Gülengül Altınsay

Hazır değiliz hiçbirimiz

12 Ağustos 2021 Perşembe

Düşünün randevunuzu almışsınız ve hastaneye ameliyata gidiyorsunuz. Ama sizi bir sürpriz bekliyor kapıda; “Doktor hazır değil ameliyat da yok” diyorlar. Mesela elektriğiniz kesiliyor hemen bir elektrikçi çağırıyorsunuz “Kendisi henüz bu işlere hazır değil gelemez” diyorlar. 

Canlı yayın olacak. Kameraman bu işlere henüz hazır değil diye yayında alakasız yerler görüntüye giriyor.

Ya da fırına ekmek almaya gidiyorsunuz şöyle taze taze ekmekle kahvaltı yapacaksınız “Usta hazır değil ne zaman da hazır olur bilinmez” diyorlar ve kös kös evinize dönüyorsunuz.

İnsana çok garip gelen, “Canım olur mu öyle şey” dedirttiren bu tarz örnekler iş futbolda yeni sezona başlamak olunca gayet normal görülüyor. Yöneticilerin, teknik adamların, futbolcuların, yorumcuların ağzında hep aynı sakız: “N’apalım hazır değiliz.”

HER ŞEY BELLİ

Oysaki sezonun ne zaman açılacağı belli, Avrupa maçlarının takvimi de belli. Ama kulüpler istisnasız her yıl yeni sezona hazırlanamadan giriyorlar. Ne transferleri tamamlanmış, ne alınacak satılacak oyuncuları netleşmiş oluyor. Böyle olunca olası ilk 11’ler de olası dizilişler de belirlenemiyor. Ve maalesef her yıl aynı senaryoyu izleyip duruyoruz biz de. Üstelik öylesine alıştık ki bu senaryoya hiç de garip gelmiyor. Çünkü bahaneler hazır; maddi olanaksızlıklar, geçmiş sezonların şişirilmiş kadroları, elden çıkarılamayan oyuncular vs vs. Hep aynı sözler. Oysa şartlar hep aynı. Ama hiç koşullara göre plan yapılmıyor. Hadi söz konusu takımın kulüp yönetimi, teknik direktörü değişmiş o yüzden her şey yeniden düzenleniyor diyelim. Ya aynı teknik adam bizzat aldığı futbolcuların çoğunu bir yıl sonra “İyi randıman alamadım” deyip satmaya kalkıyorsa buna ne demeli? Veya satacağı futbolcusunu en önemli maçında oynatmak zorunda kalıyorsa. Mesela Galatasaray PSV ile Şampiyonlar Ligi ön eleme maçında satış listesindeki Diagne’ye muhtaç kalıyor.

DEĞİŞİM YOK

Hiçbir planlamanın olmadığı ve bu kadar çok transferin yapıldığı bir futbol ortamında kulüplerin sağlıklı kalabilmesi de ortaya sağlıklı bir ürünün çıkması da mümkün değil.

Defalarca söylediğimiz gibi kiralık futbolcu sayısı bir takımda çoksa o takımın devamlılığı da olmaz. Hele o oyuncular kritik mevkilerde oynuyorsa. İşte Beşiktaş’ta Ghezzal ve Rosier örneği. Beşiktaş neredeyse tüm yaz boyu bu iki kiralık futbolcusunu yeniden takıma alabilmek için uğraştı durdu. 

Artık maçlar başlıyor ve henüz hiç bir takım ideal 11’ini oluşturabilmiş değil. Bu alışkanlık oldu ne yazık ki. Hazır olmadan lige başlamak, takım oturmadan maçlar oynamak işin bir parçası haline geldi. Sonra bir iki ay geçince yeni futbolcuların kimyası uymaz ardından yeni transfer dönemi beklenir. Gerçekten de çok sıkıcı ve insanları aptal yerine koyan bir döngü bu. Ne var ki öylesine güçlü bir döngü ki bu kimse değiştiremiyor. Yabancı futbolcu sınırlaması ya da harcamalara konulan limitler falan sadece işin cilası. Çünkü bu tarz yüzeysel değişimlerde herkes bir yolunu buluyor ve bu işten kazananlar kazanmalarına aynen devam ediyor. Borçları da devlet nasıl olsa çıkmaz çarşambaya kadar erteleniyor.

Ameliyata hazır olmayan doktora iş verilir mi, ekmek çıkarmaya hazır olmayan fırıncı dükkânını ayakta tutabilir mi?

Olmaz değil mi? Ama futbolda oluyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Beklenen sonuç 28 Nisan 2024
Ha hakem ha referee 25 Nisan 2024
Kim çürümüş? 18 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları