Küresel ekonominin yönü nereye?
Erinç Yeldan
Son Köşe Yazıları

Küresel ekonominin yönü nereye?

12.06.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

2019 yılına ait veriler küresel ekonomide durgunluğun yaygınlaşmakta olduğunu belirtiyor. Bu doğrultuda yayımlanan en yeni ve en kapsamlı raporlardan birisi Dünya Bankası’na ait. Dünya Bankası’nca geçtiğimiz hafta yayımlanan Küresel Ekonomik Görünüm (Global Economic Prospects) raporunun alt başlığı “artan gerilimler, suskun yatırımlar” ifadelerini taşımakta.
Dünya Bankası raporu küresel ekonomide 2019 için beklenen büyüme hızını yıl başındaki tahminine görece 0.6 puan düşürerek yüzde 2.6’ya çekmiş durumda. 2020 için öngörülen büyüme hızı da 0.1 puan düşürülmüş ve yüzde 2.7 olarak duyurulmuş. İleri sanayi ülkelerinde aynı dönemler için büyüme oranları, sırasıyla, 0.3 ve 0.1 puan geriletilerek, yüzde 1.7 ve 1.5 olarak öngörülmüş. Yükselen Piyasa ve Kalkınmakta Olan Ekonomiler (YPKE) grubunda da beklentiler 0.3 ve 0.1 puan aşağıya çekilmiş durumda. (Türkiye için de beklentiler olumsuz: 2019 yılı tahmini 2.6 puan düşürülerek eksi 1.0; 2020 için ise yüzde 3 olarak öngörülmekte).

Yükselen piyasa ve kalkınmakta olan ekonomilerde olumsuzluklar listesi
Yakın zamana kadar küresel ekonominin gerek üretim, gerekse talep yönünden itici gücü konumunda olan YPKE grubunun karşı karşıya kaldığı sorunların başında sabit sermaye yatırımlarındaki yavaşlama ön plana çıkıyor. Dünya Bankası, YPKE için sabit sermaye yatırımlarının önümüzdeki üç yıl boyunca tarihsel ortalamalarının altında kalacağını ve “suskunluğun” devam etmekte olacağını vurguluyor. Rapora göre, sermaye yatırımlarındaki bu durgunluğun ana nedenleri söz konusu ekonomilerde yeni, yaratıcı iktisadi inovasyonların izlenmesini güçleştiren kurumsal atalet ve şiddetlenen borç yükü.
Söz konusu ülkelerde küresel kriz öncesine (2007) görece kamu borçluluğu 15 puan yükselerek, milli gelirin yüzde 51’ine ulaşmış durumda. Buna özel sektörün giderek ivmelenen borçlanması da eklendiğinde, borç yükünün yarattığı yapısal tehditler sermaye birikiminin önünde önemli bir engel oluşturmakta.

Kapitalizmin hegemonik merkezinde
Küresel kapitalizmin hegemonik merkezi konumundaki Amerika ekonomisinde de işgücü piyasalarındaki dengesiz ve anormal görünüm devam ediyor. ABD’de bir yandan işsizlik oranı yüzde 3.6 ile tarihsel olarak en düşük değerde seyrederken, Amerikan ekonomisinin yeni iş yaratma kapasitesindeki durgun görünüm daha da belirginleşiyor. ABD İşgücü İstatistikleri, ABD’de mayıs ayında sadece 75 bin kişilik istihdam yaratıldığını; çalışanların toplam nüfusa oranının da (istihdam-nüfus oranı) yüzde 60.6’da çakılı kaldığını belirtmekte. Dahası, işgücü istatistikleri Amerika’da uzun süreli işsizliğin 24.1 aya tırmandığını ve toplam işsizlik içindeki payının da yüzde 22.4’e sıçradığını belgeliyor. Yarı zamanlı istihdamdaki 300 bin kişilik kayıp ile birlikte değerlendirildiğinde, işsizliğin sadece yüzde 3.6 oranında olduğu bir ekonomiye ait olduğunu algılamak zorlaşıyor. Bir yerde tutarsızlık var, ama nerede?
Washington merkezli Ekonomi Politikaları Enstitüsü (EPI) Direktörü Dean Baker söz konusu tutarsızlığın ücret gelirlerindeki kayıplar ile çözülebileceğini vurguluyor. Baker’ın EPI kaynaklı verilerine göre, yüzde 3.6 gibi çok düşük düzeyde seyreden işsizlik oranına rağmen, Amerikan işçilerinin reel ücretlerindeki durgunluk sürüyor. Son bir yılda sadece yüzde 3.6 oranında artan saatlik ücretlerin son çeyrek dönemdeki artış hızı yüzde 2.7’ye gerilemiş olduğu gözlenmekte. Bu tespit özellikle ücretlerin yüzde 2.2 arttığı (dolayısıyla reel olarak gerilemiş olduğu) Amerikan imalat sanayiinde belirgin.
Dolayısıyla, Amerikan ekonomisinin reel sektörlerinden gelen haberler, bu karmaşıklığın ve çelişkili mesajların yoğunluğu içerisinde kısa dönemde ileriye dönük güven sunmuyor. Halbuki daha birkaç ay öncesine kadar “piyasa yorumcuları” Amerikan ekonomisinin hızlı büyüme patikasına girdiği ve dolayısıyla artık Fed’in “faiz artırımına gideceği” yorumlarını paylaşmaktaydı. Şimdi ise beklentiler yeniden bu hafta toplanacak olan Fed’in para kurulu toplantısında faizleri düşürme kararına bağlanmış durumda.
Oysa düşen kâr marjları, giderek artan tekelci yapılaşma, suskunlaşan sabit sermaye yatırımları; dolayısıyla, tökezleyen üretkenlik kazanımlarına bağlı yapısal/ sistemik sorunlar kapitalizmin merkezlerinden, yükselen piyasa ve kalkınmakta olan ekonomilere, oradan da küresel yoksullara değin dünya ekonomisinin her köşesinde kapitalist sistemin çelişkilerle dolu anarşik yapısını çok açık biçimde sergiliyor.  

Yazarın Son Yazıları

Amerika’da enflasyon yeniden

Amerika’da enflasyon yeniden

Devamını Oku
19.05.2021
Kârların aşısından halkların aşısına...

Kârların aşısından halkların aşısına...

Devamını Oku
12.05.2021
Girişimci fabrikası üniversiteden enflasyona...

Girişimci fabrikası üniversiteden enflasyona...

Devamını Oku
05.05.2021
Halkın ekonomisi, ‘Özgür İktisat’

Halkın ekonomisi, ‘Özgür İktisat’

Devamını Oku
28.04.2021
Rakamların anlattığı: 128 milyar dolar ve 60 milyar TL

Rakamların anlattığı: 128 milyar dolar ve 60 milyar TL

Devamını Oku
21.04.2021
Mundell ve açık makroekonomi

Mundell ve açık makroekonomi

Devamını Oku
14.04.2021
2018 Ağustos sonrasında enflasyon ve ücretler

2018 Ağustos sonrasında enflasyon ve ücretler

Devamını Oku
07.04.2021
Üniversiteler küresel tehdit altında

Üniversiteler küresel tehdit altında

Devamını Oku
31.03.2021
Halkların Merkez Bankası tarihi

Paranın ve merkez bankacılığının serüveni, insanlık tarihinde görece yeni bir olgu.

Devamını Oku
24.03.2021
Bitmeyen masal: Yapısal reform

Bitmeyen masal: Yapısal reform

Devamını Oku
17.03.2021
Türkiye’de kadın olmak

Türkiye’de kadın olmak

Devamını Oku
10.03.2021
Büyüme, istihdam, bölüşüm üstüne

Büyüme, istihdam, bölüşüm üstüne

Devamını Oku
03.03.2021
Aşı emperyalizmi

Aşı emperyalizmi

Devamını Oku
24.02.2021
24 Haziran 2018 ve sonrası

24 Haziran 2018 ve sonrası

Devamını Oku
17.02.2021
Türkiye İşçi Partisi 60, DİSK 54 yaşında

Türkiye İşçi Partisi 60, DİSK 54 yaşında

Devamını Oku
10.02.2021
Biden’ın üçlemi

Biden’ın üçlemi

Devamını Oku
03.02.2021
Kapitalizmin 1980 dönemeci ve 24 Ocak’lar

Kapitalizmin 1980 dönemeci ve 24 Ocak’lar

Devamını Oku
27.01.2021
Üniversite nedir, ne değildir?

Üniversite nedir, ne değildir?

Devamını Oku
20.01.2021
‘Yeni’ Türkiye’de mutfağın enflasyonu

‘Yeni’ Türkiye’de mutfağın enflasyonu

Devamını Oku
06.01.2021
Ücretli emek, küresel ekonomide ve Türkiye’de

Ücretli emek, küresel ekonomide ve Türkiye’de

Devamını Oku
30.12.2020
Leo Panitch ve ütopyalarımız

Leo Panitch ve ütopyalarımız

Devamını Oku
23.12.2020
Paris Sözleşmesi’nin beşinci yılı

Paris Sözleşmesi’nin beşinci yılı

Devamını Oku
16.12.2020
Salgın günlerinde asgari ücret gerçekleri

Salgın günlerinde asgari ücret gerçekleri

Devamını Oku
09.12.2020
Krize karşı paketler ve büyüme

Krize karşı paketler ve büyüme

Devamını Oku
02.12.2020
19 Kasım öncesi ve sonrasıyla sanayi

19 Kasım öncesi ve sonrasıyla sanayi

Devamını Oku
25.11.2020
19 Kasım’ı beklerken

19 Kasım’ı beklerken

Devamını Oku
18.11.2020
Sınırsız sömürü, dibe doğru yarış

Sınırsız sömürü, dibe doğru yarış

Devamını Oku
11.11.2020
ABD seçimleri

ABD seçimleri

Devamını Oku
04.11.2020
Cumhuriyetin 97. yılında sanayileşme sorunumuz

“Son dönemin en kritik yapısal reformu hayata geçti. Cumhurbaşkanımızın başkanlığında Sanayileşme İcra Komitesi’ni kuruyoruz. Ekonomi tarihimizde böyle bir vizyon ilk defa hayata geçmiş olacak. Bu komitede, sanayimize seviye atlatacak ve ülkemizi geleceğe hazırlayacak kararlar, ilgili bakanlıklarla birlikte alınacak. (...) Uzun vadeli kamu alımlarını destekleyebileceğiz, böylece sanayide ölçek oluşumunu teşvik edeceğiz. Finansman, gümrük, çevre, altyapı, lojistik ve enerji gibi alanlarda kurumlar arası koordinasyonu hızlandırıp yatırımcının önünü çok net görmesini sağlayacağız. Tedarik zincirlerindeki kritik ürünlerin yerlileşmesini teşvik edip yurtiçi üretim çeşitliliğini zenginleştireceğiz.”

Devamını Oku
28.10.2020
IMF’den dünya ekonomisinin görünümü

IMF’nin yılda iki kez yayımladığı “Dünya Ekonomisi Görünümü” (WEO) raporunun ardından Dünya Bankası ile birlikte düzenlediği yıllık toplantılarının ardından gözler bir kez daha dünya ekonomisinin Covid-19 krizi ve sonrasındaki olası seyrine çevrildi.

Devamını Oku
21.10.2020
Amerikan emekçisinin sağlığı ve yoğunlaşan sömürüsü

Amerika Başkanı Trump’ın Covid-19 virüsüne yakalanması ve neredeyse mucizevi bir biçimde kısa sürede sağlığına kavuşarak görevine geri dönmesi, geçen haftanın önemli başlıklarından birisiydi.

Devamını Oku
14.10.2020
Kalkınmayı planlamak

Ülkemizin yoğun ve yıpratıcı gündemi arasında, geçen hafta sessiz sedasız bir yıldönümü kutlandı: Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) bundan 60 yıl önce 30 Eylül 1960’ta 91 sayılı kanun ile kurulmuştu. Böylece Türkiye, kalkınmasını artık “iktisadi ve toplumsal hayatın bütününü göz önünde bulunduran ve en son tekniklere dayanan yeni ve ileri bir planlama anlayışı içinde gerçekleştirilecekti”.

Devamını Oku
07.10.2020
Eskimiş bir ‘Yeni Ekonomi Programı’

2020-2023 yıllarını kapsayan Yeni Ekonomi Programı Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından dün açıklandı.

Devamını Oku
30.09.2020
Türk Tabipleri Birliği nedir? Ne yapar?

Türk Tabipleri Birliği (TTB) 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu’na dayanarak 23 Ocak 1953’te kuruldu. Altmış beş ile yayılmış tabipler odalarına kayıtlı yüz bini aşkın hekimi bünyesinde barındırmakta. Üyelerinin yarısı kamuda çalışan, üyeliği zorunlu olmayan hekimlerden oluşuyor.

Devamını Oku
23.09.2020
K-tipi büyüme: Gelirin eşitsizliği

Ulusal ekonominin seyrindeki inişli çıkışlı dalgalanmaların alfabenin harflerine benzetilerek açıklanmaya çalışılması ekonomi gündemimizin renkli ve popüler uğraşları arasında. Özellikle ilgi çeken harf, V ! Bununla daralan bir ekonominin, aynı hız ve kararlılıkla çıkışa geçeceği vurgulanıyor. Örneğin, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak geçen hafta içerisinde yaptığı açıklamada, “tüm öncü göstergeler Türkiye açısından en kötünün geride kaldığını gösteriyor. 2. yarıda ‘V’ şeklinde toparlanma bekliyoruz” sözleriyle bu beklentiyi dile getirmekteydi.

Devamını Oku
16.09.2020
Türk Tabipleri Birliği Uyarıyor

Bu satırların yazıldığı sırada dünyada toplam olgu sayısı 27 milyon 436 bin kişiyi aşmış; virüs nedeniyle yaşamını kaybedenlerin sayısı 896 bin kişiye ulaşmış idi. 7 Eylül itibarıyla, Sağlık Bakanlığı’nca yayımlanan resmi verilere göre, ülkemizdeki aktif olgu sayısı 281 bin 509 kişi; yaşamını kaybedenlerin sayısı ise 6 bin 730 idi.

Devamını Oku
09.09.2020
Milli gelirin normal halleri

Türkiye’nin milli geliri 2020’nin ikinci çeyreğinde bir yıl öncesine oranla yüzde 9.9 azaldı.

Devamını Oku
02.09.2020
Türkiye’nin enerji sorunu

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, geçen hafta “Türkiye, tarihinin en büyük doğalgaz keşfini Karadeniz’de gerçekleştirdi” sözleriyle kamuoyunda bir süredir beklenmekte olan müjdeyi açıkladı. Erdoğan, 320 milyar metreküp doğalgaz rezervi bulunduğunu belirterek “Hedefimiz 2023’te Karadeniz gazını milletimizin kullanımına sunmaktır” dedi. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da söz konusu müjdeyi “Artık cari fazlayı ve döviz fazlasını konuşacağımız yeni bir dönem başladı” sözleriyle karşıladı.

Devamını Oku
26.08.2020
Döviz kurunda rekabetçi olmak

Türk Lirası’nın uluslararası paralar karşısında hızla değer yitirdiği günlerin ardından konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, dövizdeki pahalılığın vatandaşlar açısından önemli olmadığının altını çizerek “Önemli olan kurun seviyesi değil rekabetçi olup olmamasıdır” dedi ve “Turizmin gelmesi için ihracatçı için benim para birimim daha cazip, daha rekabetçi olsun” görüşünü savundu.

Devamını Oku
19.08.2020
Türk Lirası’nı ve TC Merkez Bankası’nı anlamak

Başlığımızdan yola çıkalım: “Türk Lirası’nın seyrini ve TC Merkez Bankası’nın ne yapmak istediğini anlamak” hiç de zor değil aslında… Bu sorulara yanıt verebilmek için çok derin iktisat bilgisine de ihtiyaç gerekmiyor. Biraz sağduyu, en temel birkaç veriyi izlemek ve önyargılı, bağnaz inançlardan uzak, akılcı düşünmek yeterli. Ama bu saydıklarımız içinde de en zor olanı sonuncusu: Bağnazlık ve kör inançlara değil, bilimsel şüpheye ve aklın üstünlüğüne dayanmak.

Devamını Oku
12.08.2020