Ercan Yeşilyurt

İşin Esası

07 Kasım 2013 Perşembe

     Bizim buradan bakınca, ekonomik kalkınma sağlanmadan, gelişmiş bir toplum yapısına, yeni yönetim biçimine yani demokrasiye ulaşmak mümkün değildir. Bugün siyasi yapılarca tartışılması gereken şeyin, kalkınmanın kimlerle, hangi yöntemlerle olacağı olmalıdır. Siyasi gündemi belirleyen, Meclis’e türbanla girilsin mi, kamuda türban olsun mu ya da liseler imam hatip olsun mu gibi çağdışı lüzumsuz konulardır. Bu abuk konuların hepsi fukaralıktan kaynaklanan lüzumsuz üst yapı kurumlarıdır. Bağımsız düşünüp kendi kendimize yapabileceğimiz kalkınmayı planlayıp gerçekleştirdiğimizde bu tartışmalar kendiliğinden ortadan kalkacaktır.
     Soldaki siyasilerin, toplumu sosyal haklar ve yükümlülüklerini arayan toplum haline getirmek için yeni bir plan ve ekonomik program yapması gerekir. Ancak 24 Ocak 1980 kararları ve 12 Eylül’le dışa bağımlı kurgulanmış bir Türkiye var. Dünya kapitalizmi senin yerin burası diye bir rol biçmiş. Ülkemiz basit sanayi ürünleri üretebilen, basit teknolojilerde kalmış, onların sınırı içinde kalmış bir ekonomik yapıda. Sanayi var olabileceği halde, basit teknolojilerde kilitlenmiş bir ülke haline gelmiş. Bizim sermaye sınıfımız, çıkarlarını sağlama almış ve durumu kabul etmiş. Bizim sermaye sınıfının, kendi iktidarının devamı için demokratik yönetim ya da askeri yönetim diye bir talebi hiç olmamıştır. Onlar için çıkarları gerektiriyorsa Cumhuriyet de olmayabilir. Onlar için önce ANAP siyaset sahnesine çıktı görevini tamamladı kayboldu gitti. Şimdi yeni görevler için AKP sahneye indi.
     Aslında ANAP’ta AKP’de Türkiye siyaset sisteminin gelişmesinin ürünü değildir. İkisi de hiçbir siyasal birikimin ürünü değil, menfaat odaklı toplama yapılardır.
     Ekonomik menfaatlar çatışınca, AKP’nin sonu da ANAP gibi olacaktır. Din, iman sosu durumu kurtaramayacaktır. Sistemin yarattığı lumpen proleterya, yaratılan işsizlik, düşük ücretli taşeron çalışma sistemiyle yaratılan yeni ahlak sisteminin yarattığı toplumsal yapı iktidarın tabanı olsa da ekonomik çöküş AKP’yi de yıkacaktır.
     Ekonomiyi bugüne kadar borçlanmayla götürdüler. Herkes borçlanabilir aynen devlet gibi, burada tam bir eşitlik sağlandı. 29 Ekim’de büyük bir gürültüyle açılan Marmaray’ın tamamı borçla yaptırılmıştır. Proje kredileri Japonya ve Avrupa Yatırım Bankası ile Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası’ndan temin edildi. Yani bu Türkiye’nin borcudur. Yani AKP’nin yönettiği ekonominin kazancıyla yapılmamıştır.
     Türkiye’de işlerin kötü olduğu şuradan belli ki; Taksim’deki Cumhuriyet kutlamalarına bile gazla, copla, suyla müdahale ediliyor... Korkuyorlar, herkesi düşman görüyorlar. İletişim çağında her şey çok hızla gelişiyor, bekliyoruz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İmran Öktem Olayı 2 Şubat 2014
Hukuk Devleti 26 Ocak 2014
Açıklık Çözer 19 Ocak 2014

Günün Köşe Yazıları