeniden başlamak ya, onun için, solun siyasi hayata girmesi gerekiyor. Daha önce de yazdım. Önce Demirel’in sola karşı yanlış yaptıklarını söylemesi gerekiyor. İkinci olarak da askerlerin solcularla helalleşmesi gerekiyor. Herkesin kabul edeceği iki isim verebilirim: Karadayı ve Kıvrıkoğlu sola yanlış yaptıklarını söylesin yeter, özür dilemelerine bile gerek kalmaz.
Demokrasi için AKP’yi destekleyen dönekler kapsam dışıdır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İmran Öktem Olayı 2 Şubat 2014
Hukuk Devleti 26 Ocak 2014
Açıklık Çözer 19 Ocak 2014

Günün Köşe Yazıları