Yorumlar, tahminler, istatistikler, kâğıt üzerindeki üstünlükler; daha da önemlisi o tüm dedikodular bitmiş, artık topun ve futbolun hikâyesi başlamıştı.
Beşiktaş son Kayseri maçından aldığı moralle oyuna başladı ama hiç de umduğu gibi bir Galatasaray bulmadı karşısında. Ve Kartal o bildik akışkan pas trafiğini gerçekleştirmekte zorlandı. Tamam, oyunu rakip alana taşımaya ve ara paslarla gole gitmeye çalıştı yine. Ne var ki Sosa’nın pasları yerini bulmayınca kopuk kopuk yapabildiler bunu.

Dağınık oyun
G.Saray da rakibi gibi ileride baskı kurmaya çalıştı, şutlarıyla da Tolga’nın kalesinde gol aradı. İki takım da istediği oyunu kuramayınca ortaya dağınık bir oyun çıktı. Hakem Mete Kalkavan iyi niyetle oyunu kesmemek için çabaladı. Bu da faul itirazlarına yol açtı. Sonuçta oynanan bu dağınık oyunun Beşiktaş’a değil, G.Saray’a yarayacağı açıktı. İkinci yarıya daha etkili başlamasına rağmen Beşiktaş yine de golü bulamadı. Bu arada Muslera, 70. dakikaya gelindiğinde bir maçta en fazla kurtarış yapma rekorunu kırmıştı bile. Kartal gol için her şeyi denedi. Olmadı. Taa ki 76. dakikaya dek... Oğuzhan müthiş ara pasıyla defansı bitirdi, Cenk, Gomez’i gördü ve topu boş kaleye atmakta zorlanmadı Alman... Bu gol Gomez’e yakın bir forvet daha oynatmanın ödülüydü.
Sözün özü: Beşiktaş, kalan 2 maçta 4 puan alırsa şampiyon...